ANTALYANIN KAHYASI

Bu ne yaman çelişkidir?

Merkeze bağlı Ilıca Köyü’nün muhtarı almış arkasına ihtiyar heyetini de şehre inmiş, elinde kağıt-kürek kapı kapı dolaşıp, isyanını anlatmaya çalışıyor herkese... Özetle “Bizim topraklarımıza bizim onayımız ve haberimiz olmadan Ankara’da, nasıl maden arama izni verirler” diyor ağlamaklı... Kızgın, öfkeli, zaten köylünün ekonomik sıkıntılarından sıkboğaz olmuş, dokunsan ağlayacak, dokunsan patlayacak...

***

Ak Parti İl Başkan Yardımcısı bu maden ocaklarından beşinin tahsisini alıyor kimselere çaktırmadan ve sözde para almadan bir başka il başkan yardımcısı ile AKP’li İl Genel Meclisi Üyesi babasına devrediyor. Ardından, “biz siyasete atıldıysak işimizi yapmayacak mıyız?” diye feryat ediyor. O da tatmin etmiyor kendini siyasetçi ağabeylerinden öğrendiği gibi “verilemeyecek hesabımız yok” diye zeytinyağı misali üste çıkarıyor kendini, gazetecileri suçluyor bu gerçekleri yazdıkları için...

***

Çiçeği burnundan artık düşmüş, bazı gerçekleri görüp, bazılarına tanık olan vekilimiz dayanamayıp patlıyor: ''Maden arama ve taş ocağı faaliyetleri konusunda Antalya'dan çok büyük şikayetler var'' diyor.

İşi düzeltmesi gereken o, ama o da şikayetçi aslında... 127 firmaya maden arama ve taş ocağı işletme ruhsatı verildiğini ve bunlardan 40'ının faaliyette olduğunu söylüyor. Dahası var. Vekilimiz henüz üçte biri bile çalışmayan maden arama ve taş ocakları şirketlerinin orman alanları ile çevreye verdiği zararların ortaya çıktığını, önemli derecede tahribata yol açtığını fotoğraflarla da gördüklerini ifade ediyor.

***

İlin valisi ne yapsın? Herhalde göreve geldiğinden bu yana taş ocakları işinden gördüğü siyasi ve manevi baskıyı hiçbir konuda görmemiştir. O da bu sorunun çözümü (!) için toplantılar yapıyor. Boğaçayı’nı kurtarıyor, ardından Aksu çıkıyor. Ruhsat alan firmadan çok kaçak ve ruhsatsız çalışan var, talan var, baskı var...

***

Biz bugüne dek haberimiz bile olmayan, altında hangi madenin bile olduğunu bilmediğimiz  127 maden ocağı ile uğraşıp kör döğüşü yapalım, ülkede neler oluyor farkında mıyız?

***

Binlerce çiftçinin geçim kaynağı, hayat bağı; katma değeriyle, istihdamıyla, vergisiyle, 70 yıllık güçlü devlet tütün tekeli; yani milli kurtuluş bilincinin Fransızların ‘kapitülasyon’ Reji'sinden çekip aldığı TEKEL, Ankara Hilton Oteli'nin bir salonunda 5 dakika süren üç turlu ihaleyle İngiliz BAT'a 1 milyar 720 milyon dolara satılıverdi. Hem de 3 bin çalışanı, 6 fabrikası, tüm markaları ve 2 yıllık tütün stokuyla birlikte... TEKEL'i satanlar, ihaleden sonra foto muhabirlerine "sevinç tokalaşmalarıyla" poz verdiler.

Peki ne olacak bu para. Cari açığı bile kapatmaz. Türkiye’nin faiz ödemelerinde bir aylık taksit bile değil. O zaman niye satarız yabancılara? Bu sorunun cevabını aldığımızda zaten sorunları kökünden halletmiş olacağız.

***

TEKEL "sınır ötesindeki" İngiliz BAT'a 5 dakikada satılırken, Irak sınırının ötesindeki vatan savunmasında ilk ağızda 5 şehit verilir. İkisi de aynı günde yaşanır. İlki satanlarla alanları sevindirirken, ikincisi milleti kahreder?!

Ve içteki hainler sınırötesi operasyonlar durdurulsun, hain terör örgütü mensuplarına dokunulmasın, ama onlar bizim çoluğumuzu-çocuğumuzu öldürsün diye imza toplarken, ülkenin dilim dilim satılmasına ses çıkarmazlar...

Bu ne yaman çelişkidir?..

***

Biz elimize verilen oyuncaklarla oynayaduralım. Maden ocaklarının kimlere peşkeş çekildiği ile kafa yoralım. Kimsenin umurunda olmadan yazıp çizelim. Neye yarar?. Bir gün gelir bize bunları da yazdırmazlar. Çünkü o zaman her varlığımızdan daha çok değer verdiğimiz “Vatan” yoktur artık...

 

 

GÜLMECE

 

Cennete göz koymak

 

Kadının biri kocasını aldatmaya karar verir ve köyün imamına bunun cezasının cehennemde ne kadar olacağını sormaya gider...

İmam efendi anlatmaya başlar: "İşte kızım köyün muhtarıyla kocanı aldatırsan altı ay, öğretmeniyle yaparsan bir yıl, bekçisiyle yaparsan iki yıl."

Kadın dayanamayıp sorar:

"Peki imam efendi ya köyün imamıyla aldatırsam cezası ne kadardır?"

İmam gevrek gevrek gülerek cevap verir:

"Seni gidi kâfir seni, cennette gözün var değil mi?”

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

Bir insan inançları kadar genç, şüpheleri kadar yaşlı, kendine güveni kadar genç, korkuları kadar yaşlı, ümidi kadar genç, üzüntüleri ve hayal kırıklıkları kadar yaşlıdır.

General Mc Arthur

Yayın Tarihi
28.02.2008
Bu makale 651 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!