Kişisel çıkar ve rant uğruna “insanlık bu kadar mı vicdansız olur?” sorusunun yanıtını almak isteyenler, dünkü Sabah Gazetesi’nde Özgür Önder’in Talan haberini okuması, Veysi Sağlam’ın “Antalya’da Orman Talanı” fotoğrafını mutlaka görmesi gerekirdi. Talanın bilançosuna baktığınızda yürekleriniz daha da acıyacak. Çünkü Antalya’da maden ocaklarının ormana ve doğaya verdiği zarar, yangından beş beter. 11 yılda meydana gelen 2 bin 350 yangında 22 bin hektar orman alanı yanarken, aynı süre değil, sadece son beş yılda maden ocakları 37 bin hektar ormanı yok etti.
Peki niçin son beş yılda ormandaki talan bu denli arttı? Maden ocakları işletmeciliği niye son zamanlarda rant kapısı oldu?
Bu soruların cevaplarını hem izin, hem işletme ruhsatı alanların kimliklerine baktığınızda çok iyi anlarsınız. Daha önce de yazdım cevap vermediler. Bir kez daha iddia ediyorum. Bu konuda bakanlıktan izin alanların tamamı ya AKP’nin il ve ilçe örgütlerinde görevli ya da akraba. İşletme ruhsatı alanların tamamı da yandaş. Üstelik hiç biri de madencilikle, maden veya taş ocağı iletmeciliği ile alakadar bir meslekle iştigal etmiyor. Örneğin en çok izin belgesi ve ruhsat alanlardan biri, üstelik baba-oğul Antalya toptancı halinde komisyonculuk yapıyor. Baba tarımcı kimliği ile Antalya Ticaret Borsası Meclis Başkanı, oğul ise AKP’de İl Başkan Yardımcısı. Hem de talan edilen ormanlardan sorumlu Başkan Yardımcısı…
Bu örneklerin sayısı o kadar çok ki; AKP’li olmanın rant ayrıcalığını herkesin gözlerinin içine baka baka ve bazen de takiyye yaparak, bazen yalan söyleyerek kullanıyorlar. Ama birilerinin ortaya çıkıp böylesi elde edilen kazançların “günah” olduğunu onlara hatırlatması lazım. Hiç değilse AKP içinde, sayıları az da olsa hala günahtan korkanların…
Rakamlar ürkütücü
Rakamlara baktığımızda Antalya ormanlarının ne büyük bir tehlike içinde olduğunu 7 yaşlındaki çocuk bile görebilir artık.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden maden arama işletme ruhsatı alan firma sayısı 2 bin 223. Bu izne bağlı olarak Antalya İl Özel idare Müdürlüğü’nden işyeri açma ve çalışma ruhsatı alarak orman talanına başlayan işletme sayısı ise sadece 373. Başka bir deyişle izin alanların sadece yedide biri. 2 bin 223 izinli firmanın tamamı ruhsat alır ve ormanları talan etmeye başlarsa Antalya’nın hali nice olur dersiniz?
Yüreğimizi yakan orman yangınlarından daha çok alanın talan edilmesine yol açan bu sisteme maalesef İl Özel idareleri de ortak oluyor. Ormanda maden aramalarına izin verdikleri için tepkinin odak noktasın da İl Özel idaresi ve bu kurumu temsilen Genel Serkreter Birol Ekici yer alıyor. Birol Ekici’nin; “Yasal olarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden ruhsat alan firmaya izin vermekten başka bir şey yapamayız. İzin vermezsek biz suçlu oluruz” sözlerinin tek bir satırına dahi katılmadığımı belirtmek isterim.
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki; bir kıraathane açabilmek için başta belediyeler, sağlık müdürlüğü ve itfaiye teşkilatı olmak üzere 20’ye yakın kurumdan izin almak gerekirken, kum ve taş ocağı ruhsatı vermekle tam yetkili İl Özel İdaresi başta DSİ olmak üzere diğer kamu kurumlarının onayını istemez mi? Elbette ister ve bunlardan biri karşı çıkarsa da ruhsatı vermeyebilir. Ancak emir büyük yerden geliyor ve “ince eleyip, sık dokumayın, size gelen başvurulara ruhsatlarını verin” deniyorsa da benim buna aklım ermez.
Bu konuda sayın büyüklerime bir de önerim var. Taş ve maden ocakları yönetmeliğinde bir madde var. Şöyle diyor:
“Maden hakları gerçek ve tüzel tek kişi adına verilir. Devlet memurları, diğer kamu görevlileri, Genel Müdürlüğün merkez ve taşra teşkilatında çalışan yevmiyeli ve mukaveleli personel, arama ve işletme ruhsatı alamaz. (Maden Kanununun 6. maddesi)”
Peki bu maddeye bir ek yapılsın ve “siyasi partilerde görev alanlar” da aynı madde kapsamına alınsınlar.
Böylesi güzel bir rast varken, kimin umurunda katledilen doğa, yağmalanan ormanlar…
TÜV kök söktürüyormuş…
Doğuş Otomotiv - Akfen - TÜV SÜD işbirliği ile kurulan ve araç muayenesinde Türkiye'de yetkili tek kuruluş olan ve kısaca TÜV denen örgütlenme Antalya’da çalışmaya başladı. TÜV’den o kadar çok şikayet var ki… Hakan Şahinol adlı okur aradı. Aracını fenni muayene için TÜV’e götürmüş. 111 YTL para alınmış. İlk kontrolde far ayarlarının bozuk olduğu bildirilmiş ve araç servise gönderilmiş, ikinci gelişinde yine 111 YTL para istenmiş. Bir başka okurum, aracın boya rengi Antalya’nın sıcağına dayanamadığı için solduğunu söylüyor. TÜV’de , “git bu boyayı eski haline getir” demişler. Bir başkası ise, kullanmadığı aracı fenni muayeneye geç götürdüğü için, kullanılamayan döneme ait ücretin de kendisinden faizi ile tahsil edildiğini söylüyor.
Siz Devlet’in babalığından şikayetçi olur musunuz alın bakalım…
AB standartlarına uyacağız uymasına da biraz kolumuzu-kanadımızı kıracaklar herhalde.
Ve sevgili dostlar üç konu ve benden görüşler. Burası gerçekten sahipsiz köy mü? Şimdi siz karar verin…
Biraz da gülelim…
Meslek yorumları
- Sen şimdi ne okuyordun?
- Bilgisayar mühendisliği
- Evladım boşuna okuyorsunuz siz, şimdi çocukların hepsi bilgisayar kurdu, bizim oğlan bütün gün internet cafede.
-Tabii amca, anlıyorum..
*
İşçilerin işe yeni girmiş makine mühendisi hakkındaki yorumları:
-Bak mesela şu yeni giren mühendis var ya..
- Hee.
- CNC nin 'S' sinden bile anlamıyor...
- CNC de 'S' var mı ki lan?
- Neyse işte anlamıyooo..
*
- Ne okuyorsun sen?
- Peyzaj Mimarlığı
- Ne yapar o?
- Doğal çevreyi bozmadan insan gereksinimlerini karşılamak için incelemeler ve planlar yapar. Kentlerdeki parkların, bahçelerin, tarım alanlarının ve yolların....
- Ha yani bahçivan olacaksın!
- !!!!!!!!!!!
GÜNÜN SÖZÜ
Uzun bir tartışma her iki tarafın da haksız olduğunun belirtisidir.
Voltaire