Bizim “Dostlar Meclisi” kahvaltı grubunda ciddi şeyler konuşuluyor artık. Bu hafta Türk toplumundaki değişimi tartıştık, gelecek hafta demokrasimiz ve yine değişimi konuşacağız. Ülke için için kaynarken belki bizim Dostlar Meclisi’ne düşmez bu işler, ya da “Size mi kaldı memleketin bu halleri?” diyenler de olacaktır ama, ortada bir sorun varsa “Her bireyin düşünmesi ve gereğini yapması gerekir” diye düşünenlerdenim ben de…
Dönem başkanımız Fethi Avşar konuyu açtı, uzun uzun konuştuk. Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Hasan Subaşı değişimi ve görüşlerini anlattı. Vesayet rejiminden kurtulmamız gerektiğini, sivil Anayasa’ya ihtiyacımızı, Kürt sorununu, anlattı
Başbakan Erdoğan karısı türbanlı olduğu için askeri hastaneye alınmamasını aylar sonra gündeme getiriyor, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, “Keşke böyle bir olay hiç yaşanmasaydı” diyor.
Bir zamanların türbana karşı bilim kadınları çıkmışlar ekrana, Başbakan eşinin GATA!ya alınmamasını artık ayıplayabiliyor.
Değişiyoruz evet, değişiyoruz…
Büyükşehir Belediye Başkanımız Prof. Dr. Mustafa Akaydın, aynı olayla ilgili yorumunu soranlara, “Camiye ayakkabı ile giriliyor mu da GATA’ya türbanla girilsin” benzetmesi yapıyor.
Mecliste, Başbakan’ı 2008 yılında peygambere benzeten bir AKP’li yüzünden aradan 2 yıl geçtikten sonra yumruklar konuşuyor. Hemen gereği yapılıyor, o zamanların kahramanı partili apar-topar istifa ettiriliyor.
Evet, değişiyoruz…
Yasama-Yürütme ve Yargı erkleri birbirleriyle kavgalı. Yürütme’nin Baş Yardımcısı, Yasama’nın başkan vekilinin odasını basıp, “Meclisi yönetemiyorsunuz. Size nasıl meclis yönetileceğini öğreteyim” diyor, Yürütmenin başı ise, Yasamanın başına emireri gibi davranıp “Susturamıyorsan ben susturmasını bilirim” diye çıkışıyor kürsüden…
Evet… Evet… Kesin değişiyoruz…
İşçi hak savaşı veriyor. İşçi örgütleri ilk kez bu kadar yumuşak davranıyor. Ilımlı… Anlaşmaya zemin hazırlayıp gidiyorlar Başbakan’a. İşçiyi yanlış anladığını, aslında bu eylemin AKP iktidarına yönelik olmadığını söylüyorlar ezile büzüle… “Peki” diyor o zaman talimat veriyor bakanlarına “Sorunu çözün” Tıpkı padişahlar gibi, tıpkı sorunlar o’nunla ilgili değil de o talimat makamı… Nasıl çözeceklerini söylemiyor, ama çözümsüzlük o’nun kafasında… İnanmıyor çünkü Türk-İş Başkanına, milyonları temsil eden o kişiyi zaten lider olarak görmüyor bile. Çünkü onlardan değil… Bizden ve onlardan olanlar kafasına yer etmiş… Bölücülükten şikayet ediyor ama yaptıklarına hiç bakmıyor. Tek bir inandığı var kimden duydu ise; Tekelci eylemcilerin başı, Tek Gıda-İş Genel Başkanı güya, bu eyleme AKP iktidarını devirmek için girmiş. Onlar da yeni bir Ergenekon… Ay başına kadar sabredecek polisi salacak üzerlerine… Kardeşi kardeşe kırdıracak gerekirse… Ya o işçiler, onların aileleri, çoluk-çocuğu, onların yaşadıkları işsizlik şoku… Verdikleri kıdem tazminatları ne kadar dayanacak? Hazıra dağ mı dayanır?... Bütün bunları düşünmesi gereken adam kendisini iktidara getiren insanlara sırtını dönüyor, kavga ediyor, tehdit ediyor… “Devamlı işçi iken geçici işçiliği kabul edin” diyor… Uzaydan mı geldi bu adam diyesi geliyor insanın …
Değişiyoruz…
Sahnede demokratik açılım, teröristlere ve de kendilerini milletvekili sanan 20 kişiye cezaevinden talimat veren bir cani, partiyi kahramanlık adına kapattırmaya uğraşan, çapulcuların vekilleri…
Durum böyle ve biz değişiyoruz…
Değişime muhalefet de uymak zorunda tabi… Ana muhalefetin lideri, “Madem iktidar böyle kazandı, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok” deyip, çarşaflı ve türbanlılardan medet umarak üye kaydetmekle yetinmeyip, herkesin komik bulduğu için gülerek ve de acıyarak TV’lerde izlediği sakallı hocaya geçmiş olsun telefonu ediyor. Önce insanlık tabii!
Değişiyoruz, askerimiz değişiyor, gazetecilerimiz değişiyor, gazete patronlarının profili değişiyor. Gazeteci-iktidar-çete üçlü saç ayağının yerini başkaları alıyor. Gazeteler patron değiştiriyor, değişen en önemli şey ise, gazeteleri susturmak adına yazarlar işten atılıyor, gazeteler belli yandaşlara satın aldırılıyor.
Değişim durumu böyledir. Bu iletişim ve bilişim çağında değişmek zorundayız aslında... Değişimin sonuçlarını biz belki göremeyiz. O yüzden tanrı torunlarımızı korusun…