ANTALYANIN KAHYASI

Bu kadarı da fazla değil mi?

AKP’nin Yusufeli İlçe Başkanı’nın TEDAŞ’a alınacak 15 işçi için yerel gazeteye ilan verip, ilgilenenlerin kendisine başvurmasını istemesini bile kabul edebilirim. Kadrolaşma asıl niyet ise ilanda ismini verse de, vermese de işe yerleştireceklere o karar verecekti zaten. O yüzden bu kadrolaşma tavrını bile kabul edebilirim ama, dünyada sadece Toroslarda ve Lübnan ormanlarında yaşayan Sedir ağaçlarının bulunduğu ormanda maden arama tahsisi ve ruhsatı verilmesine isyan ederim. Günlerdir AKP yandaşlarına maden ve taş ocağı adı altında yapılan tahsislerle ormanların yağma edilmesini eleştirirken, her gün yeni bir tahsisle karşılaşmanın Türkçesinin de “Ne karışıyorsun kardeşim bu işlere? Sen kimsin?” olduğunu da bir kez daha anladım ve kabul ettim.

Kabul ettim etmesine de, maden ve taş ocakları konusunda hassasiyetini çok iyi bildiğim, bırakın ormanın bozulmasını “su yatağı zarar görecek” diye Boğaçayı’ndaki tüm kum ocaklarının ruhsatlarını iptal eden, o da yetmedi, Aksu Çayı çevresindeki yeni tahsisleri gözden geçirtip kaçak ve ruhsatsız çalışanlara bayrak açan Vali Alaaddin Yüksel’in bu konuda sessiz kalmasını da anlamış değilim.

Ankara’da masa başında Antalya haritasını açıp, kendilerine siyasi bir partiden gelen istekler doğrultusunda güzelim ormanlarımızın talan edilmesine göz yuman devletin memurlarının bu tavrını ve ürkekliklerini anlarım da devlet adamlığından hiç bir zaman kuşku duymadığım, her yaptığı işin doğruluğuna inandığım, her söylediğinin altına imzamı atacağım Vali Bey’in bu konuda sessiz kalacağına ölürüm de inanamam...

 

Sedirlere kıyacaklar

 

Sabah ile Akdeniz’de bu haberi okuduğumda iki anım geldi aklıma. İlki bu sedir ağaçları ile her platformda övünen o dönemin Orman Bölge Müdürü rahmetli Suphi Koparal götürmüştü bir hafta sonu bizi Kaş ilçesinin Gömbe Beldesi Kızılağaç köyündeki sedir ormanlarına. Aynı zamanda ardıç ağaçlarının da bulunduğu bölgede sedir ağaçlarının 700-800 yıllık olduğunu anlatmış ve “her gün dua ederim burada orman yangını çıkmasın” diye temennide bulunurdu.

İkinci anım ise; Suphi Koparal’ın övgüleri ile zihinlerimize kazınan sedir ormanları ile bizim de her fırsatta kendimize pay çıkarıp, bir Antalyalı olarak dünyada sadece iki yerde bu ağaçlardan olduğunu söyleyip her yerde övünmemizdi. Nürnberg ile kardeş kent olduktan sonra, partner olduğumuz Nürnbergli gazetecilerin Antalya’ya gelişlerinde sırf sedir ormanlarını göstermek için onları Gömbe’ye götürmüştük. Hepsi hayran kalmışlar, bu ağaçların birer hazine olduğunu söylemişlerdi bize.

 

Şimdi biz ne yapıyoruz?

Bizi dünyanın en zengini yapacak bor madenlerimizi çıkaramıyoruz ama, daha ne madeni çıkacağını bile bilmediğimiz ormanlarımızda ‘sırf zamanında partiye oy verdiler diye’ diyet ödüyor ve karşılık maden ocağı tahsis yapıyoruz. Hem de yüzlerce... Bu kadarı fazla değil mi sizce?...

 

 

Başkanla vekili arasında sorun yok

Biz gazeteciler dedikoduyu severiz... Malum olduğu üzere abartmayı da... “ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Özgen ile Vekili Çetin Osman Budak’ın aralarında bir şey mi var?” diye sormuştum. Yanıt çok sevgili dostum Çetin Osman Budak’tan geldi.

Öncelikle Antalya’nın borçluluk sıralamasında başkana göre beşinci, vekiline göre 3. sırada olduğuna ilişkin değerlendirmede her ikisinin de söylediğinin kıstasları farklı olduğu için doğru olduğunu söyledi. Özgen’e göre beşincilik kullanılan kredilerin geriye dönüşleri ile orantılı. Budak’a göre üçüncülük ise kullandırılan tüm kredilerle ilgili. Yani iki sonuç da doğru, kriterler farklı. Aslında her iki sonuç da, Antalya’nın ticari hayatta hareketliliğini ve güvenini gösteriyor. Ayrıca dileğimiz, Antalya’nın en önemli kurumlarından biri olan ATSO yönetiminde çatlak olmaması. Netice olarak hepsi ortak bir payda için, Antalya için çalışıyorlar…

 

 

 GÜLMECE

Bir Memur Fıkrası

ABD, İngiliz ve Türk maliye bakanları bir araya gelmiş. Kamu çalışanlarının durumlarını görüşmektedirler. ABD Maliye Bakanı der ki:

- Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için 1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz.

İngiliz Maliye Bakanı sözü alır:

- Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 Sterlin. Biz çalışanlarımıza 1400 Sterlin veriyoruz. 1000 Sterlin'ini çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz. 

Bizim Maliye Bakanı sözü alır:

- Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 1000 YTL gerekiyor. Biz 500 YTL veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz.” (Teşekkürler Sema)

 

 

GÜNÜN SÖZÜ

Eğlenmek için çalışın, para bir gün gelir.

Norie Milsap

Yayın Tarihi
31.03.2008
Bu makale 734 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar

Danimarka'dan sevgiler. Burada yaşayan Türkler sitenizi izliyor ve Antalya'dan haberdar oluyoruz. Hasret de gideriyoruz ayrıca.Teşekkür ederiz.


tugay okutan 03.04.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!