Büyük önder Atatürk ne güzel söylemiş;
“Basın Hürdür, Sansür Edilemez…”
Güzel bir söz, basın özgürlüğü halkın haber alma ve bilgi edinme özgürlüğüdür. Temel hak ve hürriyetlerin başında gelen Basın özgürlüğü yoksa, o ülkede ne demokrasiden, ne de Cumhuriyet’den söz edemeyiz. Ama hiçbir zaman unutmayalım ki; kişinin özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter, sınırlıdır yani.
İnsanların başka temel hak ve hürriyetleri de vardır; Yaşama Hakkı, Eğitim Hakkı, Düşünce ve İnanç Özgürlüğü, İbadet Hakkı, Özel Yaşam Gizliliği Hakkı, ekonomik haklar gibi haklar da vazgeçilmezdir.
***
Bir gazete düşünün, benim hakkımda bu özgürlüklerimden fedakârlık etmek zorunda kalacağım hiçbir yayın yapamaz. Daha doğrusu bir gazete veya herhangi bir yayın organı yalan haber yaparak beni kandıramaz, ya da bunun için basın özgürlüğü zırhını kullanamaz. Çünkü basın özgürlüğü gazetenin değil, bilgi edinmem ve ne olup bittiği konusunda haber alabilmem için Anayasa’nın bana verdiği bir haktır.
Biraz uzunca anlatmak zorunda kaldım, affola…
Asıl anlatmak istediğim, asıl sözüm; Devletin verdiği emekli maaşı ile kıt-kanaat geçinen, o maaşı yetersiz olduğu için huzurevine bile kabul edilmeyen, parası yetmediği için zaman zaman avans kredi çeken, bunun taksitlerini ödediği için maaşı da azalan emekli vatandaşlarımızı, 75 kuruşluk gazetelerini satabilmek adına; her gün attıkları yalan-yanlış manşetlerle resmen kandıran gazeteleredir.
Ortada hiç bir şey yokken, emekliye sahte zam müjdeleri veren, hükümetin “Hayır” demesine rağmen erken emekliliğin kabul edildiği yalanını aleni sıkan, emekliye 2 güne bir zam yapıldığını yalanını atan ve benzer sözlerle emekliye kandırarak gazete satan, ya da varsa başka amacı o konuda kendislerine verilen görevi yerine getiren bu gazetelere kim dur diyecek?
Türkiye Emeklileri Derneği Başkanı İbrahim Tezcan bu tür yayın yapan 2-3 gazeteyi kınıyor, haklarında suç duyurusunda bulunuyor, havuz medyasından sayıldıkları için kimseler bir şey yapamıyor.
Peki yazık değil mi, gazetede okuduğu haberle, maaşına zam yapılacağını sanarak bayram yapan emeklime, o yaşlı başlı insanlara;
yazık değil mi?
Ayıp değil mi?
Günah değil mi?
Böyle gazetecilik yapılır mı?
Bir gazeteci olarak yaklaşık 2 yıla yakın bir süredir sürmanşetlerine bu tür başlıklar atarak okuyucuyu kandıran Akşam, Güneş ve Takvim gazetelerini ben de kınıyor, mesleğim adına Bu yayınlardan zarar gören emeklilerden özür diliyorum…