ANTALYANIN KAHYASI

Akdeniz Üniversitesi’nde Neler Oluyor? (3)

Yazarlık ve gazetecilik yapmanın da sorumlulukları var. Her şeyden önce kamuoyunu bilgilendirmek ve halkın tercümanlığını yapmak istiyorsanız yazdıklarınızı kişiselleştirmemeniz lazım. Bu anlamda kimseyle alıp-veremeyeceğimiz bir şey yok, olamaz da.

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe’nin göreve geldiği günden beri, üniversitede görev yapanların büyük bir bölümünün yakınması, şikayeti, mahkemelere kadar uzanan dertleri bir türlü bitmek bilmiyor. Genel olarak baktığınızda rektörlük yönetimi kendinden olmayanlara adeta yaşam hakkı tanımıyor. Mobbing uygulamasından şikayetçi olup mahkemeye gidenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla. Ve başka şeyler…

Biz üniversite ile ilgili arada bir kalem oynatıyoruz ya… Tarih profesörü rektör hocama bir dostu demiş ki;

“Yahu hocam bu Kahya senden ne istiyor. Devamlı eleştiriyor” Değerli ve de muhteren hocamın cevabı beni çok üzdüğü için yazmak zorunda kaldım. Hocam;

“İletişim Fakültesi’nde ders vermek istedi, vermeyince de yazıyor işte” demiş.

Sayın Prof. İsrafil Kurtcephe rektör olarak atandığında bendeniz AÜ Meslek Yüksek Okulu’nun Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nde haftada iki saat olmak üzere ders veriyordum zaten. Birinci dönem “Yerel medya”, ikinci yarıyılda da “Siyasal İletişim” derslerine girdim. Bu görevi alıken de kimsenin torpili olmadı. 8 saat ders ücreti olarak da ayda 44 lira ücret alıyordum. Okul yönetimi ve bölüm sorumluları benden son derece memnun olduklarını ifade ettiler. Son sınıf okuyan öğrencilerimi, televizyona, yerel ve yaygın gazetelere götürüp, gazete hazırlığından baskı ve dağıtım aşamasına kadar her şeyi öğrenmelerini sağladım. Televizyonda program yaptılar, konuk oldular. Bununla da kalmayıp öğrencilerim; sayın rektörün röportajının da yer aldığı, okulun tarihinde ilk kez gazete çıkardılar.

Yeni öğretim yılı başladığında da, dışarıdan ders veren öğretim görevlilerinin sigortalı olma zorunluluğu ve bu konuda bütçede para olmadığı için ders veremeyeceğimi söylediler. Ben de hiç art niyet aramadan vedalaştım. Ve kendisinden hiçbir zaman ders verme konusunda bir isteğim olmadı. Verseler, parası pulu önemli değil, birikimlerimi öğrencilerle paylaşmak isterdim.

***

Neyse bu konuyu fazla uzatmanın gereği yok.

Gelelim şimdi bir açıklamaya da yer verip Akdeniz Üniversitesi’nde olup bitenleri sizlerle paylaşmaya …

Bu konuda ilk yazdığım, hatta benim dışımda birçok gazetenin yazdığı akraba, eş dost tayinleri ile ilgili yazıma bir açıklama geldi. Cevap hakkına saygımız nedeniyle bu açıklamayı aynen yayınlıyorum:

“Erdoğan Bey Merhaba,

 25 Mart 2012 tarihli yazınızı okuyunca size yazıp yamama konusunda tereddüt geçirsem de yazmanın doğru olacağına karar verdim. Öncelikle ben hali hazırda Teknoknet Müdür Yardımcısı değil yönetim kurulu üyesiyim ve bu durum yaklaşık 1.5 yıldır böyle. Birazcık araştırsanız bu bilgiye ulaşırdınız. Keşke birileri hakkında yazı yazarken birazcık araştırma ihtiyacı duysaydınız sitemini etme hakkımın olduğunu düşünüyorum.

Eşim Yeşim Hanım, Lisans derecesini ODTÜ - İşletmede tamamlamış, yabancı dil sorunu olamyan, yıllarca(10yıl civarında, ORMA A.Ş., Tekstilbank, BankExpres, TekfenBank) bankacılık sektöründe çalıştıktan sonra, YL ve Doktora derecelerini SDÜ, İİBF den almıştır. Yeşim Hanım 1995-1997 yılları arasında SDÜ, Atabey MYO da öğretim görevlisi olarak çalışmış, ardından 1997 yılında Sayın Mustafa AKAYDIN döneminde AÜ- Çallı MYO ya öğretim görevlisi olarak atanmıştır. Daha sonra doktora derecesini almış ve bahsettiğiniz yazıda belirtilen dönemde yardımcı doçent olarak atanmıştır.  

Üniversitenin personeli içinde, doktoralı öğretim görevlilerinin yardımcı doçent olarak atanmasından daha doğal, daha beklenir, daha istenir bir şey olmıyacağını akademideki herkes bilir. Sizin de tahmin etmeniz beklenir.

Atamaların kıyak mı olup olmadığını iddia edebilecek tek mevzu ilanın içeriğidir. Kaldı ki bölüm ihtiyaç duyduğu alanda çalışma tanımı yapabilir ve ben bilim insanı olarak hiç bir sorun da görmüyorum. Çünkü bölümün stratejik hedefleri bunu gerekli kılabilir. Bu iş ODTÜ de, Boğaziçin'de de, Stanford'da da böyledir. her neyse konumuz bu değil.

Yeşim Hanım adı geçen tarihte  "İ.İ.B.F. İşletme AD dan doktora yapmış olmak" gibi tüm Türkiye ye açık, hiç bir alan tanımı yapmayan, en ufak şekilde başka bir tanımlama içermeyen, en geniş manada objektif olarak yapılmış bir ilana başvuru yapmıştır. Ne ilan sırasında, ne başvuru esnasında, ne de sonrasında hiç bir itiraz olmamıştır. Tüm bu süreçlerde yargı süreci herkese daima açıktı ve halen açıktır. Yardımcı doçent atanma kriterleri ise YÖK'ün onayladığı biçimde üniversite web sayfasında yayınlanmaktadır ve bu kriterleri sağlayan her kes çıkan ilana başvuru yapabilir ve yapabilirdi. Tamamen objektif kriterlere göre hazırlanan puan tablosunda, daha iyi performans sergileyen başka bir adayın mahkemeye gitmesi halinde davayı kazanmaması mümkün değildir. Ama böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Çünkü Türkiye genelindeki pek çok ilanın aksine, Yeşim Hanımın atamasının yapıldığı ilanda, şahsı ve/veya her hangi bir çalışmayı ima eden en ufak bir harf bile yok idi. Dolayısı ile iğneden ipliğe objektif olarak ilan edilmiş bir pozisyona başvuru yapmanın, kriterleri sağlamış olmanın ve atanmış olmanın (hem de atandığı tarihte, atandığı üniversitede aktif öğretim görevlisi olan birinin) niye suç ve ahlaksızlıkmış gibi aktarıldığını anlamakta zorlanıyorum.  Sizin niye zorlanmadığınıza ise şaşıyorum!  Birilerinin, makam ve koltuk kavgası verirken konunun muhatabı olmayan bam başka insanların onurlarını çiğnemelerinin ne büyük ahlaksızlık olduğunu her halde sizde takdir edersiniz.  

Siz gazetecilerden, önünüze gelen metinleri aktarmak yerine, biraz dikkat etmenizi, biraz gazetecilik hassasiyeti göstermenizi bırakın bir öğretim üyesi olarak, sıradan bir vatandaş olarak talep etmenin hakkımız olduğuna inanıyorum.

İyi Çalışmalar dilerim. 

Doç.Dr. Selçuk HELHEL

A.Ü., Mühendislik Fakültesi- Elektrik - Elketronik.M. Bölümü”

Size de çok uzun gelmiş olabilir. Aslında Sayın Helhel özetle eşinin bileğinin hakkı ile işe girdiğini söylüyor.  Eşinizin işe alındığı ilana başka hiç başvurunun olmaması, başka bir ifade ile ilanın tam eşinize uygun olarak yapılması da ilginç değil mi hocam…

***

Yurtlar zarar ediyor !

Kaldığımız yerden devam edelim isterseniz. Akdeniz Üniversitesi içindeki Akraba-i taalukat tayinleri ile başlayan yoğun kadrolaşma hareketi bitmek bilmiyor. Dışarıda gelen kişilere uygun kadro yoksa işin kolayı var. Torpilli kişiler kadro yoksa Sağlık, Kültür ve Spor dairesi Başkanlığı Öğrenci Yurtları İşletme Müdürlüğü kadrosuna geçici işçi statüsü ile alınıyor. Burada bir ücret sınırlaması da yok. Kadrosu bu dairede gösterilen kişiler başka görevlerde istihdam ediliyorlar.

Sağlık, Kültür ve Spor dairesi Başkanlığı Öğrenci Yurtları İşletme Müdürlüğü hesapları incelendiğinde zarar ediyor. 2547 sayılı Üniversitelerin kuruluşuna ilişkin yasanın; “Vakıf üniversiteleri, bağlı bulundukları vakfa gelir sağlamak amacıyla vakfa ait iktisadi işletme ve sermaye şirketi kurabilirler. Devlet üniversitelerinde ise bu tür faaliyetler döner sermaye işletmesi aracılığıyla yürütülür” hükmüne rağmen, AÜ’de Yurtlar İşletme Müdürlüğü, Kantinler İşletme Müdürlüğü, Spor İşletme Müdürlüğü, Kreş İşletme Müdürlüğü vb gibi işletmeler kurulmuş. Evet bunlardan Yurtlar İşletme Müdürlüğü zarar ediyor. AÜ’nün 4 ilçede yurdu var. Korkuteli’de 66, Elmalı’da 56, Akseki’de 216 ve Alanya Yurdundan 126 öğrenci barınıyor. Her öğrenci işletmeye 300 lira depozito ve her ay 225 lira barınma ücreti ödüyorlar. Nasıl zarar ettiği konusu da şüphesiz merak konusu…

 

Üniversite memurları nasıl Belediye Başkan yardımcısı oluyor?

Kadrolaşma konusunda asıl ilginç olanı ise yönetici konumuna getirilmek istenen, ancak bulunduğu görev ve kadro yetersiz olan bazı ayrıcalıklı çalışanlar, önce bakanlık değiştirerek tanıdık belediyelere gidiyor, bu belediyelerde en az başkan yardımcısı oluyor, kadroyu kısa süreli kullanma sözü verdikleri için daha üst kademelerde Akdeniz Üniversitesi’ne yeniden atanıyorlar.

Turizm Okulu memuru iken geçen yıl AKP’li Döşemealtı Belediye Başkan Yardımcısı olan Hüsnü Gülez, 1,5 ay sonra yeniden üniversiteye dönüyor. Şimdiki görevi ise Konservatuvar’da fakülte Sekreterliği

Sosyal Hizmet Uzmanı olan ve İhale Hizmetleri Şube Müdür vekili olarak görev yapan Mehmet Akman, müdürlük görevine asaleten atanabilmek için, Alanya’nın AKP’li Mahmutlar Belediyesi’ne başkan yardımcısı olarak gitti, 1 ay sonra geriye dönerek şube müdürlüğü görevine atandı.

Son olarak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abit Demircan’ın şoförlüğü’nü yaparken Meslek Yüksek okulu Atölyeler Şefliğine vekaleten atanan Şaban Nizam, bir süre önce Mahmutlar Belediyesi’nde başkan yardımcısı oldu, ancak henüz dönmedi.   

(Devam edecek)  

(3 sayıştay Üyesi Üniversite'de)

 

 

 

Yayın Tarihi
12.04.2012
Bu makale 24509 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
kadro ilanları verilmiş.Üniversitenin ana sayfasında göremiyorsunuz. Bir kaç hamle yaptıktan sonra alt gruplarda bir kaç yeri tıkladıktan sonra nihayet bulabiliyorsunuz. Verilen ilanlara ulaşmak marifet ister. İnsanın aklına kasıtlı yapılan bir işlem gibi geliyor. Kimse görmesin ki ,zaten kişileri özel kriterlere göre çıkartılan bu ilanların alıcıları da hazır nasıl olsa. Kokuşmuşluk her köşede. Bana sorarsanız size, şimdiden isim verebilirim, hangi kadrolara kimler atanacak. Ye kürküm ye, ama adalet varsa lokmalar boğazlarında kalacak , dört gözle bekliyoruz...

A.Dinç 15.04.2012

Sayın Kahya , sanıyorum Türk Tarihi, Akraba-i Taalukat işlerinde, Yükselme Devri*nin muhteşem noktasına ulaştı.Bu noktada yaşayanlara ne mutlu :))

Rabia Kuvvet 13.04.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!