Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu seçime bir hafta kala yaptığı yazılı açıklama ile hemen tüm adayların rengarenk bastırdıkları projelerini bir cümle ile rafa kaldırdı. “Doğayı katleden projelerle Antalya marka yapılamaz!... Antalya, doğal güzellikleri, tarihi ve kültürel kimliği ile zaten bir markadır.” Sözleri ile özetlenen açıklamada ayırım yapılmaksızın tüm adaylar eleştiriliyor.
İlgimi çektiği için sizlerle paylaşmak ve bu konuda görüşlerimi de dile getirmek istedim. Öncelikle, peyzaj mimarlarının açıklamasının altına, bir Antalyasever olarak tartışmasız imza atabileceğimi söylemeliyim.
Peki neler var bu açıklamada?
Boğaçayı’nı, “Marina” haline getirmek bir doğa katliamıdır!
Boğaçayı konusunda Antalya Meslek Odalarının yürütmenin durdurulması istemiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na karşı açtığı ve kazandığı davanın bilirkişi raporundan söz ediliyor önce:
“Bölgenin su ekolojisi sistemi ve tarım ekolojik sistemi ile bir “Eko Coğrafya” oluşturduğu, Turizm Merkezi Planlamasının bu Eko Coğrafya ile uyumlu bir yaklaşım içinde olmadığı, bu alanın “Bütünleşik Su Sistemine” dahil edilmemesi ve Kültür ve Turim Bakanlığı tarafından Turizm Gelişme Bölgesi, olarak ilan edilmesinin çok önemli bir planlama hatası olduğu, bütünsel planlamayı, bütüncül yönetimi engelleyici bir planlama yapıldığı, Boğaçay'ın denize döküldüğü iki köprü arasının bir sulak alan olduğu; burada kanal yapılamayacağı, tarım alanlarına ayrılacak su miktarının iyi yönetilmemesi halinde, bölgede geri dönülmez zararların ortaya çıkacağı; anılan Çayların denize ulaştığı iki köprü arasındaki çay kesintisinin korunması gerektiği, bölgenin bitki ve canlıların yaşamlarını devam ettirmesinin beklendiği bir sulak alan olduğu; Boğaçayı-Çandır Çayı ve Göksu Çayı'nın Turizm Merkezi ilan edilesi sonucu Miras ECO Coğrafya'nın korunmasına ilişkin temel ilkelere aykırı davranıldığı, tüm bu nedenlerle kamu yararının ihlal edildiği; kamunun uygulamadan, giderilmesi olanaksız zararlar göreceği belirtilmektedir.”
Geçen yılın mayıs ayında mahkemenin verdiği karara rağmen adayların, Boğaçayı’na tesis yapmak üzere birbirleriyle yarışmasını anlamak mümkün değil tabi.
Peyzaj Mimarlarının açıklamasında ikinci konu başlığını Lara kumul ormanları oluşturuyor. Uzman mimarlar: “Lara Kumul Ormanı üzerine kurulmak istenilen “Disneyland”, bir doğa katliamıdır!” diyorlar. Ve gerekçesini de şöyle açıklıyorlar:
“Binlerce yılda meydana gelmiş yeryüzü şekillerinin (kumulların), “anıt ağaçların”, dünyada sadece o bölgede yaşamını devam ettiren (endemik) 16 çeşit bitki türünün yok olmasına sebep olacaktır”
Bununla da kalmıyor. Kundu’da henüz yeni izin verilen yeni golf sahaları yapılmak üzere ormanın tahsis edilmesini de bir doğa katliamı olarak değerlendiren peyzaj mimarları, binlerce ağacın kesilmesine göz yummanın, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların nefes almaması için ciğerlerini sökmek anlamına geleceğini, doğal zenginlikleri, ticari kullanımlara, daha doğrusu ranta açmanın da insanlık suçu olduğu da dile getiriliyorlar.
Başkan adayları proje üretemez.
Açıklamanın son bölümünde yine adaylar arasında ayırım yapmadan “Projeleri başkan adayları değil, konunun uzmanı olan meslek grupları üretir!..” şeklindeki sözlerle eleştirilen, adayları ve mevcut belediye başkanlarını kentle ilgili projeler konusunda kendilerine danışmamakla suçlayan peyzaj mimarlarının son cümlesi ise oldukça ağır:
“ Kentlerin doğal çevre analizleri yapılmadan üretilen projeler, teknik alt yapısı olmayan ve sadece doğal ve tarihi değerlerimizi yağmalamak adına, boyalı resimlerden ibarettir. Antalya bir dünya kentidir ve bir Dubai olmamalıdır… Dubai, çölde yeni bir kent oluşturmak üzere kurgulanırken, Antalya’nın yeryüzü cenneti olabilecek güzelliklerinin üzerinde bir beton kent haline dönüştürülmemelidir. Antalya’yı yönetenler ve yönetmeye talip olanlar, öncelikle Anadolu topraklarından gelmiş geçmiş medeniyetlerin sorumluluğunu taşımalıdır. Bu toprakları yönetmek için toprağına, suyuna, ormanına, kıyılarına sahip çıkıp, önce onları sevmek gerekir; aç gözlülükle tüketmek değil.”
İşte bu kadar. Peyzaj mimarları aslında bu açıklama ile Antalya’yı seven, bu topraklarda yaşamanın ayrıcalığı ilke mutlu olabilen ve bu kente borcunu ödeyebilmek için çabalayan insanlara tercüme olmuştur. Ben hepsi adına kendilerine teşekkür ediyor ve adaylara da “Dikkat!” deme görevimi de yerine getiriyorum…