Döşemealtı bölgesinde anlatılan bir darb-ı mesel vardır, bilenleriniz olacaktır ama biz yine anlatalım. Kahramanımız nam-ı diger Göce’nin Ahmet… Yaşıtlarından biraz daha iri, güçlü ve kuvvetlidir. Arada bir arkadaşları ile dağa mantar toplamaya çıkarlar. Bir mantar öbesine geldiklerinde Göce’nin Ahmet iyi mantarları seçip; “Bu benim, bu benim. Siz diğerlerini toplayın” der demesine de diğerleri mantara bile benzemez…
Bizim Antalya stadyumu işi de buna benzedi. Her dönemde olduğu gibi bir Göce’nin Ahmet çıktı; “Ben stadyumu yaparım ama bunlar da benim olur!” Öyle de oldu. Stadyum 135 milyon liraya maloldu, karşılığında ihale bedeli 1 milyarı aşan 40 bin metrekarelik arazi Devlet eliyle TOKİ’ye verildi.
Bu arazi TOKİ tarafından Emlak Konut’a önce satıldı. Göce’nin Ahmetler bu satıştan bir para kazandı, ardından Emlak Konut aynı araziyi ihaleye çıkardı bu kez 1 milyarın üzerinde bir bedel belirledi, kendisi de 300 milyon 100 bin lira kazandı.
Yani stadyum maliyetinin 2,5 misli.
TOKİ’nin ilk satıştan ne kazandığını bilmiyoruz.
Ancak ihaleyi kazanan yüklenici firma Mesa İnşaat’ ın burada yapacağı rezidanslardan, hele bir de TOKİ’den çok kat izni almışsa neler kanacağını siz düşünün.
Haydi hayırlı olsun, bir rezidansımız eksikti, o da oluyor…