Bu sözler Antalya Valisi Dr. Ahmet Alıparmak’a ait.
Düzenlediği basınla sohbet toplantısında ulaşımla ilgili soruları yanıtlarken, Antalya’daki trafik ışıklarının çokluğunu ve yaya geçitlerinde yayaların uzun sürelerle bekletildiğine dikkat çekti. Avrupa ülkelerindeki uygulamalardan örnek verdi ve “Bizim için araç değil, yaya kutsaldır” dedi.
Vali Bey’in İl Trafik Komisyonuna önerisi, daha doğrusu ilgililere talimatı de şu:
Bundan sonra yaya geçitlerinin bulunduğu trafik sinyalizasyonlarında yayalar için butonlar konulacak. Yaya karşıya geçmek istediğinde butona basarak kendisine yeşil ışığın yanmasını sağlayacak ve trafik de otomatikman duracak”
Vali bey, ilk butonun kendisinin oturduğu Vali Konağı’nın önüne konulmasını da isteyerek, ayrıca, araç sürücülerine seslenerek, “Çağdaş bir kentte yaşıyoruz. Lütfen yayalara saygılı olalım. Tıpkı dünyanın diğer medeni ülkelerinde olduğu gibi ışık olmayan yerlerde de durup yayaya öncelik verelim. Çünkü bizim için araç değil yaya kutsaldır” diyor.
Aslında bu önerilere bendeniz de bir ekleme yapıp, gereksiz korna çalan araç sürücülerine dikkat çekmek ve de trafik ışıklarında henüz sarı yanar yanmaz arkadaki araç sürücülerinin saniyesinde korna kullanmasına da bir yasak getirilmesini istemekteyim.
Damdam düşenin acısını, damdan düşen bilir
Geçen hafta yine toplu ulaşımla ilgili sorunları dile getirmiş, Akdeniz Üniversitesi ve hastanesine otobüs ve dolmuşlarla gidişin zorluklarını anlatmaya çalışmıştım. Turizmci-Rehber İskender Gönen görüşlerime genel olarak katılmakla birlikte, olayın başka bir boyutunu da ele alıyor. Gelin kendi kaleminden okuyalım:
‘’ Erdoğan bey merhaba,
Yazınızda bir kaç enteresan ortak nokta yakaladım, bu nedenle sizinle görüşlerimi paylaşmak istedim.
Geçen hafta Dedeman mevkiinden Aspendos Bulvarına hastaneye gelmek istedim. Taksi şoförleri 65 nolu bir aracın geçtiğini söyledi. Yarım saatten fazla beklediğim halde gelen giden olmayınca Taksi'ye binmek zorunda kaldım. Burada üzücü olan nokta; duraklarda seçimden önce o duraktan geçen arabaların listesi ve araçların gideceği gidiş istikametleri asılıydı. Şehir içinde yoğun duraklarda akıllı durak yanında evden internet vasıtasıyla herhangi bir duraktan geçecek arabanın tahmini geliş zamanını bir kaç dakika sapmayla öğrenebiliyorduk. Peki bugün neden yok?
Hadi ANTKART gitti bu nedenle yok diyelim. Duraklarda toplu ulaşım araçlarının listesini asmak bu kadar mı zor? Var olan bir şeyi kaldırdınız peki vatandaş ne yapacak? İlla bilen birini mi bulmak zorundayız sormak için? Bunların yapılabilmesi için ulaşım master planına neden ihtiyaç olsun?
***
Tramvay hattının yanlışlığına gelince;
Türel'e aynı soruyu bende sordum. Dedi ki ; Dokuma hattı Antalya'da toplu ulaşım hattının en yoğun olduğu hattır. 50'den fazla dolmuş hattı oraya çalışır ve yolcu yoğunluğu her daim çok fazladır. Üstelik Ferrokrom karşısında ki gecekondu yerleşimlerinin yıkılarak yerine kentsel dönüşüm çerçevesinde toplu konutlar geldiğinde ve Kepezüstü’ndeki yerleşim yerleri arttığında (TOKİ) bağlantılı (aktarmalı) araçlarla ANTRAY hedeflenen yolcu kapasitesine ulaşacaktır. Ancak şehri batı-doğu aksında birleştirmek için (üniversite yakınından geçen) raylı sisteme devam etmek zaruridir.
Bu bilgilerin hepsi mantık süzgecinden geçtiğinde doğru bir planlamadır. Rayları sökmek bir yatırımın çöp olmasıdır. Para maalesef kolay kazanılmıyor. Lütfen tavsiye de bulunurken uzun vadeli düşünelim. Saygılar- İskender Gönen’’
***
Sayın Gönen’e aslında söyleyeceğim şey, uzun vadeli düşünmenin ancak planlarla olabileceğidir. Ulaşım master planı olmadan, hatta daha kötüsü Isparta ili için yapılan bir planın Antalya’ya uygulanması ile ortaya çıkan bu sorunu çözmeye kalkmanın yanlışlığını bir kez daha hatırlatmaktır.
Burada amaç vatandaşı gideceği yere en seri şekilde ve ucuza ulaştırmaktır. Şüphesiz yeni bir yatırım yapılırken, araş trafiğinin yoğun olduğu yerlere toplu taşıma araçlarının konulmasıdır. Yoksa Üniversiteye giden gençlerimizi taşımak yerine, Kepez bölgesinde yaşayan insanları kent merkezine getirmek için öncelik verilmesi yanlıştır. Şehircilikte akıllıca olan plana dayalı olarak, uzak semtlerdeki insanları şehir merkezine taşımak değil, resmi kurumlarla ilgili hizmetlerin orada yaşayanların ayağına götürülmesidir.
Netice olarak olan olmuştur.
Benim burada anlamadığım iki husus var:
Birincisi Hocanın tramvay güzergahında hala otobüs ve dolmuşların çalışmasına neden izin verdiğidir. (Aksi halde bu hat üzerideki trafik sıkışıklığı ve esnafın ağlaması durmayacak)
İkincisi de, kerhen de olsa kabullendiği tramvay aksının ikinci ve sonraki aşamasını neden planlamaya başlamadığıdır. (Aksi halde bu hat toplu ulaşımda çözüm olmaktan öte çözümsüzlüğü getirmeye, zarar etmeye devam edecektir)