Bu sözler Antalya’nın akademisyen Valisi Dr. Ahmet Altıparmak’a ait. “Kentin sakini değil, sahibi olmak” gerektiğini anlatırken; kentlilik bilincinden, kentine; sorunları ve çözümleri ile sahip çıkmaktan, ortak akıla destek olmaktan, kent için bir karar verilecekse taşın altına elini sokmaktan söz ediyor.
Vali Altıparmak’ı Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği ANSİAD’ın Aylık Olağan toplantısında dinledim. Daha doğrusu konuşmacı olarak “Antalya Vizyonu” başlıklı sunumunu… Peşinen çok beğendiğimi ve “Antalyalı olmak” duygusunu, kendisini dinleyen bir bakıma da bu kentin sahibi olarak gördüğüm işadamlarına mükemmel bir biçimde anlattığı için söylemeliyim…
Konuşmanın en dikkat çekici yanı ise; vali beyin bir bürokrat olarak bürokrasiyi eleştirmesi, kentin bir sakini olarak değil, sahibi olarak yerel yönetimleri eleştirinin ötesinde uyarması ve bir kamu görevlisi olarak kamuda gözlemlediği, adına da “dirençler ağı” dediği bir bakıma işi engellemeye yönelik çalışmaların önünü kesmedikçe vizyon yaratmanın mümkün olmadığını söylemesiydi. Hepsi özeleştiri gerektiren ve bugüne kadar hiçbir kamu görevlisinin söylemeye cesaret edemediği bu hususları açık yüreklilikle ortaya koyduğu için çok beğendim… O yüzdendir ki, o toplantıya katılmayanlar için bu köşeden Vali Altıparmak’ın duygularını aktarmayı görev saydım:
Bakın ne diyor Vali Bey:
“… Her kurumun içinde dirençler ağı var. Oysa Türkiye hızla kalkınıyor. Çin’le birlikte en iyi büyüyen ikinci ülke olduk. Bu hıza ayak uydurabilmek için özel sektörün önünü açarak, bürokratik engelleri kaldırmalıyız. Dirençleri ortadan kaldırmadıktan sonra iş üretmek ve ortaya vizyon koymak mümkün değildir…
…Şöhretli projeler var. Ama adı var kendi yok. ‘Getirin dosyasını’ diyorsunuz, ortada hiçbir şey yok ve kimse bilmiyor… Şöhretli değil, hayata geçen projeleri konuşmalı, üretmeliyiz…
…Turizmde çeşitlilik yaratıyoruz. Sağlık, Kültür, Spor, Kongre turizmi ve yatak sayısı gelişiyor. Ama bütün bunların stratejik bir planınız yoksa ne anlamı var? Hangi sektörde olursa olsun, stratejik plan yapmak, ‘neredeyiz, nereye gidiyoruz’u, vizyonu ortaya koymamız lazım. Ayrı ayrı her fert ayrı ayrı sahiplenmek, kentin sakini değil, sahibi gibi davranmamız lazım…
… Antalya’nın büyük projelere ihtiyacı var. Antalya’yı hızlı trenle Anadolu’ya ve Marmara’ya bağlamamız lazım. Expo 2016 örneği büyük organizasyonlara ev sahipliği yapma zamanımız geldi. Bütün büyük projeleri başarmak için de özgüvene ihtiyacımız var. Antalya’nın siz özel sektör temsilcileri ile özgüveni var
… Bu kentin imar sorunu var. Mevcut anlayışla 50 sene sonra Antalya ne hale gelir düşünmek bile istemiyorum. Kentin imarı tüm olarak masaya yatırılmalı. Tarihi dokuyu bozmadan, turistik tesisler nereye yapılacak, ikinci konut dediğimiz lüks villalar nereye yapılacak ve de en önemlisi kentsel dönüşüm nasıl yapılacak bunlar teker teker ele alınmalı, rant, kaygısı olmadan cesaretle çözüm bulunmalı…
… Bu kentin en çirkin dokuları büfeler… Tarihi dokuların etrafını saran çirken görüntüler… Bir büfe veriliyor. Diyelim 3x3 metre, yani 9 metrekare. Bir bakıyorsunuz yayılmış da yayılmış 90 metrekare olmuş. Ses çıkaran yok. Ruhsatsız otoparkları ya ruhsatlandırın, ya da kapatın diyoruz, otopark sorununu ve esnafı düşünmeden hepsini kapatıyorlar. Kaçak yapıları yıkın dediğimizde yıktıkları gibi!…”
Birincilikler kenti
Antalya Vizyonu’nu anlatırken bazı güzellikleri de dile getiren Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Okuma yazma bilenler sıralamasında 20. sıradan birinci sıraya yükseldiğimizi, aynı şekilde En Mutlu kent sıralamasında da birinciliğin Antalya’da olduğunu söylüyor. Yaşanabilir kentler sıralamasındaki başarımız, OSYM sıralamasındaki birinciliğimiz var. Hayırseverler tarafından yaptırılan okullar sıralamasında da birinciyiz. Vali bey bu birinciliği göreve başladığı günden bu yana 15 ayda tam tamına 52 okul protokolüne imza atarak taçlandırmış.. Yine de bu “N”leri yetersiz buluyor.
Badak’tan müjde
Toplantıya katılan ve Vali Bey’e bir işadamının sorduğu hızlı tren ne zaman gelecek sorusunun cevabına katkı veren Antalya Milletvekili Sadık Badak adeta müjde verdi. Antalya’ya trenin gelmesi için yılladır mücadele verdiğine tanık olduğum Sadık Badak, o yıllarda kendisine gülenleri adeta utandırıyor.
Badak, sadece tren değil, sadece Isparta’ya kadar gelen tren yolunun Antalya’ya bağlanması değil, Ankara-Eskişehir, ya da Ankara-Konya arasında çalışan hızlı treninin Antalya’ya geleceği müjdesini veriyor. Eskişehir-Antalya yolunun etüt çalışmaları tamamlandı, Konya’nın etüdü bekleniyor. Hangisi daha ekonomik olursa, 2013’de kazma vurulacak ve hızlı trenimiz Expo’2016’ya yetişecek.
Ne güzel haberler değil mi? İnsan Antalya’da yaşadığı için kendisini şanslı ve mutlu hissediyor. Bir de Antalyalı olmayı başarabilsek…