ANTALYANIN KAHYASI

Bu sese kulak verelim

Şimdi belki “konunun uzmanı değil. Bu da nereden çıktı?” diyenleriniz olacaktır. Belki de “bizim ömrümüz hep konuşmakla geçiyor, ya da ağzı olan konuşuyor” diyenleriniz de… Ama mantıklı bulduğum için bu sütunlara taşımak, hem sizlerle paylaşmak, hem de yetkililere bir çağrı yapmak istedim.

Efendim, aynı zamanda Antalya’da olup bitenlerin yeraldığı www.antalyabugun.com adlı internet sitesini yönetiyorum. Fotoğraf Sanatçısı, Türkiye’de hava fotoğrafçılığının ender isimlerinden biri Timur Kara, yanan Manavgat bölgesindeki ormanlarımızın son halini göndermiş. Sitede yayınladık. Aynı fotoğraflar Sabah ile Akdeniz’de de yeraldı. Üstelik eski ve son haliyle. Gerçekten yürekler acısı bir durum. Ama elden ne gelir?

İşte bu noktada Timur Kara, hiç değilse bundan sonra, “elden bazı şeylerin gelebileceğini” söyleyerek bir uyarıda bulunuyor. Yanına da fotoğrafını eklemiş. Neresi mi? Çıralı ile Beldibi arasındaki ormanlarımız.

Timur Kara, Manavgat’daki orman yangınının her şey yanıp kül olduktan sonra uzun süre gündemi işgal ettiğini, insanların yangının ortasında kalarak canlarını zor kurtardıklarını hatırlatıyor. Yangının hızla büyümesinde iki önemli nedeni anlatırken;

Birincisi eldeki yetersiz yangın ekipmanları ve büyük piston ve su kapasiteli uçakların İstanbul’dan geç gelmesi,

İkincisi ise hiç kimsenin elinde olmayan ve bir türlü dinmek bilmeyen ve ortalığı kurutup, kasıp-kavuran Poyraz ve nem oranının düşüklüğü…

Bu iki etken yüzünden Manavgat faciası yaşandı.

Bunlardan ilkinin düzeltilebileceğini söylüyor Timur Kara ve insanların dikkatini de Manavgat’ın alternatifi çıkabilecek yangınlara çekmek istiyor.

Örneğin fotoğrafını gördüğünüz Çıralı ile Beldibi arasında böylesi bir yangın çıksaydı ve de Manavgat Yangının büyümesine sebep olan şartlar Çıralı-Beldibi arasında olsaydı acaba ne olurdu? (Nitekim önceki gün bu bölgede ormanda kasten yangın çıkaran iki kişiden biri yakalandı) Bu sorunun yanıtını oraları çok yakından gören Timur Kara veriyor:

’’Felaket olurdu. Çünkü bu bölgedeki orman sıklığı Manavgat bölgesinden daha fazla ve sahilin güneyinde dik yamaçlar başlıyor. Yani ateşin yukarılara sarması daha hızlı olurdu. Bu bölgede yerleşim alanıyla orman iç içe. Bölgede yüzlerce otel ve ev var. Burada çıkabilecek ve yukarılara tırmanacak yangında insanları kaçacakları tek bir yer var o da deniz...“

Bu belki de bir felaket senaryosu. Ancak böylesi bir yangın ihtimalinin düşünülerek tedbirinin de hemen alınması lazım. Özellikle 2 tonun üzerinde su taşıyabilen büyük uçakların sahibi olmalıyız.

Belki yangın uzmanı değil, belki ormancı da değil ama Timur Kara’nın söyledikleri hiç de yalan değil...

 

“Doğayla dost olalım”

Slogan çok güzel. Bu slogan T.C Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün Milli Parklara giriş fişi üzerinde yazıyor. Bir de milli parklara yabancılar da giriyor gerekçesiyle, İngilizce de bir not düşülmüş: “National Parks Of Turkey” diye.

Fişin ön yüzünde, küçük vasıta ibaresi ile seri numarası, tarihi ve fiyatı var. Dipnot olarak da, “Vergi Usul Kanunu Yönetmelik hükümlerine tabi değildir” yazısı da yer alıyor. Arka yüzünde “Unutmayalım” başlığı ile ağacın, ormanın, milli parkların önemi anlatılıyor ve “Bu topraklar hepimizindir. Ona başkasınınmış gibi davranmayın” diye yazıyor.

Hepsi çok güzel. Bu fişi bize bir hafta sonu aracımızla gittiğimiz Küçük Çaltıcak Piknik alanında verdiler. Yanında da bir çöp torbası hediye. Karşılığında da 7,50 YTL aldılar. Allah için çok kibar gençler kapıdaki görevliler. Parayı ödeyip fişi aldık ve aracın ön konsoluna koyduk. Ancak ertesi gün baktığımda, fişin üzerindeki tarih ve fiyat hanesinin boş olduğunu fark ettim.

Şimdi şunu merak ediyorum. Fiş Milli Parklar Genel Müdürlüğüne ait olduğuna göre burada bir işletmeci yok. Bir de acaba bu fişin dip koçanında kaç para alındığı yazıyor? Şayet bu makbuz ya da fiş standart olarak 7.50 YTL ise fiyat ve tarih hanesi niçin konuldu? Şayet Milli Parklar yetkililerimiz de merak ederlerse benim 7.50 YTL ödediğim fişin numarası Seri: A5 No: 200432

 

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

Gözyaşları merhamete delildir. Yürek yanmadıkça, göz yaşarmaz.

Mevlana

 

Yayın Tarihi
14.08.2008
Bu makale 1289 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
erdogan bey ben kapıda bahsettıgınız o genclerden bırıyım 5 yıldır orda calısıyorum verdıgınız paranın devlete gıdecek olan kısmı kurusu kurusuna devletın gıtmıstır ondan hıcbır suphenız olmasın tarıh kısmının bos oldugu kısmına gelınce tarıh basıyoruz fıslerın hepsıne basmamızda gerekıyo size verılen fıste unutulmus olabılır genelde hepsıne basılıyo tarıh damgası saygılar sunarım herzaman beklerız.

kaan akbaş 24.09.2008

ah başkanım ah, bu olaydan sonra kendini nasıl hissettiğini çok merak ediyorum doğrusu. Umarım herşey usulüne göre işlemiştir. Çünkü dürüstlüğümüzden bir kulağımızın arkası kaldı.....

afife demirtaş 14.08.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!