Gazeteciliğe 1969 yılında başladım.
Bunu meslekteki 50. Yıl için değil, yaşadığım seçimleri anlatmak için örnek verdim. Ülkedeki askeri müdahalelerin tümünü gördüm, 1970 ve sonrasına bizzat gazeteci olarak tanıklık ettim. Demokrasinin her kesintiye uğrayışında çektiğimiz sıkıntıları, bir Cent’e muhtaç olduğumuz günleri, akaryakıt, tüp, ekmek kuyruklarını yaşadım. Ama böylesi bir siyasi ortam, kargaşa, tabiri caizse “At izinin it izine karıştığı” bir seçim ortamı hiç görmedim.
***
Mersin’in Çamlıyayla Ak Parti ilçe Başkanı; “Vatan hainlerinin yanında yer almaktansa, hırsız bizim hırsızımız, o’nun yanında yer alırız” diyor.
Bir siyasi partinin başkanının ağzından çıkan bu garip sözler ülkede siyasetin, demokrasinin, giderek doğulaşan kültürümüzün nerelere geldiğini öylesi güzel anlatıyor ki; başka söze ne gerek… Her şey yozlaşmış…
Sözünü ettiği vatan hainleri herhalde CHP ve diğer partilerden olan adaylar. Hırsızı kabul eden ise MHP ve Ak Partililer…
Sözün bittiği yer…
***
Siyasi partilerimizde Belediye başkan adaylığı için yaklaşık 3 aydır büyük bir mücadele yaşanıyor. Kimin hangi partiden aday adayı olduğu, kimin aday olacağı, istifalar, aziller hepsi birbirine karıştı. Parti müfettişleri cirit atıyor. İttifaklar henüz tam olarak anlaşmış ve oturmuş değil, bazı partilerde seçime katılıyorlar ama hala kimlik arayışı içindeler, bazı adaylar, yarın birlikte çalışacakları aday arkadaşlarını beğenmiyor. Söylentilere göre, “sırf maddi destek sağladı” diye genel başkana rest çeken adaylar var. Dün aynı partide mücadele edenler, karşı partiye geçince en kolay yolu seçip, “FETÖ’cü” damgası vuruyor.
Hep aklıma; “Daha önceleri neredeydiniz” şarkısının sözleri geliyor.
Siyaset etiği ne oldu diye sorarsanız, o da ne?
Kimliksizlik, kişiliksizlik, yalakalık, yavşaklık, ihanet ve egoların tavan yaptığı bir dönem yaşıyoruz. Ardından sanki her şey süt limanmış gibi halktan oy istiyoruz.
Halk siyasetten soğumuş, halk sağır ve dilsiz olmuş, düşündüğünü söyleyemiyor, anket yapmak için arayanlara da yalan söylüyor, ya da konuşmuyor, robot misali gidip oy kullanmak da istemiyor.
Tek bir söz kalıyor o zaman; “Ne olacak bizim bu hallerimiz, ne olacak ?...”