Adı bile güzel değil mi? Bayram… Hep çocukluk yıllarımızı hatırlatır.
Gelin isterseniz bugün ne yolsuzluktan bahsedelim, ne de toplum olarak çektiğimiz sıkıntılardan… Krizleri de bir kenara koyalım, unutalım birkaç günlüğüne…
Siyaset de yapmayalım… Kim adaymış, kim seçilecekmiş umursamayalım…
Hem yayayı, hem sürücüyü çileden çıkaran trafik sorununu da aklınıza getirmeyin bugün, kuralları hiçe sayan magandaları da görmezden gelelim…
Kırgınlıkları sona erdirelim, iktidarı ile muhalefeti ile aynı şeyleri düşünüp, aynı şeyleri konuşalım.
Mesela bugün, “ben” yerine, “biz” demeyi deneyelim…
Ya da “benim yerime, önce o’nun olsun” diyebilelim, bununla da mutlu olalım.
Gece yastığa başımızı koyduğumuzda vicdan muhasebesi yapalım kendimizle, “Bugün Antalya için, ülkem için ne yaptım?” diye soralım bir kere de…
Yediğimiz, ya da attığımız kazıkları, ihanetleri, sevgisiz yürekleri hepsini tarihin sayfalarına gömelim…
Gelin bugün sevdiklerimize birer sıcacık sürpriz yapalım, çam sakızı çoban armağanı hediyeler götürelim onlara, büyüklerimizin ellerini öpelim, küçükleri sevindirelim…
Ne bankaları düşünelim, ne de yolunuzu gözleyen alacaklıları…
Ödeme gününü, son kesim tarihini, hangisinin hangi avantajları sağladığını adeta ezberlediğimiz kredi kartları da olmasın bugün… Yüzde sıfırdan başlayan faizli kredileri de hayal etmeyelim… Çıkaralım hepsini hayatımızdan…
Hele şu cep telefonları yok mu? “Yok” sayalım gelin. Henüz icat edilmemiş olsunlar, en basitinden başımızın etini yiyen mesajlara kapatalım isterseniz bugün
Televizyonlar, radyolar, gazeteler pembe yayınlar yapsınlar bugün… insanlar yalan yanlış bilgilerle uyutulmasın, kavga etmesinler kendi aralarında tekelleşme uğruna…
Sanat adı altında uyutmasınlar bizi. Kim kiminleymiş, kimin eli kimin cebindeymiş umursamayalım, dinlemeyelim, seyretmeyelim, okumayalım…
Kendimize yeni bir yol çizelim, sonu sevgiye ve barışa varsın.
Kavgaların ve düşmanlıkların unutulduğu, sevginin içimizi ısıttığı gün olsun bu bayram günü…
Gelin bu bayram günü herkese sevgimizi gösterip, büyüsünler diye paylaşalım…
BİRAZ DA GÜLELİM
Matematikçi
Matematik profesörü eşine bir faks göndermiş:
'Sevgili karıcığım;
54 yaşına geldin, bildiğin gibi bazı ihtiyaçlarımı artık karşılayamıyorsun. Eşim olarak seninle mutluyum ve sana hiç yalan söylemedim. Bunu da sana anlatınca anlayışla karşılayacağından eminim. Bu gece 18 yaşındaki asistanımla Büyük Otelde kalacağım. Gece yarısından evvel gelirim.
KOCAN'
Adam eve dönünce yemek masasının üzerinde bir not bulmuş:
'Sevgili kocacığım; Sen de 54 yaşındasın . Bu notu aldığında ben de Deniz Otelde 18 yaşında bir delikanlıyla birlikte olacağım.
Sen ki matematikçisin bu isi çok iyi bilirsin. 18, 54 ün içinde üç kere ama; 54, 18 in içinde kaç kere??? Bilmem anlatabildim mi? Onun için sen bu gece beni bekleme. Yarın görüşürüz.
KARIN
GÜNÜN SÖZÜ
Gönlü aydın bir kişiye kul olmak, Padişahların başına taç olmaktan iyidir.
Mevlana