Antalya’da ekonomi denince akla ilk olarak turizm, ardından da tarım geliyor... Bu iki sektör ekonominin adeta lokomotifi durumunda. Ödemeler dengesinde, cari açığın aşağıya çekilmesinde ve ihracatta ilk sıralarda yer alıyor. Bu iki sektörü işsizlik açısından değerlendirdiğimizde çok farklı bir boyut ortaya çıkıyor.
Olayın birinci boyutunda; Devlet tarım sektöründe işsizlik olmadığını varsayıyor. Kırsal kesimde oturanların işsiz olup olmadığına bakılmaksızın, tarım sektöründe çalıştıkları varsayılıyor. Oysa aile bireylerinin, özellikle genç olanları dededen, babadan kalma araziler parçalandığı ve tüm kardeşlere artık köyde iş kalmadığı için şehre göçtüler. Aralarında tahsil yapanları, kısa yoldan iş bulabildiyse meslek sahibi olanları, boş gezenleri de var şüphesiz.
Açıkçası tarım sektöründeki işsizlik rakamlarının doğruyu yansıtmadığı kesin. Bunu resmi rakamlar da doğruluyor. Kentsel alanlarda işsizlik oranı yüzde 11,1, kırsal yerlerde yüzde 4,5 oldu.
Turizm sektörüne gelince;
Bu sektörde belediye belgeliler hariç, yaklaşık 500 bin yatak kapasitesine ulaşan Antalya’nın yeri farklı. Mevcut yatak kapasitesinin yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da doldurulamaması yüzünden turistik işletmelerin büyük bir bölümü kış aylarında kapanmakta ve çalışanların büyük bir bölümü de “ücretsiz izin” adı altında işten çıkarılmaktadır.
Meslek örgütlerinin verdiği bilgiye göre, bu durumdaki işsiz sayısı sadece Antalya bölgesinde 100 bini aşmaktadır. Bunların büyük bir bölümü kalifiye işçidir ve kış aylarında geçici de olsa iş bulamadıkları için büyük bir sıkıntı içinde sezon geçirmektedirler. İşte bunlar Antalya’nın gizli değil, açık ve seçik işsizleri…
Ülkenin işsizlik gerçeğinin farklı bir boyutu olan bu işsizliğe yıllardır çare bulunamamakta, bu konuda meslek örgütlerinin, vergi ve sigorta prim indirimleri başta olmak üzere çeşitli teşvik istekleri de yanıtsız kalmaktadır. Ülkenin milyar dolarlar kazandığı turizm sektöründeki bu soruna çözüm bulunması, işsizlik oranının kış aylarında yükselmesine de çözüm olacak gibi görünüyor.
Şimdi gelelim Antalya’yı da ilgilendiren ülkedeki işsizlik gerçeğine;
Torpilin varsa iş de var…
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülen 'Hanehalkı İş Gücü Araştırması'nın sonuçları açıklandı. 2011 yılı Eylül ayında Türkiye'de kurumsal olmayan nüfusun 72 milyon 625 bine ulaştığı, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfusun da 53 milyon 832 olduğu belirlendi. Söz konusu araştırmaya göre; işsizlerin yüzde 29.6'sının 'eş-dost' aracılığıyla iş aradığını ortaya çıkardı. Yani eş, dost ve akraba torpili ile…
Gün geçmiyor ki; bizleri de bu konuda arayan olmasın. Kimi oğlu, kimi kızı, kimileri yeğeni ve eş dostu gençler için iş arıyor. Ve en önemlisi de iş bulmanın yolunun siyasilerden ve torpilden geçtiğine artık kendilerini inandırmışlar. Bir de siyasal iktidarların ve de yerel yönetimlerin kendi görüşlerindeki yandaşlarla kadrolaşması da alenileştiği için insanların torpil gerçeğine ne kadar sarılmak zorunda kaldıkları da ortada…
Bu rakamlar da gösteriyor ki; araştırmanın gerçekten işe ihtiyacı olan ancak yetkili makamlarda tanıdığı olmayan insanlara haksızlık yapıldığı sonucunu da beraberinde getirdiği ortada. Bu arada; "Kamu Personeli Seçme Sınavı’’ na (KPSS) hazırlanarak kamuda görev yapmak isteyen, ancak kopya skandalları nedeniyle sınavlara da neredeyse güvenini yitiren çoğu eğitimli kişilerden oluşan işsizler de, aynı arayış peşinde koşup duruyor. Kamu bankalarında açılan KPSS benzeri sınavları, soruları yüzünden hiçbir üniversite öğrencisi kazanamadığı için, bu kadroların başka kamu kurumlarında çalışan ve İmam hatip mezunları tarafından doldurulduğunu bilmeyen de yok…
TUİK araştırmasının bir başka boyutu da, iş bulma konusunda lise altı eğitimlilerin iş bulması daha kolay. Bu dönemde istihdam edilenlerin yüzde 71'ini erkekler oluşturuyor. Çalışanların yüzde 58.5'inin ise lise altı eğitimli olduğu bilgisine yer veriliyor. Bu sonuç, ülkemizde kadınlara iş dünyasında gerekli desteğin verilmediğini ortaya koyarken, eğitimli işsizlerin eğitimsizlere göre daha fazla olduğuna da işaret ediyor. İşte hiçbir ülkede olmayacak başka bir Türkiye gerçeği de bu olsa gerek. Çalış, didin uğraş üniversite bitir iş bulama, elin oğlu lise bile bitirmeden senden önce çalışmaya başlasın…