46.Antalya Uluslararası Film Festivali’nin adının ne oalcağı konusunda ilk tartışma başladı. Aslında tartışma güzeldir, çok sesliliğin ve de demokrasinin gereğidir, ama bazı değerler üzerine ‘’yok ediliyor’’, ‘’Elimizden gidiyor’’ gibi felaket tellallığı yapmanın da hiç gereği olmadığına inananlardanım.
Bir gazetemizin manşetini süsleyen, ‘’45 Yıllık Altın Portakal gitti’’ başlığı beni bu satırları yazmaya sevketti.
Efendim, AKSAV’ın yeni yönetimi Danışma Kurulu toplantısında konuyu gündeme getirdi. Aslında festivalin startının verildiği İstanbul’daki basın toplantısında da aynı afiş fonda asılıydı ama İstanbullular fark etmedi bile değişikliği. Aslında Antalya’da da Festivalin Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar açmasa yine de fark edilmeyecekti. Vecdi Sayar, Danışma Kurulu üyelerinin bu konudaki görüşlerini almak için konuyu gündeme getirdi. Uluslararası tüm festivallerde kentlerin adının öne çıktığını, bu nedenle de ‘’Altın Portakal’’ yerine ‘’Antalya’’ adını kullanmak istediklerini söyledi. Bu öneriye göre 46. Festivalin adı: ‘’Antalya Uluslararası Film Festivali’’ olacaktı.
Danışma Kurulu’nda konu fazla tartışılmamakla, hatta olumlu görülmekle birlikte, gazetelerde çıkan haberler de gösteriyor ki, bu konu kamuoyunda biraz tartışılmalı.
Bendeniz AKSAV’ın Kurucu ve Danışma Kurulu üyesi olarak bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim.
Öncelikle Vecdi Sayar’ın görüşüne katılıyorum. ‘’Antalya Uluslararası Film Festivali’’ adı Antalya’yı ön plana çıkarmakta ve ana başlığı oluşturmaktadır. İşte bu ana başlığın alt başlıklarında Altın Portakal’ı kullanabiliriz. Örneğin Ulusal Film Yarışması için;
- Antalya Uluslararası Film Festivali Altın Portakal Ulusal 46. Film Yarışması
- Ya da Antalya Uluslararası Film Festivali Altın Portakal Ulusalarası 46. Film Yarışması
Aynı şekilde festival bünyesindeki ödüllü tüm yarışmalarda Altın Portakal kullanılabilir. Böylece hem Antalya Festivaller kenti olmanın ilk adımını atar, hem de Antalya’nın Altın Portakal’ı gündemde kalır…
Şu ölümlü Dünya
Hasan Coşkun’u genç yaşında kaybettik. Genç diyorum ölüm yaş oırtalamasının 70’lere çıktığı ülkemizde 52 yaş oldukça genç.
Hasan’ı tanıyanlarınız bilir. Duygusal bir adamdı. Çabuk kırılırdı. Uzun yıllar memuriyetle uğraştığı için ticarete bir türlü ısınamadı. Gazete patronluğuna soyundu. Yılmadan, korkmadan başta siyasiler olmak üzere herkesi eleştirdi. Uzun yıllar emek verdiği için iyi bildiği belediyecilikte yazıları ve soruları ile belediye başkanlarını çok sıkıştırdı. Gazetesini satmak zorunda kaldı, ya da birilerine vermek zorunda o yine yılmadı, yeniden gazete çıkardı.
Bunca mücadele sonuç ne oldu; Musalla taşı ve dört kollu ile dost omuzlarda yeni Dünyaya yolculuk. Bu ölümlü dünyada hiçbir şeyin değmediğini göremeden…
İyi yolculuklar sevgili Hasan, bir gün buluşmak üzere hoşça kal…
Günün Sözü
Hayat üç günden ibarettir: dün, bugün, yarın
Hz. İsa