Yukarıdaki sözler CHP Antalya Milletvekili Avukat Gürkut Acar’a ait. Aynen de şöyle ifade ediyor: “Yerel seçim sonrasında hoca için çalıştıklarını söyleyen bir grup ‘Ununu eleyip, eleğini asmış’ partili, Mustafa Akaydın Hoca’nın etrafını sardı, Akaydın’ı, partiden ve dostlarından kaçırdılar”
Gürkut Acar’ı çok severim. Her şeyin önünde politikaya hayatını vermiş, teşkilatçı, yardımsever ve de dürüst bir insandır. Her konuda iyimser tavrı ile meselelere iyi yanından bakmaya çalışır.
Hoca ile ilgili sözleri de bu yüzdendir bana göre.
Bir defa hangi partiden seçilirse seçilsin bir belediye başkanının partisine küsme hakkı olmadığını, parti ile birlikte, parti grubunun da görüşlerini alarak belediyeyi yönetmesi gerektiğini sanırım en iyi Gürkut Acar bilecektir.
Sözlerinde aynen dile getirdiği ve Hoca’ya malettiği gibi bir belediye başkanı bu işleri de yaparken “Yemeyen, içmeyen, çok dürüst bir kişi” olması gerekir. Böyle bir yoruma da özellikle CHP içinde ihtiyaç yoktur.
Yine Acar’ın ifadesi ile Akaydın Hoca’nın etrafını saran grupla ilgili bir sorun varsa bu sorunu çözme ve o sarmaldan kurtularak kendi bildiği gibi yönetim anlayışını ortaya koyma işi de belediye başkanının maharetidir, politikayı iyi bilmesi ile doğru orantılıdır.
Çevresini saran 3-5 kişinin etkisi altında kalıyor ve sırf bu yüzden, partiden uzaklaşıyor, partili diğer belediye başkanları ile kavga ediyor, onlarla grupta bile aynı fikirde olamıyorsa sorun; parti ile ilişkilerden değil, bizzat kendisindedir. Böyle bir durumda o belediye başkanının çok iyi çalıştığı yolundaki iddialar da iddiadan öteye gidemez.
Gürkut Acar’ın yorumunda ısrarla üzerinde durduğu Hoca’nın dürüstlüğü konusudur ki bu övünülecek bir durum değildir. Bir belediye başkanı şehrin en emin adamı (Şehr-ül Emin) olduğu için bu göreve seçilmiştir, yani dürüst olmak zaten görevidir. Belediye başkanının asıl görevi; şehrini kalkındırmak için siyasi görüşünü bir kenara bırakarak, değil kendi partilileri her türlü siyasi farklı görüşle bile, şehri için işbirliği yapmak, diyalog içinde çalışmaktır. Özellikle merkezi hükümetle sürekli kavga eden bir belediye başkanı yapayalnız kalmaya mahkumdur.
Son olarak CHP Milletvekili Gürkut Acar’ın , belediye başkanlarının birbiriyle ve teşkilat ile kopukluğu konusunda söylediği “Yakında parti seçimlere gidecek. Demokratik bir yönetimin iş başına geleceğine inanıyorum. Yeni yönetim CHP’deki tüm kırgınlıkları gidereceği gibi belediye başkanlarıyla da sıcak bir diyalog kurmayı başaracaktır. CHP’de sorunlar mutlaka çözülecektir” şeklindeki sözleri ise bendenize şu yorumu yaptırıyor:
Büyükşehir Belediye Başkanımız, muhterem hocam, çevresini saran üç beş partilinin kendisini partiden uzaklaştırmak istemesi yüzünden değil, teşkilat ve o’nu yönetenlerle iyi diyalog kuramadığı, daha doğrusu kendi istediklerini yaptıramadığı, tıpkı Baykal gibi “Tek adam” olamadığı için partiden uzaklaşmış, onların söylediklerini dikkate almamıştır. Acar’ın da ifade ettiği gibi yakında seçimlere gidilecek ve demokratik bir yönetim işbaşına gelince (Yani bu yönetim demokratik değil) her türlü sorun kendiliğinden çözülecektir.
Haydi hayırlısı bakalım. Zaman her şeyin ilacıdır. Bekleyip kim haklı, kim haksız göreceğiz… CHP’de bu ülkenin düzelmesi için kavgalardan ne zaman vazgeçileceğini de…
Hepinize erkenden hayırlı bayramlar efendim…