Antalya Kent Konseyi, yerel seçimler öncesinde, “Kentin öncelikleri” raporu hazırladı. Amaç, tekrar ya da ilk kez seçilecek belediye başkanlarına yol göstermek.
Raporun bana göre en önemli bölümü; altı kırmızı kalemle çizilen şu cümle:
“Antalya il merkezinde 100 bin civarında olduğu tahmin edilen çürük veya riskli yapı stokları hızla yenilenmelidir”
Raporda bunun sağlanabilmesi için imar planlarının revize edilmesi, bir afet halinde geçici iskan yerlerinin de belirlenmesi önerildi.
Deprem uyarısı
Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt imzası ile yayınlanan raporda; 1998 yılına kadar Türkiye’nin deprem risk haritasında 4. Derece deprem bölgesi olarak bilinen Antalya’da 2000’li yılların başında yapılan incelemede, yer yer 1.nci, 2 nci ve 4.ncü derece risklerin Antalya’yı tehdit ettiği bildirildi. Bu nedenle özellikle 1998 öncesi, 4. Derece deprem riskine göre inşa edilen binaların büyük risk taşıdığına dikkat çekildi.
Antalya’da halen 610 bin 140 konutun bulunduğu, bunlardan yüzde 52’sinin deprem sigortası yaptırmadığı da ortaya çıktı.
O döneme ait zemin etüt raporlarının dikkate alınması istenilen raporda kamu binaları konusunda şu uyarı yapıldı:
“2004 yılında 119 kamu binasında yapılan depreme dayanıklılık incelemesinde yüzde 13’ü acilen yıkılacak, yüzde 70’i de depreme dayanıksız çıktı. Sonraki yıllarda İl Özel İdaresi, Sağlık Koleji, Antalya Valiliği gibi bazı binalar yıkıldı ama risk hala devam ediyor”
Ne yapılmalı?
Kent Konseyi’nin detaylı raporunu özellikle iki Büyükşehir Başkan adayının çok iyi okuması ve değerlendirmesi lazım. Bugüne kadar Antalya’da Kentsel Dönüşüm adına yapılan uygulamalara “Kentsel Dönüşüm” değil, “Kentsel Yenileme” adını vermek daha doğru olacaktır. Çünkü yan yana aynı tarihlerde yapılan binaların herhangi birini yıkıp yeniden inşa etmek soruna çözüm olmaz. Bu konuda; teker teker binalar yerine, ada bazında yapılacak planlamalar gerçek kentsel dönüşüm sağlayacağı gibi, ada bazında olduğu için buralardaki mevcut daire sahiplerinin artı kazanımları nedeniyle yeniden inşa maliyeti de düşecektir. Ya da, yeni yapılacak planlamada hak sahiplerine imar lejantında yapılacak değişiklikle kat fazlalığı verilmesi maliyeti düşürecek ve evler gerçekten yenilenmiş ve riskten kurtulmuş olacaktır.
Deprem olmaz demeyelim…
Antalya’nın sivil tarihçisi Hüseyin Çimrin’in araştırmalarına göre;1452-1502 yılları arasında yaşayan Leonardo Da Vinci, yazdığı kitaplardan birinde büyük bir depremin 1459 yılında Antalya'yı sarstığını söylüyor, bunu da şöyle ifade ediyor: "Rodos yakınlarında Antalya'da (Sattaliya) denizi yaran bir deprem oldu ve bu yarığa üç saatten fazla süre ile öylesine büyük bir su akıntısı döküldü ki eksilen su nedeniyle bölge çıplak kaldı ve daha sonra deniz önceki durumuna geri döndü"
Bu depremde bölgedeki birçok köy haritadan silinmiş ve bugün "Sıçan Adası" diye bildiğimiz Sultan Reşat Adası'nın bulunduğu bölgede; adanın batı yönde, karşı istikametine düşen bir dağ tamamıyla suya batmıştır. 1881 yılından başlayarak 1986'ya kadar Antalya ili dâhilinde, Richter ölçeğine göre büyüklüğü 4 veya daha fazla olan 338 deprem olmuş.
Yakın tarihimizde ise; 1911 yılında merkez üssü Antalya olan ve o zamanki Antalya'nın en yüksek yapısı olan Yivli Minare'yi şerefesinden itibaren yıkan 6.1 şiddetindeki deprem meydana gelmiş. Son yıllarda da Akdeniz üzerinde rihter ölçeği ile 3 ila 5 arasında sık sık deprem kaydediliyor.