Bu sözler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Tabiiki, koca başbakan emrinde çalışan bir kişinin yolsuzluk işlerine girip girmediğini bilmez mi? Bilir bilmesine de, tüm gazete ve televizyonların haber bültenlerinde yer alan bu sözleri ile suç işlediğini bilmez.
Basın Yasası ve bağlı olarak TCK’nın basınla ilgili mevzuatlarında, Zahit Akman ve bu soruşturmada adları geçen 18 kişinin mal varlıklarına el konulması onları suçlu ilan etme hakkını kimseye vermez. Ancak sayın başbakanın, “Akman kendini en iyi şekilde savunur” ya da benzer ifadesi konu yargı aşamasında olduğu için, Basın Yasasının “Yargıyı Etkileme” ana başlığında söz edilen 19 madde uyarınca suç işlenmiştir, üstelik hem Başbakan, hem de onun bu konudaki sözlerini yayımlayan medya suç işlemiştir. Bakın 19. Madde ne diyor?:
MADDE 19. - Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, iki milyar liradan elli milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda on milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olamaz.
Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır.”
Bu konuda benim anlayamadığım ikinci bir husus da şudur;
Sayın Erdoğan’ın yardımcısı, üstelik RTÜK ve diğer basın yayın kurumlarından sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı AKP’nin sivri dilli doğrucu Davudu; Bülent Arınç’ın göreve atandıktan sonra verdiği ilk demecinde kendisini istifa etmeye çağırdığı RTÜK Başkanı Zahid Akman’a başbakan’ın böylesi sahip çıkmasına nasıl bir anlam vermek lazım?
Ben bunu bilemedim.
Bir de böylesi bir durumun, hükümetin zaman zaman yargıya müdahale ettiğinin göstergesi olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Buna da akıl erdiremedim.
Son olarak bizim Antalya’da; milletvekilimiz Mehmet Ali Şahin’in Adalet Bakanı olarak görev yaptığı son dönemde yargıya müdahale ederek, örneğin bazı tele-kulak ve yüklü banka hesaplarına sahip belediye çalışanlarına dokunulmadığını da söylersem siz bundan ne çıkarırsınız?
Onu da bilemem…
Ardından tabii ki; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, “Onur Günü” konuşmasında yasal sorumluluğu gereği;
“Aşiret, tarikat ve cemaatlerin egemen olduğu toplumlarda bireyin gelişmesi, özgür olması mümkün değildir” diyecek, buna karşın da sözlerden alınan iktidar partisinin yetkilisi AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’da suratını asarak ve Başbakanından aldığı yetki ve cesaretle, Başsavcıyı siyasi parti başkanı gibi açıklama yapmakla suçlayacaktır.… Onlar için makbul olan Başsavcı, AK Parti yerine AKP diyenleri tutuklayıp cezaevine koyanlardır, onlar için en iyi hakim, kendilerini suçlayanları “Ergenekon kılıfı” ile tutuklayanlardır…
Alanya’da neler oluyor?
Alanya’da son bir ay içinde 3 belediye başkanı silahlı, bıçaklı saldırıya uğradı. Allahtan can kaybı yok ama Alanya’da yıllardır gündemden düşmeyen mafya ve çete ilişkilerini yeniden tartışmaya açıyor.
Önce İncekum Belediye Başkanı Fahri Baysal bıçaklı saldırıya uğradı. 17 yerinden bıçak darbesi alan Fahri Baysal ağır yaralandı. Ancak kendisini sokak ortasında bıçaklayan DFatih K’nin bu işi neden yaptığı hala anlaşılamadı.
Ardından 29 mayısta sessiz ve sakinliği ile tanınan Tosmur Belediye Başkanı Musa Özdemir pompalı tüfekle makamında vurulmak istendi. Saldırıdan kıl payı kurtuldu. Y.Y adındaki market işletmecisi saldırgan hakim tarafından serbest bırakıldı, savcının isteği ile yeniden tutuklandı. Ama Başkanı neden vurduğu anlaşılamadı, açıklanmadı.
Son olarak Antalya'nın Alanya ilçesi Emişbeleni Beldesi Belediye Başkanı Nurettin Uludağ, tehdit edildiği iddiasıyla jandarmaya başvurdu. Alınan bilgiye göre Nurettin Uludağ, jandarmaya, beldesinde yaşayan ve ruhsatsız binası bulunan M.U. adlı kişinin kendisini tehdit ettiğini öne sürdü.
Belki diğer bölgelerde de böylesi olaylar oluyor, ama Alanya’da son yıllarda bu ve benzer ölümle sonuçlanan tehdit, haraç, rüşvet, zorla alıkoyma, çek-senet tahsilatı gibi, çete ve mafya ilişkilerinin yoğun hale gelmesi, turistik yöremiz için tehlike arzediyor. Bizden söylemesi efendim…
GÜNÜN SÖZÜ
Ancak aptallar ve ölüler düşüncelerini hiç değiştirmezler.
J.R. Cowell