İşin aslına bakarsanız bendeniz Böcek-Esen krizinde hep başka sebepler aradım.
Öncelikle Büyükşehir Belediye Başkan adayı Muhittin Böcek’in, Konyaaltı Başkan Adayı Semih Esen’i neden istemediğine kafayı taktım.
Anlaşılan o ki, bu sebepleri öğrenemeden de iş Ankara’da tatlıya bağlandı, Böcek Ankara’dan döndü. Döndüğünü de sosyal medyadaki paylaşımlarından öğrendik. Aylar önce başlaması gereken sosyal medya mesajlarını yeni okumaya başladık. Bir de gazetecilik sorumluluğumuzla günlerdir yazdığımız bu konudaki haberlerin devamını da vermek ihtiyacı duyduk, fikri-takip ve okura saygımızdan ötürü…
Ankara’dan gelişinin hemen ardından ayağının tozu ile Twitter’daki kendi hesabından sanki hiç bir şey olmamış gibi mesajlar verdi Böcek...
Mesaja geçmeden önce, hesabın “Ben sen yok biz varız. Biz birlikte yaparız…” başlığının hemen altında: ”Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı/ Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi uzmanı” şeklinde bir ibare yer alıyor.
Ardından verdiği mesaj ise şöyle:
“Antalyalılarımıza daha iyi bir gelecek sunmak, istihdam oluşturmak ve refah sağlamak için geliyoruz. Antalya’yı birlikte yönetelim, Antalya’yı birlikte kalkındıralım. ‘İşim yok, refahım yok, geleceğim yok’ diyorsun; duyan yok, iş istiyorsan, işe birbirimizi dinleyerek başlayalım…”
***
Evet; ben de aynı fikirdeyim sevgili başkanım. Hiç kimseye kızıp-öfkelenmeden, köprüleri yıkmadan, kırıp dökmeden, dokunarak, severek ve işe birbirimizi dinleyerek başlayalım.
Şimdi, “geçmişe mazi derler” ama bazı gerçekleri de size söylemek bizim görevimiz olsa gerek. Bana kızabilirsiniz, fikirlerimi doğru bulmayabilirsiniz, sizden farklı düşünebilirim, ama siz siyasetçisiniz ben de gazeteci, tarafsız bir gözle yazdıklarım ve düşündüklerim için beni yargılayamaz ve suçlayamazsınız.
Bu düşüncemin ardından sizi günlerdir izlediğimi söylemeliyim. Adaylıkların açıklandığı günden beri Ankara’yı yol ettiniz. Oysa sizin Ankara yerine 28 bin metrekarelik Antalya’yı karış karış gezmeye başlamanız gerekmez miydi? Her Parti Meclisi toplantısında, her Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında, her fırsatta Ankara’da Seçim kampanyası için bir şeyler istemek yerine, Antalya’yı ve özellikle aday dağılımını dizayn etmeye çalıştınız… Hele biri var ki; yakında halef-selef olma ihtimaliniz çok yüksek olan Semih Esen’in azledilerek yerine kendi istediğiniz bir aday adayının getirilmesini sağlamak için çok uğraştınız. Ama her seferinde “Hayır” yanıtı almanıza rağmen “pes” etmediniz, vazgeçmediniz. Son olarak tüm adayların tanıtıldığı toplantıda size elini uzatan ve barışmak için son çaresini kullanan Semih Esen’e elinizi uzatmadınız. Başından sonuna kindar bir tavır sergilediniz.
Sonunda işi “Ya o, ya ben” e getirdiniz. Ama önünüze konan “adaylıktan çekilme formu”nu imzalamadınız, ya da imzalayamadınız. Yakınlarınıza “istifa ettim” derken, sosyal medyada paylaşımlarınız birbirini tutmadı. Anlaşılan o ki artık Semih Esen’i kabullendiniz.
Bütün bunların size oy verecek yığınların dikkatinden kaçtığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu işleri yaparken, sadece istemedikleriniz değil, kendinize, partinize ve ittifaka de zarar verdiniz.
Yukarıdaki mesajınızı okuyunca, artık vazgeçtiğinize ve artık yüzünüzü Ankara’da değil, seçimi, kazanmak için uğraş vereceğiniz Antalya’ya çevirdiğinizi sanıyorum. Sosyal medya hesabınızda da yazdığınız gibi, siyaset Bilim Uzmanı olarak bu tür kavgaları biran önce bitirmeniz, seçime yönelmeniz hem CHP’ye gönül vermiş seçmeni, hem CHP ile ittifak yapan İYİ Partili seçmeni rahatlatacaktır.