YAŞAMIN İÇİNDEN

Bir Aşk Masalı

Bir varmııış, bir yokmuş...

Ülkenin birinde, bir kentinde, bir mahallesinde, bir sokağında bir ev varmış.

Küçücük; badanası beyaz, panjurları pembe boyalıymış.

Yeşil çitlerle çevrili evin; bahçesinde gezinen mini mini kuzular, renk renk çiçekler, çeşit çeşit de meyve ağaçları varmış.

Evde; memur baba, ev hanımı anne, biri kız diğeri erkek, iki çocuklarıyla, musmutlu yaşarlarmış.

Derken; çocuklar büyümüş, büyümüş,

Oğul fizik, kız Türkçe öğretmeni olmuş.

Öğretmenlik yaparken kız; gönlü yakışıklı bir bahriye subayına kaymış,

Eee gönül bu; bahriyeli de kıza yanmış.

 Aşk bacayı sarar, evliliğe gelir sıra.

Büyük aşıklar,  evlilik hayalleri kurarlarken,

Hayalleri duyan baba, tutturur;

‘’Ben kızımı vermem subaya.’’

‘’Yapma babası, kıyma kızıma’’ dese de ana,

Söz dinlemiyor baba.

‘’Ben, vermem de vermem nazlı kızımı!’’

‘’ NE MUTLU TÜRK’ÜM’’diyen,

‘’DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM.’’ diye büyüklenen,

‘’KÜÇÜKLERİNİ KORUMAYI, BÜYÜKLERİNİ SAYMAYI,

  YURDUNU, ULUSUNU ÖZÜNDEN ÇOK SEVMEYİ’’ ilke edinen,

 ‘’AÇTIĞIN YOLDA, GÖSTERDİĞİN HEDEFE DURMADAN YÜRÜYECEĞİM’’diyerek ATATÜRK’e ant içen,

‘’VARLIĞINI TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN’’ eden,

‘’VATAN GÖREVİ’’ diye; kentten kente gezen,

Bir gün evine gelen, aylarca denizde yüzen,

 ‘’MAVİ VATAN’’ aşkı;  kızımın aşkından önce gelen,

‘’ATATÜRK’e,  İLKE ve DEVRİMLERİNE’’ bağlılığı; ömür boyu süren,

 ‘’ULUSUN EGEMENLİĞİNİ’’ olmazsa olmaz gören…

Sus babası, sus! Neler söyler dilin,

Vermezlendiklerin, değil midir güzellik?

Saydıkların, ADAM olana yakışan özellik.

SEN öyle değil misin?

BEN öyle değil miyim?

BİZ öyle değil miyiz?

Acele etmeyelim, kızımızı söyletelim.

Bir de onun gözüyle görelim.

                  ***

Ah anacığım, vah babacığım anlatayım yarimi,

Dinleyin benden sevdiğimi.

Tanıyınca, seversiniz oğul gibi:

O’da, halk çocuğu benim gibi,

Askerden kaçmamış ‘’çürükle’’ varsıl gibi,

‘’ Asker olur, vatanımı beklerim.’’ demiş. Koskoca adam gibi,

 1773 tarihli, Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun’un, 2016’da kapatılacağını bilmeden,

Sınav kazanıp mutlanmış, Kaptan-ı Derya olmuş gibi, 

‘’ZEVZEK’’ derler diye düşünmeden.

Bıyığı terlemeden, anadan gayri yar görmeden,         

             ‘’ HELALLİK’’ almayı unutmadan,

Çıkmış, on dört yaşında köyünden,

              Uçsuz, ıssız kuraktan, 

Gelmiş, deryada bir okula.

              Okulun adı HEYBELİ ADA.

                                        ***     

14 yaşında giydiği üniforma,

Ömür boyu gururu…

Gündüz derste, kitap elde; yeniyetme,  

Gece ergen, silah elde nöbette.

Sivilde; yaşıtları yar mendili koklarken,

 O askerde; barutu amber saymış.

Günler güne ulanmış, aylar aylara dolanmış,

Yıllar yılları kovalamış,

Sekiz yıl tamamlanmış.

Şanlı bir BAHRİYELİ olmuş.

                         ***

Anacığım babacığım, beni dinlediniz,

Şimdi ne dersiniz?

                       ***

Baba; düşünür, düşünür, düşünür,

Ve…

                         ***

Onlar ermiş muradına…

Yayın Tarihi
31.05.2021
Bu makale 1059 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!