Ülkede maalesef herkes birbiriyle kavga ediyor. Kavgaya kimin sebep olduğu, kimin çıkardığı da malum. İlk kez erkler dengesinin en önemli güçlerinden biri olan, daha doğrusu saç ayağının Yasama ve Yürütme’den sonra üçüncüsü durumundaki Yargı’ya dil uzatıldığına tanık oluyoruz. Terör örgütü ile siyaseti aynı masada düşünenler var. Aslkında bizim olan yabancı adlı sermayenin ülkeden kaçma ihtimali ile alt-üst olmuş bir ekonomi, neye el atsanız elinizi gelen kırık-dökük şeyler… Her şey birbirine karışmış…
Herkesin Gündemi kendine
Gelin isterseniz biz bırakalım ülke gündemini kendi gündemimize bakalım. Bunları da bir sıraya koyarsak bana göre ilk maddeyi de Çarşıdaki yangın alıyor. Sizler de dolaşıyorsunuz, yan yana üç dükkandan birisi kapanmış, diğerinin vitrininde de “devren kiralık” veya “devren satılık” levhası var. Hangi esnafı dinlerseniz kan ağlıyor. Siftah yapmadan dükkan açıp kapatanlar var. Bankaya tahsil için 10 çek gönderen tüccar 7’sinin karşılığı olmadığı için hüzün içinde dükkanına dönüyor. O da İstanbul’dan aldığı malın bedelini ödeyemiyor. İflaslar gelmeye başladı, sayıları daha da artacak. Tüketici açısından durum çok da farklı değil. Milyar altında borcu olan çok az. Taksit tuzağına düşmeyenimiz yok gibi. Hiç borcu görünmeyenin her ay peş peşe gelen milyarlar borcu var. Emekli işçi ve memur maaşında düşüş olacağı endişesi ile perişan durumda. Sokaktaki dilenci sayısı artmış, pazaryerleri kapandıktan sonra artıkları toplayanların sayısı çığ gibi büyüyor. Adına sosyal güvenlik mi, çaresizlik mi? ne derseniz deyin hastanelerde insanlar perişan… İnsanların yüzünde bir bezginlik, bir bedbinlik, bir mutsuzluk. Sevgisiz yaşıyoruz. Ya da sevgisiz yaşamaya mahkum ediliyoruz.
Ve ondan sonra da şeriatı, siyasal simge olduğu artık kesinleşen türbanı gündemden indirmeyenler milletin bu halini görüp utanmıyorlar bile…
CHP Antalya’yı geri alabilecek mi?
Görünen o ki, kısa bir süre sonra yerel seçimler, ya da birleştirilmiş, yerel ve genel seçimler gündeme gelecek. Sevgili kardeşim, toprağım Ahmet Dökdök de yazmış Baykal Antalya’yı AKP’den geri almak istiyormuş. Dökdök’e göre; “Ömer Melli, İl Başkanlığı kongresi öncesinde “Kısa süre İl Başkanlığı yapıp Belediye Başkan adaylığı için ayrılabilirim diyerek ilk adaylık açıklamasını üstü kapalı da olsa yapan isim olmuştu.
İkinci adaylık verileri eski Milletvekili Tuncay Ercenk’ten geliyor. Kapı kapı, sokak sokak dolaşan Ercenk, tanıdığı tanımadığı herkese selam veriyor, sohbet ediyor, hatır soruyor.
Adı Büyükşehir adayı olacak isimlerin başında konuşulan Nail Kamacı’dan ise bu konuda bir çıkış gözlenmiyor. Siyasiler, Nail Kamacı’nın kurt bir politikacı olduğunu hatırlatırken, erken çıkıp yıpratılmak istememesinden dolayı aleni çalışmadığını vurguluyorlar. Yani ‘Erken öten horozun kafasının kesildiğini’ en iyi bilenlerden olduğu için öne çıkmadığı anlatılıyor. Bu arada herkesin bildiği gibi iki akademisyenden de bahsediliyor. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile A.Ü Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş’ın isimleri de CHP’nin Büyükşehir adayı yapabileceği isimler içinde yorumlanıyor.”
Dökdök’ün yorumları gerçeği yansıtıyor. Ama bir de CHP’de belki şimdi pek gerçeği yansıtmayan başka bir senaryo gündemde… Senaryo şu:
CHP’nin hedefine ulaşması ve seçildikten sonra gerçekten güçlenen Menderes Türel’e karşı güçlerin birleştirilmesi. Bunun için de herkesin sevgisini kazanmış, dürüstlüğü de tartışılmaz olan Büyükşehir Belediye eski Başkanı Av. Hasan Subaşı ismi öne çıkıyor. Şayet tabanda bir itiraz olmazsa, CHP ile ANAP-DYP Birleşmesi ile biraz özürlü doğan Demokrat Parti’nin hiç değilse Antalya’da oylarını birleştirmek. Daha doğrusu AKP’ye karşı merkez sağ ile merkez solun oyları ile başarıya ulaşmak.
Şüphesiz bütün bunlar seçimin ne zaman yapılacağına, AKP’nin Menderes Türel ile seçime kadar daha neler yapacağına ve CHP teşkilatlarının tavrına bağlı. Tabii ki, Hasan Subaşı’nın vereceği karara da bağlı…
Zaman her şeyin ilacı. Bakalım zaman da ne gösterecek.
GÜLMECE
Aspirin
Adamın tiki var, tek gözünü sürekli kırpıyor, bir işyerine müracaat etmiş...
Yönetici: "Beyefendi okuduğunuz okullar harika, sizi hemen işe alırdık; ama gözünüzü sürekli kırpmanız müşterileri rahatsız eder" diye korkarım.
Bunun üzerine adam: "Bir saniye, ben iki Aspirin alırsam göz kırpmam duruyor" demiş.
Ceketinin ceplerini karıştırmaya başlamış; karıştırırken bir prezervatif çıkmış, sonra kırmızı bir prezervatif, sonra yeşil bir prezervatif, mor prezervatif, sarı prezervatif, fosforlu prezervatif...
Sonunda iki aspirin tabletini bulmuş, yutmuş ve göz kırpması geçmiş.
Bunun üzerine yönetici: "Beyim, iyi güzel de bizde birçok bayan çalışıyor, sizin gibi bir cinsi sapığı işe alamayız!" demiş.
Bizimki: "Ne sapığı kardeşim, ben çok mutlu evliliği olan bir adamım."
- Madem öyle bütün o prezervatifler ne demek oluyor??
- Siz hiç eczanede, eczacıya göz kırparak, "İki aspirin" dediniz mi? (Teşekkürler Başak)
**
GÜNÜN SÖZÜ
Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır.
Bertolt Brecht