Alman Savcı, Deniz Feneri Derneği’nin foyasını ortaya çıkarınca nasıl bir ülkede yaşadığımız ve duyguları her zaman sömürülebilen nasıl bir toplum olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. İnsanların dini duygularını istismar ederek cami avlularında yoksullara yardım vaadiyle topladıkları çuvallar dolusu parayı ülkenin üst düzey bürokratlarını bile kurye gibi kullanarak Türkiye’ye gönderen ve hangi amaçla kullandıkları aşağı-yukarı belli olan bu insanların, ondan sonra da dinden ve imandan söz etmelerine akıl sır erdirmek mümkün değil.
Bugün ben de kendimi bir günlük milletin vekili ilan edip, ilgili ve de yetkililere bir kaç maddelik bir soru önergesi vermek istiyorum. Hoş bizi dinleyip bugüne kadar olduğu gibi bu önergemizi de cevaplandırmazlar ama, biz gene kamuoyu önünde sormuş olalım:
* Deniz Feneri ve trilyoner kurucuları ile Türkiye bağlantıları geçen hafta gazetelerin manşetini süslerken Vakit ve benzeri dinci gazetelerde satır yer almaması kadar dikkat çeken bir şey olabilir mi? Hani nerede tarafsız basın? Hani etik?
* Türkiye’de televizyonların ahlak kurallarına uygun yayın yapmalarını sağlamak için kurulmuş, elindeki Demokles’in kılıcı ile her dediği Yasa gibi emir kabul edilen Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ün başındaki kişinin, böylesi bir ahlaksızlığın içinde olmasının izahını bir yapan birileri çıkar mı? Bu kişinin görevinden istifa etmek yerine hala yalanlama çabalarını anlayanınız var mı?
* Deniz Feneri Derneği Ege Temsilcisi Hamit Kunt adlı muhteremin ”Almanya’daki bu dernek bizim adımızı kullanan bir dernektir, ilgimiz yoktur” açıklamasına 7 yaşındaki bir çocuğun bile inanmayacağını, insanlarının gözünün içine baka baka yalan söylediklerini bilmeyen kaldı mı? Adama sormazlar mı, “Niye adınızı kullandırdınız?” diye. Ya da Türkiye’deki derneğin Almanya’da faaliyet gösteremeyeceğini, orada da o ülkenin yasalarına uygun olarak yeni bir dernek kurulması gerektiğini sana öğretmediler mi? Daha dün, en önemli yardım kanalınızın yurt dışındaki işçiler olduğunu söyleyen sizler değil miydiniz? Resmi açıklamanızda “Almanya'daki dernekten yurt dışındaki bazı faaliyetlerde yardım aldık. Bu arada aynı adı taşıdığımız dernekten de yardın aldık” derken, ne yardımı aldığınızı açıklar mısınız, ya da biz bu yardımı çuvalla para olarak kabul edelim mi?
* AKP’li olmanın rant peşinde koşarak rekorlar kırmak anlamına geldiğini de öğrendik. Gaziantep’de belediye’den “imar değişikliği garantisi” alarak, plana “kültür sahası” olarak işlenmiş yerin sahiplerini “nasıl olsa burası kültür sahası olacak. İstimlak bedeli bu kadar etmez” diyerek kandırarak 14 milyon YTL’ye kapatıp, 3 gün sonra aynı arsayı 87,5 milyon YTL’ye yabancı bir şirkete satarak 3 günde 73,5 milyon YTL, eski paramızla 73,5 trilyon lira para kazanma cinliğini gösteren AKP’li işadamı rekorlar kitabına girmeyi hak etmiyor mu sizce?...
*1 milyon YTL rüşvet aldığı kesinleşince AKP’deki tüm görevlerinden istifa eden Dişli soyadlı muhteremin milletvekilliğinden neden hala istifa etmediğini bir bileniniz var mı? Ya da bizim ülkede adetler ve gelenekler böyle midir? Başka bir ifade ile siyasetçinin hırsız olması gelenekten midir? Bu kişi ile dürüst ve namuslu milletvekilleri aynı çatıyı nasıl paylaşmaktadır?
* Devletin ilgili makamları ruhsat vermeyip tam tersine “Bu işler buralarda yapılamaz. Giden başka yer bulun” demesine rağmen, devletin aynı kurumları kendi ifadeleri ile verimli tarım alanlarında çevrim santralı kurulması için ruhsat vererek kimden ne almışlardır? Aynı biçimde orman gençleştirme sahasına uzmanların olumsuz raporuna rağmen maden arama iznini veren İl Özel İdaresi’nin yöneticileri siyasilerin baskısı ile mi bu işi yapmışlardır? Yaptılarsa iktidar mı, muhalefet partileri mi kendilerini sıkboğaz etmiştir? Ya da ruhsat karşılığı bağış kabul etmişler midir? Usulsüz ruhsat verilen bu alanların sahipleri kimlerdir, siyasetle bağlantıları ve görevleri nelerdir?
* Türkiye’de belediyelerin işi, bulundukları kente hizmet etmek midir? Yoksa spor kulüpleri yöneterek, meclis gündemlerinin yüzde 99,9’unu oluşturan biçimde bağış karşılığında “imar planı tadilatları” yapmak mıdır? (Bu soru alınan belediyelerimiz içindir)
Bu soruların cevaplarını öğrenebilirsem yayınlama konusunda da söz veririm.
Biraz da gülelim…
Süpermen…
Adamcağız hayli alkollü ve de bitkin üstelik gecenin saat üçünde evine gelir. Karısı ise son derece zinde, duruma kesinlikle hakim, kocasını sorgulamaya başlar.
- Söyle bakalım Süpermeeen. Neler yaptın bu akşam?
- Valla karıcığım, patronla beraber müşterileri yemeğe çıkarttık.
- Eeee, sonra ne yaptınız süpermen?
- Oradan striptize gittiiik… Ben sadece seyrettim.
- Yani sen bir şeyler yapmadın değil mi, süpermen ??!!!
- Ben hiç bişicikler yapmadım, ama sen niye bana ikide bir süpermen diyorsun?
- Valla, ben bir seni bir de süpermeni gördüm donunu pantolonunun üstüne giyen !!!
GÜNÜN SÖZÜ
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Mehmet Akif