ANTALYANIN KAHYASI

Darbenin başarısızlığını medyaya borçluyuz

Kim ne derse desin, ülkemizde Demokrasi adına verilen sınavın ilk ve tek başaranı Türk halkıdır. Darbe girişiminin başarısız olmasının tek sebebi ise Türk Medyasıdır. Düne kadar eleştirilen, güven bunalımı yaşayan, toplum karşısında yerin dibine batırılan medya, demokrasi sınavından başarı ile çıkmış ve bir askeri darbeyi engellemiştir.

Geçmişte, muhtıralar ve askeri darbeler yaşamış bir gazeteci olarak şunu söylemeliyim ki; TRT’yi ele geçirerek görevli spikere emirle, muhtemelen de zorla bildiri okutan gözü dönmüş demokrasi düşmanları, şayet özel televizyonları ve sosyal medyayı da susturabilselerdi bu darbeyi başarmışlardı.

Özel televizyon kanallarının aldıkları emre rağmen bu sözde bildirileri okumamaları, hükümet edenleri ve en önemlisi de darbedekilerin asıl hedefi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cep telefonları ile özel televizyon kanallarının ulaşıp halkı meydanlara toplanmaya çağırmaları, bu çılgınlığın başarısız oluşunun en önemli noktasıdır.  

Daha önce neler olmuştu?

Siyasal iktidarların sık sık eleştirdiği sosyal medyanın varlığının bile söz konusu olmadı, geçmiş darbelerde halk bırakın sokağa çıkmayı, görünmemek için evlerinin perdelerini kapattılar, karartma yaptılar.

Menderes ve arkadaşları idam sehpasına götürülürken, onca sevenlerinden bir teki bile bırakın sokağa çıkmayı ağızlarını bile açamamışlardı.

12 Eylül’de başta Süleyman Demirel, Deniz Baykal ve Bülent Ecevit olmak üzere diğer siyasetçiler Zincirbozan’a kapatıldıklarında kimseler ağızlarını bile açamadı.

Çünkü o dönemlerde şimdiki sosyal medya ile gazete ve televizyonlar yoktu. 60 ihtilalinde sadece radyo vardı, Radyoyu ele geçiren asker ihtiliali başarmış sayılırdı, sonraki yıllarda sadece TRT’nin radyo ve televizyonu kamuoyunun oluşması açısından yeterliydi.

Ya medya olmasaydı

1980 sonrası rahmetli Özal dönemi ile özel televizyonlara verilen izin, medyayı bugünlere getirdi. Medya 1980’’den bu yana siyasal iktidarların baskısı altında adeta görevini yapamaz durumlar yaşıyor. En büyük eleştiri siyaset kurumundan geliyor. Özellikle sosyal medyayı halkın kullanmaması için siyaset kurumu çaba içinde oluyor. “Benim fikrimde olmayan medya, benim değildir” mantığı ile medya cezalandırılmaya çalışılıyor.

Medyanın görevi

Aslında bütün bunları tartışırken medyanın görevini tanımlamak lazım. Kısaca medya dediğimiz yazılı ve görsel basının temel görevi kamuoyu oluşturmaktır. Bunu yaparken de tarafsız olmak ve en önemlisi de  tarafsızlığını sağlayabilmek için eleştiren olmak zorundadır. Bu nedenledir ki, siyaset kurumu ve iktidar edenlerin medyanın eleştirilerine hoşgörülü olmaları gerekir. O’nu susturmak, cezalandırmak,hapse artmak demokrasi ile basın özgürlüğü ile bağdaşmaz.

Bu son olayda medya, Demokrasiden yana tavrını koyarak, demokrasi düşmanlarına karşı halkın ve siyasetçilerin  tek yumruk olmasını sağlayacak kamuoyunu oluşturmuş, halkın meydanları doldurmasını sağlamış, tankların önüne bayrağı ile duran halkı kamuoyuna göstererek ülkeyi cesaretlendirmiştir. Özetle doğru ve tarafsız kamuoyunun oluşmasını sağlamıştır.

Bu darbe girişimi siyaset kurumuna çok büyük dersler verecektir. Bendeniz de bir gazeteci olarak, siyasal iktidarların bundan sonra medyayı, güçler  ayrımında 4. Kuvvet olduğunu artık kabullenmeleridir.

Milletimize ‘geçmiş olsun’  demek yerine medya desteği ile sağlanan  “15 Temmuz Demokrasi Bayramı” kutlu olsun demek istiyorum…

Yayın Tarihi
16.07.2016
Bu makale 1619 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!