Aslında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu konuyu gündeme getirdi, ancak tartışılmadan kapandı. Oysa kentlerin geleceği için gerçekten çok önemli olan bu konunun eni-konu tartışılması lazım, bu işe bir çözüm bulmak lazım…
Hiçbir belediye başkanını ya da yöneticilerini suçlamıyorum. Ancak şurası bir gerçek ki; imar planlamasının merkezi yönetimden alınarak yerel yönetimlere verildikten sonra kentlerde, özellikle sahil kentlerinde çarpık bir yapılaşmanın meydana geldiğini kimse inkar edemez. Bu rant kapısına bir de bağışları ve belediyeye yardımları eklersek, ortadaki sıkıntının ne boyutlara geldiği ortadadır.
Merkezi yönetim çözüm müdür?
Aslında ortada yatan bir sorun var, bir hasta var daha doğrusu. Hekimlere sorarsanız önce hastalığın teşhisini koymak lazım. Sonra tedaviye başlamak. Tedavi; organı kesip atmakla mı olacak, ya da hasta ilaçla kurtarılacak mı? Bunun kararını hekim verecek.
İmar planlamasında merkezi yönetimin Ankara’da masa başında oturarak kent yapısını bilmeden verdiği kararlar yanlıştı, yerel yönetimlerin eş, dost, seçim ve de rant düşünerek aldığı kararlar da o derece yanlış.
O zaman üçüncü bir alternatif formül bulmak lazım. Her şeyden önce bu konuda yetkili kılınacak kişi ya da kurumların; uzmanlardan, yani şehir plancılarından, mimar ve mühendislerden oluşması gerekli. Belki bu yöntemle siyasi iradenin bu konuda karar mercii olmasının önüne geçilebilir.
Şimdi bazı yerel yöneticileri; “Siyasi irade karar veriyor ama, ilk kararı uzman mimarlar alıyor, biz onaylıyoruz ve aldığımız kararlar da denetleniyor” dediklerini duyar gibi oluyorum.
Buna da cevabım var.
Kesinlikle hiçbir belediyeyi ya da imar müdürü ya da başka görevlilerini hedef almadan şunu söylemek istiyorum:
“Diyelim ki, meclise plan sunan imar müdürü kötü niyetlidir. İmar Komisyonu yeterli mimar bulunmadığı için avukatlar ya da başka meslekten kişiler bu komisyonlarda sadece imza atmak için bulunurlarsa sonuç ne olur?
İşte Ramada olayında yaşandığı gibi; ruhsatı sen vermiştin, bakanlık vermişti, yok şu başkanı döneminde plan yapıldı, yok şunun döneminde ruhsat verildi ve benzeri kavgalara tanık olursunuz.
Bugünlerde Muratpaşa Belediyesi’nin hemen yanındaki iş merkezi inşaatı devam ederken, verilen inşaat ruhsatı tartışılmaya başlanmış bile. İnşaat müteahhitinin emsalin üzerinde alan kullandığı söyleniyor.
Mahkemenin iptal kararına rağmen Kındılçeşme’de adeta yasalar çiğnererek villa yapımı devam ediyor. Hiçbir şey yapılmasa bile halkın piknik alanı olarak kullandığı Kındılçeşme çoktaaaan halka kapatılmış bile.
Peki kim, hangi sihirli el organize ediyor bu işleri? Kesinlikle bir organizatör var. Ve bu organizatörler ortalıkta cirit atarken güçlerinin yegane kaynağı da yerel yönetimlerdeki plan yapma yetkileri olduğu gerçeğini hiç göz ardı etmemeliyiz. Yine doğru, dürürt ve namuslu çalışanları tenzih ederek, bu yetki yerel yönetimlerden alınsa kim belediye meclis üyesi olmak ister ki…
Bakan Günay, ülkenin kanayan bir yarasına parmak basmıştır. İşte “Bu konuyu, tartışmaya açmamız lazım” diye düşünenlerdenim…