ANTALYANIN KAHYASI

Bu “Ezber bozan” adamı AKP’li de olsa sevdim

Ünlü düşünür Gordon, yaratıcılığı;  “Öğrenilebilen, geliştirilebilen bir güçtür” diye tanımlamış. Yaratıcı olmak istiyorum özünde. Bir şeyler üretmek… Örneğin son zamanlarda sıkça ve yersiz kullanıldığını sandığım “Ezber bozmak” ifadesini kime yakıştırayım diye düşündüm. Tabi bunu yapmadan önce bu deyimin bence ve de sözlük diliyle ne anlama geldiğini öğrenmeliydim. Birçok kimsenin “ezber bozmak” misyonuna soyunduğu gerçeğini de bilerek…

Ezber bozmak;  sözlükte “Birinin sahip olduğu önceki düşüncenin yanlış olduğunu göstermektir.” Şeklinde geçiyor. Ezber bozmak, kişinin hayatına soktuğu alışılmışlığın, günlük rutinin rahatlığının, her konu için basit bakış açısının yıkılmasıdır. Sıradan ve sürüden ayrılmaktır. Böyle gelmiş böyle giderci avam tavrın haricinde kalmaktır. “İnsan, bütün doğmalarından arınmalıdır." düsturunu takip etme ergenliğidir. Bir durum karşısında kişinin kendisinden kitlelerce beklenen ezber beklentinin dışında davranış sergilemesidir.

İşte bu tarif kime yakışıyor, kime uyuyor dediğim bir dönemde, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlediği, “1. Antalya İş Dünyası Yerel Yönetimler Zirvesi”nde Kepez’in çiçeği burnunda Belediye Başkanı Av. Hakan Tütüncü’yü dinliyordum. Üstelik ilk kez dinledim…

Üç belediye başkanı konuktu. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ve Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü…  Herkes iki CHP’li başkanın tek başına kalan AKP’li Tütüncü’yü pes ettirmesini bekliyordu. Gizlememe gerek yok, ben de aynı düşünceye sahiptim.

Tütüncü, konuşmasının ilk bölümünde insanlara güven verdi:

 “Antalya’nın geleceği için elele vermek zorundayız” dedi.

“Siyasi düşüncelerimiz, hayata bakışımız farklı olabilir. Bunları demokrasinin çeşitliliği olarak görelim” dedi

“Ben siyaseti her zaman millete hizmet aracı olarak gördüğüm için soyundum” dedi.

Duygularım depreşti ve de etkilendim.

Ezber bozmak, en iyi bildiğimizi sandığımız doğruları, kararları ve yargıları dahi hiçbir önyargıya kapılmaksızın yeniden gözden geçirmektir. Kişinin kendi kendisi ile baş başa kalarak tüm düşüncelerini tekrar değerlendirip yeni çıkarımlar yapabilmek için çaba göstermesidir. Kendi kendini sorgulamak ve düşünmek esastır.

Böyle olunca ve tekrar kulak verdim Tütüncü’ye:

“Sadece kendi doğrularımızı değil, ortak aklı bulmak ve de uygulamak zorundayız…”

“Merkezi idarelerin yaptıkları yanlışlar, 10-15 yılda telafi edilebilir, ama şehirleşme konusunda yapacağımız hataları bir daha düzeltemeyiz. Telafi etmek çok zordur…”

Ya AKP'de Erdal Öner'in başını yiyen Dokuma konusunda söyledikleri:

“Özelleştirme İdaresi’nin Kepez Belediyesine Kent Parkı yapılmak üzere tahsis ettiği 500 dönümlük Dokuma Alanı bizden önceki yönetim tarafından özel bir şirkete (TURKMALL) ihale edilmeden Yap-İşlet-Devret Modeli ile yarısı ticaret merkezi yapılmak üzere verilmiş. STK’ların yargıya başvurusu ve devam eden yargı süreci var. Benim görüşüm bu alanın tamamının yeşil alan olarak kullanılmasıdır. Bu alan Kepez’in en vizyon projelerinden biri olacak”

Birilerinin ele geçirmek için uğraştığı Vakıf Zeytinliği konusunda da Tütüncü’nün görüşleri aynı. “Vakıf Çiftliği bu kentin oksijenidir. Aynen kalmalı”

İşte bu yüzden sevdim ben ezber bozan bu genç adamı…

Yayın Tarihi
08.06.2009
Bu makale 681 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!