ANTALYANIN KAHYASI

Ak Parti ve parti içi demokrasi

Demokrasi; hepimizin vazgeçilmezi. Hele siyasette; kuralları ile Demokrasi oturmuşsa o ülkeyi kimse tutamaz. Oysa uygulamaya baktığınızda siyasi partilerimizde değil demokrasi, adeta dikta rejimi kuralları uygulanıyor.

 

Adına; ön seçim, ön yoklama, temayül, istişare gibi bir çok isim koymuşlar, hani bir yere aday olacakları önceden üyelere soruyorlar ya, işte o'nu kastediyorum. Siyasi partilerde hakim nezaretinde olması gereken ön seçimleri artık göremiyoruz. Mesela parti içi  demokrasinin varlığından en çok söz edilen CHP'de, her seçim öncesi ön seçim yapılacağından, delegenin ya da üyelerin önüne sandık konacağından bahsedilir, ama gelin görün ki kararı yine lider ya da birileri verir.
Bu durum Ak Parti'de daha bir farklı. Ön yoklamaların adı Temayül... Sistem gizli oy, gizli tasnif. Yani üye ya da delege sandıklara oyunu kullanır sandıkların mühürleri açılmadan Ankara'ya götürülür ve tasnif Ankara'da yapılır... Sayımın tanıkları belli değil. Sonuçlar oy kullananların değil, liderin istediği gibi açıklanır...

 

Böyle bir demokrasi olur mu? Bizde oluyor işte.

Burada bitiyor mu mesele. Hayır...
Seçilince ne oluyor? 550 tane vekil, kendilerini seçen halkın değil, kendilerinin seçilmesini sağlayan liderin dediğine göre, parmak kaldırıp indirerek sözde Demokrasi uyguluyor TBMM'de...  Uymazsa neler olduğunu son yıllarda görüyoruz işte, siyaset sahnesinden "izzet-i ikbal"  ile çekilmek zorunda kalıyorlar... 2 yılda emeklilik, asgari ücretin bin lira bile olmadığı ülkemizde 8-10 bin lira emekli maaşı, yetmezse bakan yardımcılığı ya da yönetim kurulu üyeliği...

Kim istemez böyle ballı böreği...

Aslında yazıya başlarken Ak Parti'deki 11 Ocak'ta yapılacak İl Kongresinden söz edecektim, konu taaa nerelere geldi.

Evet Ak Parti İl Teşkilatı 11 Ocak Pazar günü sandık başına gidiyor. Onlar gidecekler de, gazetelerde bir haber okudum. İl Başkanı Mustafa Mustafa Köse yönetimi ile vedalaşmış, helallik istemiş.  Gazetenin yorumuna göre veda, oldukça duygusal geçmiş. Şöyle başlıyor haber;
'' Köse'den Duygusal Veda- 11 Ocak'ta yapılacak kongrede görevi Rıza Sümer'e devredecek olan Ak Parti İl Başkanı Mustafa Köse, partililerden helallik isteyerek veda ziyaretlerine başladı... ve devam ediyor"

Evet İl Başkanı seçilecek kişi belli, elin oğlu "bu ülkede Demokrasi var" diye yarın sormaz mı, "o zaman neden sandık başına gidiyorsunuz?" diye...?
Kesinlikle birileri sorar bunu... Derler ki;
''Siz siyasi parti misiniz? Yoksa seçilecek başkanın bir dönem önceden belli olduğu Lions kulüp müsünüz?'
Ya da derler ki;
''Kardeşim Demokrasilerde tek adam, tek aday olur mu?''
Tabii bu soruları soranlar bilmezler bizim partilerde demokrasi anlayışının henüz oturmadığını...

Aslında 7 aday vardı
İşin aslına bakarsanız İl Başkanı Mustafa Köse'nin Milletvekili adayı olabilmek için istifa kararının ardından 7 aday çıktı. Bunlar Ankara'ya çağırıldılar ve bir komisyon tarafından mülakata tabi tutuldular. Mülakat heyetinin başkanı sonradan Ak Partili, Demokrat Parti (DP) eski Genel Başkanı Süleyman Soylu... Adaylara soruyor;

- Ne zaman nasıl Ak Parti'li oldun. Hangi görevlerde bulundun, neler yaptın?
İnsanlar uzun uzun sorguya çekiliyor, amaç en iyisini bulmak. Ama bilmezler ki, en iyiyi onunla birlikte aynı kentte yaşayan delege bilir. Kazın ayağı öyle değil tabi... Her partide olduğu gibi Ak Parti'de de ''Bir bilen lider" var. Belki de diğer partilerden farklı ''Bir baş bilen, bir de bilen" var.
Lafı uzatmanın gereği yok. Antalya'ya kimin İl Başkanı olacağına bu komisyonun önerisi ile bir bilenler karar veriyor. 11 Ocak'ta sandık başına gidecek olan Ak Parti delegeleri bir bilenin belirlediği kişiyi seçecekler... Heyecansız, rakipsiz, kavgasız,mücadelesiz...

Böyle Demokrasi olur mu? Sakın demeyin bal gibi olur? "Bu görüşümüzü yazdık" diye, yarın ''Sen nereden bileceksin Demokrasi'yi'' diye eleştiriler de...

***

Çetin Osman Budak'ı kutluyorum ve de alkışlıyorum
Bir önceki yazımda Hisarçandır'daki ağaç katliamını adeta yok sayan, hatta daha da ileri giderek ağaçları kesen madenciyi destekleyen ATSO Madencilik Sektörü'nün açıklamasını eleştirmiştim.
Çevrecilerden destek buldu bu yazım. Çok arayan oldu. Onlar için belki destek normal de, yazıma asıl desteği ATSO Başkanı Çetin Osman Budak verdi. Eleştirilerimi sonuna kadar desteklediğini, yetkisi olmayan kişiler tarafından yapılan bu açıklamayı kendisinin de kabul edemeyeceğini anlattı. Budak, ''ATSO'nun ister 10 yaşında, ister 150 yıllık, ya da 800 yıllık olsun ormanların maden uğruna tahrip edilmesini savunamayacağını kamuoyuna samimiyetle bildirmek isterim'' diyerek çevrecilerin yüreklerine su serpti. Antalya'nın en çevreci il olması gerektiğine vurgu yaptı ve ''İllerdeki maden ocağı ve benzeri yatırımların kararını Ankara değil, illerde sivil toplum örgütleri temsilcilerinin de katılımı ile bir komisyon vermeli'' diyerek çözüm önerisini de getirdi.

Kendisini yürekten kutluyorum, alkışlıyorum. Ve bu işlerin takipçisi olacağına da inancım tam..

***

Oktay'ı eleştirmeyin, o kendini açığa almış
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin CHP'li Meclis ve İmar-Bayındırlık Komisyonu üyesi Dr. Reşat Oktay, geçmiş meclislerde attığı imza nedeniyle 16 meclis üyesi ile birlikte hakkında dava açıldığı gerekçesiyle bundan sonraki meclis ve komisyon kararlarının altına imza atmama kararı almış. Oktay, ''Hakkımda soruşturmalar devam ederken  bundan sonra alınacak kararlara imza atmam, görüş beyan etmem ve irade tesis etmem doğru değil'' diyerek bir ilke de imza atıyor.

Oktay'ın bu kararını eleştirenler var. "Madem oy kullanmıyorsun, o mecliste de olmamalısın" diyenler de. Oktay'ın durumunu, kamu görevi yaparken suç işlediği için, hakkında açılan soruşturma sonrası, soruşturmanın selameti (!) açısından görevden alınan Devlet memuruna benzettim. Farkı ile Oktay kendi kendini açığa aldı. Ya da o'na göre bu bir tepki yöntemi. Çünkü, Danıştay tarafından verilen bir kararı onayladığı için hakkında soruşturma açılmış. Yargıya olan güveni yitmiş, başına daha fazla iş gelmemesi için imzada imtina etmek de o'nun en doğal hakkı. Görevden kaçmak yerine hakkındaki soruşturmanın tamamlanmasını bekliyor, biraz da yargıya olan güvensizliğin ifadesi olsa gerek bu durum...

Ve bizler böylesi olayları yaşaya yaşaya tecrübe kazanacak ve Demokrasiyi bir ghün elbet doya doya yaşayacağız...

Yayın Tarihi
07.01.2015
Bu makale 2329 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!