Biraz da kendimize bakalım?
Biz gazeteciler eleştirmeyi pek sever, eleştiriye de tahammül gösteremeyiz. Buna rağmen birbirimizi de eleştirir, hiç yok yere kamuoyunu da bu nedenle meşgul ederiz.
Gazetecilerin birbirlerine köşelerinden seslenerek eleştirmelerine oldum olası karşı çıkmışımdır. Bu konuda temel ilkem, okuyucunun gazetecilerin kendi aralarındaki kavgaları okumak zorunda olmadığıdır.
Ancak aşağıda sözünü edeceğim konular, iki gazetecinin birbirini eleştirmesinden öte, bir mesleğin içinde bulunduğu durumu sergilemesi açısından önemlidir ve bu gerekçe ile kaleme alınmıştır. Üstelik bu ve benzer konulara bir dönem taşıdığımız Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı kimliğimiz nedeniyle de girememiştik. Şimdi tarafsız duruşumuzla, hele bir de kişiler hedef alınmadığı için gönül rahatlığı ile yazabiliyoruz. Kimseden bir beklentimiz de yoktur.
Aslında beni bu konuları yazmaya, meslektaşım Ahmet Dökdök?ün Akdeniz Beyaz?ın manşetine taşıdığı ?Akdeniz Basın Vakfı?na Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kıyak? la, MHP İl Başkanı Mustafa Akar?ın Ekdağ?a ait iki büfenin, kendi ifadesi ve Savcılığa yaptığı suç duyurusunda da belirttiği gibi; ?yolsuzluk yapılarak bir gazeteciye verilmesi, bu gazetecinin de büfeleri üçüncü şahıslara kiralayarak maddi menfaat sağlaması? iddiası yönlendirmiştir.
Akdeniz Basın Vakfı?nın kimler tarafından ve nasıl kurulduğu, amacının ne olduğu, bu süre içinde neler yaptığı konularında Ahmet Dökdök yorum yapmaksızın yazmış. Bu konuda teferruata girmeyeceğim. Ancak o dönemde, kesinlikle öyle olmadığı söylense de Antalya Gazeteciler Cemiyeti?ne alternatif olarak kurulan bu vakıf, iki konuda dikkat çekiyor. Aslında alternatif değilse Antalya Gazeteciler Cemiyeti adının içinde ?basın? olan bu vakfın kurucuları arasında neden yoktur sorusunun cevabını almamız gerekir.
Neyse sözünü ettiğimiz iki konuya gelince;
Birincisi vakfın kurucularının o dönemde de, şimdi de her biri önemli görevlerin başında olan Menderes Türel, Dursun Gündoğdu, Hüseyin Demir, Mevlüt Yeni, Erol İşbilir, Bülent Ecevit ve Haluk Üncel?den kurulmuş olması, adında Basın ibaresi olmasına karşın başka gazetecilerin aralarına alınmaması, daha sonradan yasal düzenleme ile alınamaması,
İkincisi de bu Vakfın turizm sezonunda havalimanında ücretsiz olarak turistlere dağıttığı Antalya Times gazetesini yayınlaması?
Bu iki konu nedeniyle bu birliktelik zaman zaman kamuoyunda ve özellikle basın camiasında uzun süredir konuşuluyor. Örneğin vakfın yabancı dilde çıkardığı Antalya Times Gazetesi bir keresinde Antalya Turizm Konseyi?nin gündemine gelmiş, bir yetkili Times Gazetesi?nde Antalya ile ilgili verilen bilgilerin 10 yıl öncesine ait olduğunu ve kötü bir tercüme içerdiğini dile getirmişti. Başka bir ortamda da, sahile kıyısı olan belediyelerin Antalya?nın tanıtıma katkı adıyla Antalya Times Gazetesine ilan ve reklam vermeye zorlandıkları dile getirilmişti. Hatta belediye başkanlarından birinin de bu konuyu adli mercilere intikal ettirmek istemesi karşısında hakkında yaygın basın kuruluşlarının Akdeniz eklerinde kampanya açıldığı yönünde dedikodu bile çıkmıştı. Antalya Basın Savcılığı?nın da bu konularda bir soruşturma yaptığı da kulaktan kulağa yayılmıştı. Ama bir gerçek vardı ki, vakıf bu yolla kazandığı paranın bir bölümünü de başta gazeteci çocukları olmak üzere fakir ve başarılı öğrencilere burs olarak dağıtmıştı ve aldığımız bilgiye göre Vakıf zarar etmesine rağmen burs dağıtmaya da devam ediyor.
Ancak Akdeniz Beyaz?ın haberinden öğreniyoruz ki, Büyükşehir Belediyesi?nin işletmesinde bulunan Cam Piramit ve AKM bahçesindeki Fuar ve Sergi Alanı, faaliyet amacına pek uygun olmamasına rağmen ihale yapılmaksızın Akdeniz Basın Vakfı?na verilmiş. Kıskananın, ya da çekemeyenin gözü çıksın ama bu haberi okuyanların salt gazeteci olduğum için benim de annemim hatırını sorduklarını duyar gibi oluyorum. Hatta daha da ileri gidip ?Gazeteci değiller mi, ihalesiz onlara vermeyecekler de kime verecekler?? biçiminde eleştirilerin yapıldığını duyar gibi oluyor ve bu vakfa üye olmayan ve çoğunluğu oluşturan gazetecilerin de bu suçlamaları ve küfürleri hak etmediğimizi düşünüyorum. Şayet bir menfaat birlikteliği varsa da bunun kamuoyuna açıklanmasının gazetecilerin ortak arzusu olduğunu da buradan ifade etmek istiyorum.
MHP İl Başkanının gündeme getirdiği ve bir gazeteciye verildiği ileri sürülen büfelerle ilgili Büyükşehir Belediyesi?nden henüz ses-seda çıkmadı. Üstelik bu konu yargıya da intikal ettirildi. Böyle bir konu varsa, bunun da etik olmadığını belirtmek ve yargı kararını beklemek istiyoruz.
Biz gazetecilerin de oturup haberlerimizde ve köşelerimizde ahkam keserken biraz da kendimize bakmamızı öneriyorum.
Biraz da gülelim?
Geçen haftadan kalan yarım kalmış internet bombaları ile gelin biraz da gülelim:
Anneler Kutsaldır
Bir alkış da birbirlerine ana avrat küfür eden iki kişinin arasına girip ikisine de birer tokat atan ve 'Analar kutsaldır, analara küfür etmeyin, o. çocukları!!' diyen Karadenizli ağır abi hemşehrime lütfen.
Öncelik
Evlenmeyi düşündüğü erkek arkadaşının ''benden önce biriyle oldun mu?'' sorusuna, ''buraya gelmeden önce mi?'' cevabını vererek evlilik umutlarını magmalara atan hanfendinin gerçek sarışın olduğunu söylememe bilmem gerek kaldı mı?
Danger
Önümüzde ilerleyen tankerin üzerindeki 'DANGER' yazısını görüp de 'Allah'ın akıllısı, tanker yazacağına danger yazmış' diyen ve arkasından kahkahalarla gülen teyzemi nerelere göndersem acaba?
Günün Sözü
Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiğin kadardır.
Mevlana