Gazetecinin temel ilkesi tarafsızlıktır. Haber tarafsız yazılmalı, yorumu okuyucuya bırakmalıdır. Oysa yazarlık öyle değil. Yazar kendi görüşlerini makalesinde yansıtır. O’nun doğrularıdır yazılan… Herkesin kabullenmesi mümkün olmayabilir, çünkü herkesin doğrusu farklıdır.
Siyasi bir yazı kaleme alırken hep bunlar gelir aklıma. Kırıp dökmemeye çalışırım, gazetecilikten gelen alışkanlıkla, köşe yazılarımda bile tarafsız olmaya özen gösteririm. Fikri olmayan fikir sahibi de değilim elbet…
***
Bu girişten sonra gelelim CHP’ye…
Demokratik özgürlük adına, bilerek ya da bilmeyerek birçok yanlışın yapıldığı CHP’de aday isimlerini açıklamak bile sorun yaratır oldu. Önce anketler yapılacak, Ankara’dan görevlendirilecek Milletvekilleri illerde araştırma ve yoklama yapacak, STK’lar ve bölgenin akil insanlarından görüşler alındıktan ve bu bilgiler harmanlandıktan sonra da Parti Meclisi’nin kendisine verdiği yetki ile genel başkan adayları açıklayacak.
Bundan iyisi Şam’da kayısı sözü var ya… Aynen o’nun gibi tek karar verici diğer partilerde de olduğu gibi Genel Başkan.
Ama gelin görün ki, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ya sorumluluktan kaçtığı, ya da kimseleri kırmak istemediği için, herkesin ağzına bir parmak bal sürme âdetinden olsa gerek aday açıklanmaları konusunda gerçekten sınıfta kaldı.
Bir de milletvekillerinin hazırladığı raporun basına ve partililere sızdırılması işin tuzu biberi oldu.
Yoksa, kendisi ile konuşmadan, ya da söz almadan Muhittin Böcek “ben aday adayı olmam, sadece aday olurum”, sonrasında; “Adaylık adım 8 Ekim’de bizzat Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından açıklanacak” diye konuşur muydu? İstanbul’da ısrarla önseçim isteyen son Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye yanıt bile verilmedi.
Maalesef konuştu ve kendisi de güç durumda kaldı. Uzun zaman ittifak anlaşması bahane edildi. Onlar da geçti. Antalya Büyükşehir ittifak anlaşmasında CHP’nin oldu. İYİ Parti destek sözü verdi.
***
Şimdi Antalya’da beş aday adayı var. Kılıçdaroğlu, iki dudağının arasından çıkacak, son kararını bugün açıklayacak. İçinde Antalya olacak mı yine belli değil ama, madalyonun bir de diğer yüzü var. Senin Antalya’daki rakibin bir ay önce açıklandı, atı aldı, Üsküdar’ı da geçti, kapı kapı dolaşıp evlere mektup dağıttı, projelerini açıkladı ve kent için hayati önem taşıyan konularda vaatlerde bulundu…
Daha sayayım mı?
Evet beş aday var; taraf olmasın alfabetik sayalım; Arif Bulut, Çetin Osman Budak, Muhittin Böcek, Mustafa Akaydın ve Ümit Uysal… Ben bir kare de boş isim hakkı kullanıyorum. “Ne olur, ne olmaz bunlardan hiç birini açıklamaz da, kalbinden geçen biri, olabilir” diye… etti mi altı kişi.
Şimdi temel konu şu; kimi açıklarsa açıklasın. Türkiye seçim satt-ı mahalline girdi, partiler, adaylar çalışmaya başladı. Aday olacak kişi, sadece kendi partisinin değil, ittifak ortağı İYİ Partilileri de ikna edecek, ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesi konusuna yardım edecek. Kuracağı ekip için isim önerecek. Sonra da meydanlara çıkıp halktan oy isteyecek.
Gel; sayın Kılıçdaroğlu, “18 Aralık dedin” açıkla artık şu adayı da biz de, Antalyalılar da rahatlasın.