Büyükşehir eski Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın ilk defa duyduğum bir “fahri muhabir” beyefendiye verdiği soru-cevaplı, haber–röportajı okuyordum. Bu sırada yanımıza gelen ortak bir arkadaşımız dedi ki;
“Mustafa Akaydın iyi bir arkadaştır, iyi bir doktordur, ama kötü bir siyasetçi ve yöneticidir. Her şeyi hafife alır” diye tarif etti.
Neyse ben röportaja dönmek ve değerli hocamın söylediklerine ilişkin yorum getirmek istiyorum. Yazıyı; soru başlıklarına göre ayırdığımda Akaydın’ın söyledikleri veya söylemek istedikleri ortaya çıkıyor.
- Önce CHP’nin neden oy kaybettiğini açıklıyor. Kendisinin aday adayı olmasına rağmen, listeye giremediği 24 Haziran seçimleri sonrası yapılan hataların CHP’yi içinden çıkılmaz bir duruma getirdiğini söylüyor.
“Yapılan hatalar nedir?” diye düşünüyorum önce. Sonra da hatayı (Hata ise) Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde desteklediği Muharrem İnce ve arkadaşlarının olağanüstü kongre için imza toplanmasını ve yönetimin yerel seçimleri gerekçe göstererek olağanüstü kongreye gitmek istememesini görüyorum. “Başarısızlık ya da hata yapılmışsa budur” diye düşünüyorum.
Akaydın hocam; “her ne kadar bu sıkıntılar varsa da iyi bir aday bulunursa CHP’nin Antalya seçimine almasına hiçbir engel yoktur” diyor.
Burada iyi bir aday olarak da kendisini tarif ediyor.
- Fahri muhabir arkadaşımız soruyor: “Hocam Kepez Belediye Başkanı Tütüncü’nün adı Büyükşehir adayı olarak da geçiyor. Size de bir duyum geldi mi?” Verilen cevap aynen ;
“Ben aday olayım da karşıma rakip olarak Tütüncü çıksın” der gibi
“4 yıl birlikte çalıştık. Kendisi akıllı ve sükunetli bir politikacıdır. Benim dönemimde çok başarılı projeleri hayata geçirmiştir. Tütüncü aday gösterilirse AKP doğru bir iş yapmış olur. Menderes Türel ismi ve yüzü daha tanıdık olduğu için iki adım önde görüyorum. Ama çok tanıdık olması çok oy alacak anlamına gelmez”
Vay hocam be, sen neymişsin haberimiz yokmuş. CHP bitti, Ak Parti’yi de dizayn ettin. Helal olsun sana… Olan Tütüncü’ye olacak, aday gösterecekleri varsa da senin bu önerin üzerine herhalde vazgeçerler…
- Röportajın ortasına doğru, Belediye Başkanlığı döneminde CHP il yönetimi ve teşkilatın projelerini gerçekleştirirken kendisine sahip çıkmadıklarını ve arkasında durmadıklarını söylüyor hocam… Ve ekliyor. “Yaptığımız hiçbir şeyin kötü olduğuna şahsen ben inanmıyorum. Muhaliflerim bile o dönemde benim için konuştuklarında; ‘Hoca iyidir, dürüsttür, düzgündür, yolsuzluk falan yapmaz’ dediklerine binlerce kez tanık oldum”
İzin verirseniz bunun Antalya’da yaşayanlara bırakalım. Beğenselerdi, herhalde tekrar seçerlerdi yorumu yeter mi bilemem.
- Akaydın Hocam, röportajın sonuna yaklaşırken Belediye Başkanı olduğunda, göreve başlarken, Üniversitedeki Kurmay ekibi ile birlikte geldiğine işaret ediyor. Ve “onlar mesleklerinde zirveye çıkmış, son derece iyi eğitim almış ve konularında uzman arkadaşlarımdı. Fakat hoca iyidir düzgündür diyen insanlar sonuna bir ama ekleyip… ama kurmayları yaramaz diyorlardı. Bunun takdirini kamuoyuna bırakıyorum”
Ben de Üniversiteden belediyeye gelen Mehmet Alptekin Hoca ve diğer personel için sizinle aynı fikirdeyim, ama sevgili hocam adını unuttum, şehir dışından gelen bir hukukçu başdanışman vardı, burnunuzu hep pis işlere sokmuştu, unuttunuz herhalde… Örneğin Halk Kart gibi…
- Değerli hocam sözleri arasında ben aday adayı olmam, görev verilirse yaparım diyor ama, görünen o ki aday adayı olmuş. Ve Antalya’da Büyükşehir’e adayları soran muhabire “Antalya’da genel merkez anket yaptırıyor. Çetin Osman Budak’ın adı geçiyor, benim adım geçiyor, bir de Konyaaltı ve Muratpaşa belediye başkanları var” diye cevap verirken bile sanki iki başkanı önemsemiyor, ya da onlara şans vermiyor. Bir bildiği olsa gerek…
Röportaj uzun, ama ben değerli hocamın kamuoyu ile bir yerel gazete aracılığı ile paylaşmak istediklerini, özetledim. Benden destek de bu kadar…