Her ne kadar Farça kökenli ise de “efsun”, diğer adıyla büyü bizim dilimize oturmuştur. Nereden geldi bu büyü-efsun işi demeyin. Yerel seçimlerden geldi. Dün bir grup arkadaşla sohbet ederken aklımıza geldi. Biri sordu:
“Yahu bu yerel seçimler seneye olmayacak mı?”
Hep bir ağızdan “evet” yanıtı verilince soru otomatikman devam etti:
“Peki partiler ne yapıyor,kimler aday bileniniz var mı?” sorusu ile karşılaştık.
Diğer illeri bilmiyorum ama, bizim Antalya’da siyasetin üzerine adeta ölü toprağı serpildiğine ilk kez tanık oluyorum. Yerel seçimlere şunun şurasında iki elin parmakları ile sayılacak kadar aylar kalmış, AKP dışında seçim hazırlığı yapan, bıfrakın hazırlığı ağzına seçim kelimesini getiren başka bir parti yok.
Neler mi yapıyorlar?
En küçük örneği Antalya’da yeni kurulan beş ilçede teşkilatlanmayı bir tek AKP tamamladı. Üstelik bir merkez ilçeden, 5 tane ilçeye dağıtım yapmanın, artı bu ilçelerdeki eski belde temsilcileri ve görevlilerini de kırmadan, listeler hazırlandı, merkezin onayına sunuldu ve atamalar gerçekleştirdi.
Ana muhalefet partisi CHP’de, gazetelerde yayınlanan haberlere göre İl Başkanı Ömer Melli’nin beş ilçe yönetiminin yer aldığı listeleri bu yazı kaleme alınırken, ya da bugün Genel Başkan Deniz Baykal’a bizzat vereceği yönünde. İlgili ve yetkili kurullarda görüşüldükten sonra kamuoyuna açıklanacak. Mutlaka görevlerini beğenmedikleri için istifa edenler de olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) den ses seda yok.
Demokrat Parti (DP) yi derseniz, terkedilmiş bir kalede bir tek Adil Aydın kalmış, sancağını düşürmemeye çalışan cengaver misali şehitlik mertebesine ulaşmaya çalışıyor.
Beş ilçede teşkilatlanma sadece örnek verdim. AKP’de yapılanlar bununla da kalmıyor.
Anketler yapılıyor, kimler toplumda öne çıkan isimler bunlar belirleniyor. Vitrini daha da düzeltmenin, tek rakip gibi görünen sosyal demokrat yapıyı da, yelpazenin içine nasıl sokabileceklerinin hesapları yapılıyor,
Belde temsilcileri yetmedi, mahalle temsilcisi, cadde temsilcisi, sokak, hatta neredeyse konut temsilcileri bir bir seçiliyor. Sorumlular işi öylesine ciddiye alıyor ki, topladıkları bilgileri rapora döküyorlar.
Bu kişilerin görüşleri doğrultusunda belediyeler harıl harıl çalışmaya başladı bile. Devletin baba eli fakire-fukaraya uzanıyor. Kimin parası kime dağıtılıyor önemli değil.
Yarın vatandaşın önüne konulacak sandıklarda kimlerin görev alacakları belirlendi, hatta onların “oylar nasıl başka partilere kaçırılmaz eğitimleri” bile verildi.
Yedekleri ile birlikte 70 kişilik İl Yönetim Kurulu haftada bir toplanarak durum değerlendirmesi yapıyor, kim kiminle, hangi köye gidecek, hangi vekil hangi seçim bölgesine yönlendirilecek,
Daire müdürlerinden sürekli brifing alınıyor. Nerede ne eksik var, bunlar belirleniyor. Eksiklerin giderilmesi için talimatlar veriliyor.
En büyük sorunların başında gelen işsizliğe çözüm için kadrolar genişletiliyor. Bu konuda özellikle Kepez bölgesine Doğu ve Güneydoğu’dan gelenlere öncelik veriliyor…
Bugüne kadar yapılan çalışmalar gözden geçiriliyor, sivil toplum örgütleri başta olmak üzere ele geçirilmeyen kurumlarla kimler aracılığı ile ilişkiye girilebileceğinin hesabı-kitabı yapılıyor.
Paraysa para,kömürse kömür, plan tadilatı ise tadilat, imar izni ise izin, tek yol iktidar için ne gerekiyorsa hepsi yapılıyor. Özetle, “Durmak yok, yola devam…”
Ya efsunlanmış partilerimiz ne yapıyor dersiniz?
Onlarda tek bir kavga var. Yıllardır bitmek-tükenmek bilmeyen, “ben olmazsam o da olmasın, hatta kim olursa olsun bana ne” kavgası… İşin aslı onları ne efsunlamaya ne de büyü yapmaya falan gerek yok. Çünkü onlar en büyük kötülüğü yapmaya hazırlar… Hem de kendi kendilerine…
Yaşar Hocam kırılmış…
Bu satırları kamuoyu ile paylaşırken bizim amacımız hiçbir biçimde kırıp-dökmek, ya da kimseyi üzmek değil. Görüşlerimiz üstelik yanlış da olabilir. Ama bir başkası için yanlış olan bizim doğrumuz da… Son yazımızda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün Akdeniz Üniversitesi yeni rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe’yi ziyareti sırasında bazı cemaat mensupları ile eski rektörlerimizden Yaşar Uçar’ın da karşılamada olduğunu yazmıştık. Çünkü Anadolu Ajansı Yaşar Hocam bakanla el sıkışırken fotoğraf servise koymuştu.
Yaşar hocam aradı, kendisinin cemaat ya da benzeri kurumlarla anılmasına üzülmüş. Yeni rektörü tebrik için gittiğinde tesadüfen orada olduğunu ve bakanla rektörün görüşmesinde de hazır bulunmadığını söylüyor. Bu nedenle kendisine bir özür borçluyuz. Bu arada Yaşar Hocam, evladı gibi sevdiği Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ı son seçimde desteklemediğini de benim kulağıma fısıldadı, bunun sebebini merak ediyorum… Yaşar Hocam’la oturup bunu da konuşacağız.
Bu arada Rektör İsrafil Kurtcephe’nin daha önce öğrenim gördüğü Kuleli Askeri Lisesi ile Kara Harp Okulu’ndaki dinamik ve kendini test eden sistemini örnek alacaklarını söylemiş. Bu fikri de; üniversitelerin pek asker ocağına benzeyemeyeceğini söyleyerek tutmadığımı söylemeliyim sevgili hocam…
GÜNÜN SÖZÜ
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız
M.Kemal Atatürk