ANTALYANIN KAHYASI

Bir dosttan mektup ve Baykal'ın istifası

Ağabeyim, hemşehrim Akın Önen'den yarı sitem, yarı ödevini yapmadan sınıfa gelmiş öğrenci suçluluğu içinde yazdığı mektubu sizlerle paylaşmak isterken, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa haberi geldi.  Aslında şahsen beklediğim bir haberdi bu. Hem bazı gerçeklerin ortaya çıkması, hem CHP’ye gönül vermiş insanların rahatlaması ve gerçeğe ulaşması için gerekliydi.  Nitekim Baykal da hem bu düşünceler, hem de kendi bildiği bazı gerçekleri de kamuoyu ile paylaşarak istifa etti.

Aslında “Düşenin dostu olmaz” misali daha çok saldırı beklemiştim, örneğin iktidar kanadından. Tam tersi oldu. Başbakan bakanlar görevlendirdi gerçeği (!) ortaya çıkarmaları için. Polise güveni kalmadığından mıdır nedir MİT’i göreve çağırdı; “Müsebbiplerini bulun” talimatı verdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin; ''Son derece incitici, savunulması mümkün olmayan bir olay'' yorumunu yaptı olay için.

Baykal’ın anlattıklarına göre durum hiç de öyle değilmiş.

Deniz Baykal; yılların siyasetçisi... Tabiri caizse saçlarını değirmende değil bu uğurda ağarttı.

O hiç bir zaman istemedi ama kendisine öyle bir yafta taktılar ki; bir siyasetçi için altında kalkılmaz sözlerle: "O iktidar olmak istemiyor" bile dediler. Oysa Muhalefette kalmayı hangi siyasetçi ister?

CHP’ye oy verenler bile, Baykal’sız bu geminin daha hızlı gideceğine inandırıldı.

Atatürk ilke ve inkılaplarını koruduğu, savunduğu için neredeyse gerici damgası yiyecekti. Ulusalcılık; onun CHP liderliği döneminde adeta suçluluk oldu. Cumhuriyet’e ve Demokrasi’ye sahip çıkmanın suç olduğu, şeriatla ve tarikatlarla mücadelenin adeta eşdeğer görüldüğü günlerden geçti bu adam…

Bazen tek başına kaldı, anlatamadı derdini kimselere. Partiçi demokrasiyi o da çok istiyordu, ama sistem onu tek adamlığa götürdü. Eskiden birileri seçilirken tek ön seçim yapan CHP’yi sisteme uydurdular önce. Onların da hoşuna gitti bu durum. “Şu şu göreve, bu bu göreve” demek daha bir kolay geldi. İktidar olamadılar ki, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirsinler, dokunulmazlıkları kaldırsınlar, ya da seçim yasasında çok sesliliğin önündeki tek engel olan barajı kaldırsınlar.

Bütün bunları yapamamalarına karşı tek engel gördüler o’nu. Hem rakipleri, hem kendi içlerinde o’nu içine sindiremeyenler.

Sonunda bu komplo gerçekleşti. O’nun da bir insan olduğu hiç hatırlanmadan mahremiyetine tecavüz edildi. Şerefi, haysiyeti, onurunu ayaklar altına aldılar. Sadece o’nun mu? Hayır kurban seçtikleri herkesin… Ve bunun; sadece iktidar olmak, siyaset yapmak isteyenlerden gelmesi ise işin gerçek yüzü. Ve Baykal’ın şu sözleri failleri apaçık ortaya koyuyor:

''Ana muhalefet liderine yönelik bu kadar kaba kanunsuzluk, bu kadar kaba ahlaksızlık, bugünlerin ortamında iktidarın bilgisi ve onayı olmadan gerçekleştirilemez, piyasaya sürülemez. Komployu ayıplar gibi yapanlar aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir”

Maalesef işin özü de budur.

Ancak bana bu satırları yazmaya başlatan Akın Önen’in mektubundan da bir-kaç satır sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Bunları okursanız içinde yaşadığımız dünyanın ne ağır bir çirkefe dönüştüğünü daha iyi görebiliriz:

 

“Sevgili Erdoğan,

En azından haberlere bakmak için açtığım sitende, umursamaz yazar adımı gördükçe sinirleniyor ve kendi kendimi sorguluyordum.

Ama ne yapayım ki, yazasım gelmiyor. Öylesine rezillikler iğrençlikler yaşanıyor ki

bunları eleştirmek bile gelmiyor içimden. Bu konu da Dökdök'ün düşüncelerine katılıyorum.

Herşey bozuldu... İğrençleşti... İnsan ilişkileri bile sığ sularda geziniyor. İnsani değerler,

toplumsal ilişkiler, dostluk, arkadaşlık, komşuluk değerlerini yitirdi. Bunun sonu büyük bir

toplumsal yıkım... Belki ondan sonra yeniden doğuş yaşarız. Tabii içimizdeki emperyalist güçler canlanmamıza izin verirse... Biz geldik gidiyoruz da, en çok çocuklarımıza ve torunlarımıza üzülüyorum.

Bu ülke insanı yokluklar içinde savaşmış, yeni bir düzen kurmuşlardı. Üstelik bu düzen

bir daha bozulmamasına düzenlenmişti, bizler keyfimize bakabilirdik. Ama gerçek öyle olmadı.

Kurt pusuda bekliyordu, tüm değerler birer eritildi ve eritilmeye devam ediyor. Tüm dünyaya örnek, Çağdaş ulusal devlet derin bir çöküşe itildi. ABD'nin ve AB'nin kimi kesimlerinin kuyumuzu nasıl kazdığını göremedik.

Görenlerimiz uyarsa da aymazlıktan kurtulamadık. İşte sonuç. Siyaset belden aşağı ilişkiler içinde. Kimseyi suçlamaya gerek yok. Tüm Cumhuriyet kurumlarının içi boşaltılıyor. İktidar mecliste kendince Türkiye Cumhuriyetinin alt yapısıyla oyun oynuyor. Damadan ve satrançtan daha tehlikeli oyunlar. Bir iç çekişmenin içine çekildik, gömülüyoruz.

Kısaca bütün bunları okuyup izledikten sonra inan ne yazacağımı, neyi eleştireceğimi ya da değerlendireceğimi şaşırıyorum. Yazının daha ikinci satırında silip atıyorum”

Ve ben de sevgili Akın Önen sana yürekten katılıyor ve bu satırlarının altına şerefle imzamı atıyorum.

Diliyorum ki; bugün Deniz Baykal’ın başına gelenler bu topluma ve o’nun aymaz aydınlarına ders olsun…

 

Yayın Tarihi
11.05.2010
Bu makale 2756 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Çok kıymetli Erdoğan Kahya ve değerli Akın Hoca'm, Sizleri çok iyi anlayamıyor olabiliriz ama tahmin yürütebiliriz... Sizlerin çocuğu sayılabilecek yaşta biri olarak diyorum ki durum gerçekten çok vahim değil. Sizin gibi düşünen bizler varız. Bizim yetiştirdiklerimizin de bizden çok çok farklı olması beklenemez-elbette değişim söz konusu olacak, normal- Sizlerin de elinden fazla birşey gelemez, diyebilirsiniz belki... Tamam da birileri hep mücadele etmek, yırtınmak durumunda kalmamış mı bu toplumda zaten. Biz de mücadele edeceğiz; anlatacağız, haykıracağız, inanacağız, bireysel sorumluluklarımızın farkında olacağız vs. Ha, zaman zaman hıçkıra hıçkıra ağlayacağız belki. Ama, tüm antagonistlere rağmen, dimdik yolumuza devam edeceğiz. Gerçekten güzel düşünen, seven, saygın insanların hayal ettikleri dünyayı yaşamamalarını olanaksız görüyorum. Çünkü evren güzellikler, sevgi üzerine kurulu... Bizim bulunduğumuz boyut belki biraz farklı. Ama tüm güzel yürekler birgün orada buluşacak; bu hiç ütopik değil. Deniz Baykal iğrenç bir komplo kurbanıdır; bunu anlamak için alim olmaya gerek yok. Bu çirkinlikler tablosunu seyre dalmış, soyutluğunda gömülüp gitmiş zihniyetlere söylenecek tek söz: Allah ıslah etsin! Uyanık bir kalabalık var; dilerim kitle olabilirler. Herkese sevgi ve saygı sunuyorum

Şenay Bıtırak 14.05.2010

Sayın Mustafa KOÇAK kardeşim biz burada herhangi bir siyasi duruşu tartışmıyoruz ona bakılırsa ben dahil birçok arkadaşımız vakti zamanında AK PARTİ döneminde Antalya'ya yapılan hizmetlerin tek savunucusu idik ve memlekete yapılmak istenen her türden mantıklı yatırımın hangi parti olursa olsun yine arkasında oluruz!! Bugün ki mesele yeni yollar yapmak veye ülkeyi moderleştirmek meselesi değil,bir taraftan avrupa birliğine gireceğiz diye bas bas bağırırken diğer taraftan avrupa birliği şartlarına hiç uymayan beşeri ilişkilerdeki zafiyet ve bir ana muhalefet partisi liderine seviyesizce atılmak istenen bağnaz tavırlar meselesidir! Türkiye Cumhuriyeti unutmayınız ki çağdaş ve modern görüntüsü ile 5-10 senede var olmuş bir ülke değildir, acımasz olmayalım ve kurunun yanında yaşı hesaba almadan koskoca bir camiayı hafife almayalım lütfen!!! Modernliğin veya çağdaşlığın olmazsa olmaz gereği önce insan ilişkilerindeki üst seviyede yapılacak ve dikkat edilecek olan hassasiyet ve reformlardır.. Saygı ve sevgilerimle..

Necip NUGAY 13.05.2010

Sayın Kahya sızlerı her zaman oldugu gıbı Antalya ve Türkıye ile ilgili vatansever degerli yazı ve makaleleriniz ıcın kutlarız ayrıca bızlere adeta 68 kusagını yasatan degerlı sıtenız ve degerlı, sevıyeli yazar arkadaslarınız köseyi dahada özellestırıyor.. saygılarımla.

Sedat Tuac,Almanya 13.05.2010

ak parti anayasıyı nasıl modern bir şekle sokarız diye calışıyo, duble yolları nasıl daha fazlalaştırırız diye caba harcıyor, dunyaya daha fazla nasıl entregre oluruz da ihracatı fazlalaşdırırız diyo, gece gündüz demeden calışıyoo, bizim chp li ler de nelerle ugraşıyo, millet de bu olanları görüyooo,

mustafa kocak 13.05.2010

Çok güzel bir yazı olmuş Sevgili Erdoğan Ağabeyciğim ancak Akın Ağabeyin mektubunda mücadeleyi bir kenara bırakmış teslim olmaya hazır garip bir ruh hissettim adeta! Biliyorsunuz ben aynı zamanda bir muhasebeciyim, her işin bir muhasebesi olduğu gibi her uykunun da bir uyanışı vardır diye düşünüyorum ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin geleceği hakkında bu kadar ümitsiz tablolar çizerek karamsarlık mesajları vermeyi uygun bulmuyorum. Günümüzdeki siyaset arenasında 'özellikle belden aşağı yaşanan seviyesizlik ve çirkinlikleri azınlıkta olduğunu hisseden bir takım hayalperestlerin aczi olarak değerlendiriyorum zira muhasebe yapmaya kalkarsak bugün ülkenin %70'lik kısmı aynen benim düşündüğüm gibi düşünüyor.' Yok öyle bırakıp kaçmak!!! Deniz BAYKAL'IN mahremiyetine yapılan haksız ve çirkin saldırıların öncelikle bir ANTALYALI olarak son derece de kanıma dokunduğunu da açık seçik söylemeliyim!!! Saygı ve sevgilerimle...

Necip NUGAY 13.05.2010

sayın Kahya, Baykal göreve dönecek! Bu Kılıçdaroğlu'nun kurultaya aday olmayacağını söylemesinden anlaşılıyor. Daha fazla yorum yapmayacağım!? Ayrıca bugün alacağınız ödül için sizi yürekten kutluyorum. Akın beyinde yazılarını özledik. Öğle kolayca kaçmak yok sayın Önen...

Mehmet Çiller 11.05.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!