Türkiye bir kriz yaşıyor, ülke topyekün bu krizden kurtulmak için çaba harcıyor, enflasyon almış yürümüş, dövizin dizginlerini zorla tutuyoruz, başımızda bir ABD belalısı, durmadan tehditler savuruyor, ne zaman dost, ne zaman partner, ne zaman düşman belki değil. Ama televizyonlarda birinci, gazetelerde manşet haber oyuncu Ahmet Kural, sevgilisi şarkıcı Sıla’yı” dövmüş...
Kızcağızın elinde tapu gibi rapor var. Dövülmüş, şiddet görmüş, evde zorla tutulmuş. Hem darp, hep cebir, hem de psikolojik şiddetle suçlanan sanık serbest kalıyor.
Ve Adliyeden çıkarken şunu söylüyor:
“Haksız olmak, haksızlığa uğramaktan daha acı” İmza Ahmet Kural…
Siz Socrates filan diyeceğimi sandınız belki ama , ben bu cümleyi birkaç kez okudum, tekrar tekrar etrafıma sordum, kimse bir net mana çıkaramadı. O yüzden Ahmet Kural’ın özlü sözü olarak literatüre geçeceği için böyle dedim. Söze bakıyorsunuz, adam haklılığını mı söylemek istiyor, yoksa “haksızım daha çok acı çekiyorum mu demeye getiriyor” belli değil.
Ayrıca ekşi sözlüğe baktım; Orada da bir anlam verilememiş ve benzer sözler eklemişler. Örneğin İbrahim Erkal’dan bir söz var:
“ Unutma unutulanlar unutanları asla unutmazlar”
Bir de yorum var hemen altında;
“Ahmet Kural’ın adliye çıkışı basın mensuplarına kapanışı afili bir sözle yapayım derken iyice s.çt..ğı cümle” ve
“ Ahmet Kural’ın iyiden iyiye Nihat Doğan’a benzediğinin kanıtı olan söz”
Pozisyonu ve kendini savunduğu argümanlara bakılırsa haksızlığa uğramak haksız olmaktan daha acıdır demek istedi sanırım.
Ben de lafa değil, sonuca bakarım Ahmet Kural serbest ve elini kolunu sallayarak çıkıp gidiyor…
***
Zehra için adalet arıyorlar
Bir anne baba gazete gazete dolaşıyor, gözleri yaşlı ölen kızları için Adalet arıyor. İddiaya göre, 19 yaşındaki Zehra Demir’i bunalıma sürükleyerek intiharına neden olduğu gerekçesiyle tutuklanan ve 6 gün sonra tahliye edilen Süleyman Taruk’a ve mahkemeye tepki gösteren Demir Ailesi’nin Avukatı Hadi Cin karara itiraz ederek, Taruk'un 'kasten öldürme' suçundan tutuklu yargılanması gerektiğini söylüyor.
Olayı komşularından dinledim.
Zehra Demir, aynı mahallede oturan erkek arkadaşı Süleyman’dan bir süre önce ayrıldı. İddiaya göre Süleyman, genç kızı sürekli telefonla arayarak taciz etti. Zehra, bu nedenle 10 defa cep telefonu numarasını değiştirdi. Ancak Süleyman, her seferinde numarasını öğrendiği Zehra’yı arayarak konuşmak istediğini, yeniden arkadaş olmak istediğini söyleyerek taciz etti.
Olay gecesi (28 Eylül günü) telefonla Zehra Demir'i arayan Süleyman, yeniden arkadaş olmadığı takdirde ailesine yaşadıklarını anlatacağını söyleyerek tehdit etti. Aynı günün akşamında Demir Ailesi’nin kapı zilini çalan Süleyman'la konuşmak için genç kızın iki kardeşi, apartmanın önüne indi. Kapı önünde bekleyen genç adamın elinde bıçak olduğunu gören iki kardeş, gitmesi konusunda uyardı. Taraflar arasında tartışma sürerken Zehra Demir, 4'üncü katta oturdukları dairenin penceresinden atladı ve hayata veda etti.
Ve 6 gün tutuklu kalan genç adam serbest bırakıldı…
Peki, sormak istiyorum;
Zehra’yı hayatının baharında aramızda kim aldı, o’nu ölüme kim sürükledi, ya da suçlu kim?
Vatandaş Adalet aramakta haklı mı?
Yarın kendi adaletini kendi aramaya kalkarsa insanlar nice olur bu memleketin hali?
İnsanlar zaten patlamaya hazır el bombası gibi, ne olur biraz daha dikkat sayın Savcılarım, saygıdeğer hakimlerim, ne olur biraz daha adil…