Haftasonu Akdeniz Otelciler Birliği’nin genel kurul toplantısı vardı. Pazar günü de gazetelere yansımasını okudum toplantının. Kiminde Pazartesi günü görev bölümü yapılarak yeni başkanın seçileceği vardı, kiminde Sururi Çorabatır’ın yeni başkan olduğu...
Ancak aynı zamanda bir otel sahibi olan Özer Saraçoğlu’nun köşesinde kendi meslek örgütüne karşı ciddi bir eleştiri vardı. Saraçoğlu eleştirisinde, 17 senedir AKTOB’un temsil ettiği sektörün içinde olduğunu hatırlatıyor ve yine haklı olarak “Yerel basın konudan uzak, oy isteyenler ortada yok. Program belli değil. Yol haritası çıkmamış, hedefler ortaya konmamış, ortada seçim havası bile yok” diyor.
Bütün bunlar da gösteriyor ki, AKTOB’da bir şeyler oluyor.
Geçenlerde AKTOB’un antetli bir elektronik posta mesajı birçok kişiye olduğu gibi bana da geldi. AKTOB’un internet sitesine bağlı info adresinden geldiği de kesin. Aynen şöyle diyor:
“s. sey…. (Adı da var ama, doğruluğu kesinleşmediği ve etik olmadığı için yayınlamıyorum.)
ebru daha bi seçim yapamadılar.
aktob aktob diyolar bi işe yaradığı yok.
ofis ofis değil, insanlar insan değil!
en güzel beleş yiyip devam etmek.”
Sonrasında bu mesajın AKTOB tarafından gönderilmediği konusunda bir açıklama geldi. Biz inanıyoruz.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda AKTOB’un bir sivil toplum örgütü olarak önemli bir misyonu yerine getirdiği konusunu hiçbirimiz inkar edemeyiz. Turizmin başkenti dediğimiz Antalya dışında Adana’ya kadar uzanan, Doğu ve Batı Akdeniz’i kucaklayan bir yelpaze içinde, yıllık 10 milyar dolara yakın döviz girdisi sağlayan, yarattığı istihdamla Türkiye’nin kurtarıcı sektörlerinin başını çeken turizmcilerin üye olduğu bu örgütün içinde olan insanların heyecanları kalmamış olsa gerek.
Yoksa önce olağanüstü dendiği için yönetimde bazı sıkıntıların yaşandığı imajının verildiği, sonradan normal olağan genel kurul olduğu anlaşılan bu toplantının bu camiaya daha yakışır olması gerekmez miydi? Eskiden olduğu gibi sektörün sıkıntılarının, yaşananların ve çözümlerinin anlatıldığı, barkovizyondan bir sunum hazırlanamaz mıydı? Meslek örgütünün görüşlerinin masaya yumruk vurularak anlatıldığı ve bu sözlere muhatap olacak bir Kültür Turizm Bakanı’nın, ondan vazgeçtik il yöneticilerinin katıldığı bir genel kurul yapılamaz mıydı? Böylesi önemli bir sivil toplum örgütünde yönetime girebilmek için hiç değilse iki adayın yarışarak yapacaklarını ortaya koyacakları bir heyecan getirilemez miydi? Hiç değilse toplantıya katılan üyelere dağıtılmak üzere kaliteli vasıflarda basılmış, yapılanların özetini içeren bir faaliyet kitapçığı ve CD dağıtılamaz mıydı?
Netice olarak şunu söylemeliyim ki; AKTOB güçlü bir sivil toplum örgütüdür. Onu temsil eden üyeler ve bu örgütlenmeyi yönetmeye talip olanların bir tek heyecanları eksik. O heyecanla bu sektörü bir adım daha ileriye götürmeleri gerekir. Sözlerini merkezi ve yerel yönetimlere dinletmeleri gerekir. Yoksa “hep bana, hep bana” diyerek bir yere varılamayacağını da bilmeleri gerekir.
BİRAZ DA GÜLELİM
Allah şimdi ne yapıyor?
Bir gün yolda yaya giden bir Bektaşinin önüne bir atlı çıktı: "Baba" dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?"
Bektaşi yanıt verdi: “Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.”
“Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor?”
Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş: “Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.”
“Neden?”
“Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!”
Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş.
Adam: "Hadi" demiş "Söyle bakalım. Allah şimdi ne yapıyor?"
Bektaşi: "Ne yapacak" demiş, “Atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor.” Ve çalakamçı uzaklaşmış.
Günün Sözü
İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
Mevlana