Adalet ve Hukuk konusu son günlerin önemli gündem maddesi. Ana Muhalefet Partisi CHP’nin lideri “Adalet İstiyorum” diyerek Ankara’dan İstanbul’a yürümeye başladı. Aslında kendisi bir siyasetçi olarak değil, birey olarak Demokratik hakkını kullanıyor. Arkasında yürüyenlerin çığ gibi büyümesi lazımdı bence, hiç değilse eylemin amacına ulaşması için.
***
Aslında bugün Adalet üzerine yazmak istiyorum sizlere…
Adalet üzerine büyük büyük adamlar birçok güzel söz söylemiş. Örneğin “Adalet Mülkün Temelidir” sözü Hazreti Ömer’in… Fransız Kontu Honoré Gabriel Riqueti de Mirabeau; “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç ulaşır” diyerek hem Adalet’in gerekliliğini, hem de Adalet’in er ya da geç gerçekleşeceğini vurguluyor.
İngiliz William Watson Adalet’in asırlardır gerekliliğini şu sözleri ile vurguluyor: “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” Ünlü düşünür Victor Hugo ise adil olmanın her şeyden önce geldiğini; “İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır” diyerek anlatıyor.
Ve bu konuda diğerleri;
“Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukuku geçerli olmaya başlar” -Maurice Dueverger
“Ülkeler kılıçla alınır, ancak adaletle korunur” -Timurlenk
“İnsanlığın en güzel görevi adalet dağıtmasıdır” -Voltaire
“Adaletsizliği, adaletle yıkmak gerekir” – Mahatma Gandhi
***
Antalya’daki bir üniversitemizin, sonradan üniversiteden kovulan, meslekten ihraç edilen ve unvanları elinden alınarak demir parmaklıklar arkasına atılan rektörü; öğretim yılının açılış konuşmasını yapıyor. Elinde bir kağıt parçasını sallayarak, sanki eğitim ve öğretimin temel kurallarından biriymiş gibi, ya da öğrencilerin bundan sonraki hayatlarında distur gibi örnek alacakları bir konu gibi şöyle diyor;
“Sevgili öğretim üyeleri, öğrencilerim, sevgili davetliler bugün, aylardır hakkımda kalemi ile iftiralar atan, şahsıma hakaretler eden, bizi yolsuzluklarla suçlayan Antalya’nın en tanınan, ünlü bir gazetecisini tazminata mahkum ettirdim, açtığım davayı kazandım. Bu herkese ders olsun”
***
Evet adını bile anmak istemediğim bu kişi açtığı 30 bin liralık tazminat davasını kazandı ve mahkeme beni 6 bin lira tazminata mahkum etti. Ayrıca, eski rektör ile birlikte 2’si hakim 2’si de Üniversitede mevki-makam sahibi beş kişinin açtığı ceza davasında da 4,5 yıl hapis ve 45 bin lira para cezasına çarptırıldım. Avukatım Şeyh Şamil Ünlü, “Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması” nı kabul ettiği için bu ceza 5 yıl süre ile aynı suçu işlememek koşu ile ertelendi.
Tabii ki, bazen mahkemeler hakimin verdiği kararla bitmiyor. Bir de Yargıtay aşaması var. Yargıtay’a gönderilen dosyalarla ilgili verilen kararların çoğu da Hukuk literatürüne “içtihat” olarak giriyor. Eski rektörün eğitim yılı açılış konuşmasında sözünü ettiği tazminat davası ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tam bir basın özgürlüğü dersi içeren karar verdi. Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği 6 bin liralık Tazminat kararını bozdu ve yazdıklarım nedeniyle benim gazetecilik görevini yerine getirdiğime karar verdi.
YARGITAY'DAN "BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ" DERSİ
Kararı satırına dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyorum.
T.C
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10954
KARAR NO : 2016/12265
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/12/2014
NUMARASI : 2012/513-2014/528
DAVACI : İsrafil Kurtcephe vekili Avukat Bahadır Kalaycı
DAVALI : Mehmet Erdoğan Kahya vekili Avukat Şeyh Şamil Ünlü
Davacı İsrafil Kurtcephe vekili Avukat Bahadır Kalaycı taralından, davalı Mehmet Erdoğan Kahya aleyhine 15/08/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11 12 2014 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı; Akdeniz Üniversitesi Rektörü olduğunu, www.antalyabugun.com isimli web sitesinde 12 05 2012 tarihinde yayınlanan "Skandallar Üniversitesi" ve 13/06/2012 tarihinde yayınlanan "Üniversitede İhale Yasasına Aykırı Milyonluk İşler (:!)"' başlıklı yazılar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının eyleminin haber vermenin ötesinde olup açıkça hakaret ve iftira suçunun işlendiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü. Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçülerin koşul olarak aranman, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı vc gerekse görsel basın bu fonksiyonu yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken, özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır
Somut olaya gelince, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/66564 ve2011/68213 sayılı soruşturma dosyalan ve Antalya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/113 esas sayılı ceza dosyası içeriğinden: Akdeniz Üniversitesi bünyesinde bir takım ihalelerin gerçekleştirildiği, bu ihalelerde usulsüzlük yapıldığına ilişkin çeşitli tarihlerde gerek Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen isimsiz ihbar dilekçeleri, gerek BlMER'e gelen dilekçeler, gerek Antalya İl Emniyet Müdürlüğü'ne bizzat yapılan ihbarlar vc gerekse Başbakanlık makamına yapılan şikayetler neticesinde adli ve idari soruşturma ve incelemelerin başlatıldığı, bu incelemelerin bir kısmının yazıların yazıldığı tarihlerde halen devam etmekle olduğu, bir kısmının ise neticelendiği, inceleme ve soruşturmalar sonucunda iddiaların sabit görülmediği gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına ve soruşturma yapılmasına gerek bulunmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Şu halde; davaya konu yazılar görünür gerçeğe uygun olup günceldir ve yazıların yazılmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunmaktadır. Basının “Okuyucunun dikkatini habere çekmek amacı ile çarpıcı başlık ve ifadeler kullanmasının bir gazetecilik tekniği olması karşısında; özle biçim ansındaki dengenin bozulduğundan da söz edilemez.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalının tazminatla sorumlu tutulması doğru görülmemiş ve kırarın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ş. Ö M. Ç F.F. Ş M. E H. A
Evet; Adalet ve Hukuk bir gün gelir herkese lazım olur. Hele ilahi adalet, er geç yerini bulur. Hayatımda kimseye beddua etmem, Allah’ın ilahi adaletine havale ederim.
Ve inanırım ki; “Keser döner,sap döner; bir gün gelir hesap döner…”