Gün geçmiyor ki Adalet isteyen insanları çığlıkları duyulmasın…
Size bugün gazetelerdeki makale ve haberlerden iki örnek sunmak istiyorum.
Birini Ayşe Arman yazmış. Hürriyet’deki köşesinden öyle bir Yuhhhhh! çekmiş ki; “Zihinsel engelli kıza tecavüz ettiler ama serbestler. Bugün 4. Duruşma var Baba Avni Karagöz Adaletin yerini bulmasını istiyor”
Tahammül sınırlarını aşmış ki; Ayşe Arman şöyle başlıyor yazısına :
“Böyle bir rezalet olabilir mi?
Böyle bir iğrençlik olabilir mi? Kusmak istiyorum ya!
Allah kahretsin ya!
Boyları devrilsin ya!..”
Birisi akraba, diğer komşu bu iki kişi hangi gerekçe ile serbest bırakıldı şahsen merak ediyorum. Nasıl bir adalettir bu?
**
Bizim yerel gazetelerin tümünde bir başka haber:
“Antalya Barosu avukatları, Adliye Sarayı önünde yaptıkları cüppeli eylemle, bir avukat arkadaşlarının usul tartışması yüzünden hakim tarafından duruşma salonundan çıkarılmasını, ardından tutuklanmasını protesto etti”
Antalya Baro Başkanı Polat Balkan çok kızgın:
“Bir avukatın davayı sulandırmaya çalıştı” diye uyduruk bir gerekçe ile tutuklanmasını tarihe not düşeceklerini söylüyor.
**
Bu yazılı değil ama bir başka avukatın anlattıkları;
Hakim “ gereği düşünüldü” diyor ve herkes ayağa kalkıyor. Genç bayan hâkim kararını okuyor:
“Sanığın söz konusu suçu işlediğine kanaat getirilerek , TCK’nın ilgili şu maddesi uyarınca 3yıl ila 5 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılmasına… vs”
Bu kararı dinleyen, yargıdaki üç saç ayağından biri olan (Hakim-İddia- savunma) avukat kürsüye yaklaşmak ve bir şeyler söylemek istediğini söylüyor. Ve genç hâkime; “sayın hâkim Türk Ceza Kanunu’nda 3 ila 5 yıl arasında der ama, verilecek cezayı sizin takdirinize bırakır. Ceza 3 yıl mı? 4 yıl mı? Ya da buçuklu mu?” der.
Genç Hakime yaptığı hatayı anlar ve duruşmaya ara vererek nihai kararını sonra açıklar…
**
Hukuk Devleti; yargının bağımsızlığını esas alır. Özgürlükleri ve bağımsızlığı esas alır… Ancak son aylarda görüyoruz ki, Hukuk Devleti, Yargı Bağımsızlığı, halkın bilgi edinme ve haber alma özgürlüğü, insan hakları evrensel beyannamesi, Anayasa, imza attığımız uluslararası sözleşmeler ve en önemlilerinden biri olan savunma hakkı bizzat hukuk tarafından ihlal ediliyor.
Duruşmaları izliyoruz. Hakim (Karar Veren) ve Savcı (Kamu adına iddia eden) aynı sırada oturuyor, bu üçlünün sonuncusu Avukat (Savunma) aşağıda sanığın arkasında duruyor. Anlayacağınız üçlü saç ayağının diğer ikisi aşağıdaki avukata sanki sanığın suç ortağı gözü ile bakıyor, aşağılıyor ve karşı çıkınca da tutukluyor. Oysa yasalar, duruşma sırasındaki, davranışları nedeniyle bir avukatın tutuklanmasını hiçbir zaman emretmiyor. Bir Savcının duruşma sırasında “yanlış yaptı” diye tutuklandığını hiç göreniniz var mı?
Son söz: Yabancı basın, devlet adamları, siyasetçiler, diplomatlar ve bu ülkede yatırım yapmak isteyen dünya zenginleri bize bu iki konuda güvenmiyorlar.
Birincisi Hukuk devleti ve yargının bağımsızlığı
İkincisi basın özgürlüğü
Çok mu zor bunları düzeltmek… Çok mu zor?
Eğer biz bu iki önemli insan hakkı sorununu çözemezsek ne Avrupa Birliği’nin kapısını görürüz, ne de yıllardır özlemle beklediğimiz 2023 hedeflerini…