“Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, saygın bir toplum haline getirir, ya da esaret ve sefalete sürükler.” Atatürk, 23 Eylül 1924
Ülkemizi işgal eden emperyal güçlere karşı yapılan savaş, Büyük Utku ile sonuçlanmış bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.
Bundan sonraki savaş cehalete karşı yapılacaktır. Çünkü; ulus devletin özgür kalabilmesi, ülkenin bilimde, sanatta, kültürde, toplumsal ve ekonomik alanda kalkınması için eğitilmiş insan gücü gerekmektedir. Köylerdeki geri bırakılmışlığın, büyük öğretmen açığının giderilmesi için çözümler aranmaktadır. En akla uygun çözümün; yaparak yaşayarak öğrenme ve üretime yönelik bir eğitimde olduğuna inanılır.
Atatürk’ün, köye, köylüye verdiği değer, Cumhuriyet öğretmeni ve eğitimle ilgili şu sözleri, Eğitim Devriminin temel ilkeleri niteliğindedir:
“Bu yurdun gerçek sahibi; toplumumuzun büyük çoğunluğunu oluşturan köylüdür. İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. Bundan ötürü, bir yandan bilgisizliği gidermeye çalışırken, öte yandan da yurt çocuklarını toplumsal ve ekonomik alanlarda etkin ve üretken kılmak için gerekli olan bilgileri uygulayarak öğretme yaklaşımı ulusal eğitimimizin temelini oluşturmalıdır.”
“Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun; onlara en önce ve her şeyden önce, Türkiye’nin bağımsızlığına, öz benliğine ve ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla savaşma gereği öğretilmelidir.” 1 Mart 1922
Muallimler Birliği kongre delegelerine; “Muallimler!.. Cumhuriyet sizden ‘fikri hür, vicdanı hür’ nesiller ister!’’ 25 Ağustos 1924
Öğretmenlere; “Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat için, muvaffakiyet (başarı) için en hakiki mürşit (yol gösteren) ilimdir, fendir…” diyerek, Atatürkçü eğitimin temelinin neler olduğunu vurgular. 23 Eylül 1924
Eğitim sisteminde devrimci atılımlar, ülke çapında örgütlenme gerekmektedir. Ve bunu gerçekleştirecek özgürlükçü, aklın yol göstericiliğine inanan, bilimsel düşünen aydın öğretmene elbette.
Ülkede cehaletle savaşın ve kalkınmanın yapı taşlarından biridir Köy Enstitüleri. Cumhuriyetin de en büyük kazanımlarındandır.
Cumhuriyetin Eğitim Devriminde; Öğretim Birliği Yasası, Harf Devrimi, Millet Mektepleri, Halk Evleri, Köy Eğitmen Kursları, Köy Öğretmen Okulları; Köy Enstitülerinin yaşama geçirilmesinin temel unsurlarıdır.
Atatürk’ün kalkınmada, eğitimdeki görüşleri doğrultusunda ve önderliğinde; Mustafa Necati, Dr. Reşit Galip (çok kısa süre bakanlık yapsa da), Saffet Arıkan, Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşları; eğitim, bilim ve kültür alanında devrimci anlayışı yaşama geçirirler.
Atatürk’ün; Anadolu’da yaşanan gerici ayaklanmalar sonrasında oluşturduğu devrimci kadronun en önemli isimlerinden olan Mustafa NECATİ; Millî Eğitimimizin kurucu bakanlarından biridir. Bakanlığı süresince de 789 sayılı Maarif Teşkilatına Dair Kanun’un çıkarılması başta olmak üzere eğitim, kültür, sanat ve sporla ilgili birçok konuda ilki başarır. Genç yaşta ölümüne dek bakanlık görevini sürdürür. (1925- 1929)
Köy öğretmeni, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda aydınlanması için olmazsa olmazıdır. Öğretmeni yetiştirmek için ise eğitim kurumları gereklidir.
Bu nedenle; Atatürk’ün, ilköğretimi kısa sürede ve kesin olarak halletmesi direktifiyle Milli Eğitim Bakanı olur Saffet ARIKAN. Atatürk’ün özenle seçtiği Mustafa Necati’nin başladığı işleri Arıkan sürdürür. Eğitmen kursları, köy enstitüsüne dönüşecek köy öğretmen okulları onun zamanında açılmaya başlar. (1935-1938)
Millî Eğitim Bakanlığı Müfettişliği, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü, Orta Öğretim Genel Müdürlüğünden sonra Milli Eğitim Bakanı olur Hasan Âli YÜCEL. Köy Enstitüleri ve Yüksek Köy Enstitüsü onun zamanında açılır. (1938-1946)
Saffet ARIKAN döneminde İlköğretim Genel Müdürü olarak atanan İsmail Hakkı TONGUÇ. Köy Enstitülerinin kurucusu, kuramcısı, uygulayıcısıdır. Eğitim bilimi alanındaki kitapları ve yazılarıyla tanıdığımız; aydın insan, donanımlı eğitimcilerin en güzel örneğidir (1935-1946)
17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı yasayla Köy Enstitüleri kurulur…
3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasasının;
1.Maddesinde:
“Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere, ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde Maarif vekilliğince Köy Enstitüleri açılır.’’
6.Maddesinde:
“Köy Enstitülerinden mezun öğretmenler, tayin edildikleri köylerin her türlü öğretim ve eğitim işlerini görürler. Ziraat işlerinin fennî bir şekilde yapılması için bizzat meydana getirecekleri örnek tarla, bağ ve bahçe, atelye gibi tesislerle köylülere rehberlik eder ve köylülerin bunlardan istifade etmelerini temin ederler.”
Bu maddelerle; Köy Enstitüsü yerleşkesinin ve enstitü mezunu köye yarayan öğretmenin, nitelikleri tanımlanmaktadır.
Türk eğitim tarihindeki yeri ve önemi yadsınamayan Köy Enstitülerinin; kimi ülkelerin aydınlarında nasıl yankı uyandırdığına, neler söylediklerine bir bakalım:
“Türkiye’nin eğitim ve öğretim alanındaki en başarılı hareketlerinden birisi Köy Enstitüleridir.” Prof H. Wafford- Amerikalı
“Son yıllarda tasavvurumdaki okullar Türkiye’de kurulmaktadır. Bu okullar Köy Enstitüleridir.” Prof.JohnDewey -Amerikalı Eğitken
“Köy ve kent arasında uçurum açmışsınız. Birkaç Köy Enstitüsünü gördükten sonra anladım ki, bu uçurum bu kurumlarla giderilebilir. Bu eğitim kurumları, köy ile kent, halk ile okumuşlar arasındaki uçurumu doldurmak için pek becerikli biçimde bulunmuş bir çare.” Prof. Arnold Toynbee-İngiliz Tarihçi
“Siz demokrasiye ulaşmanın gerçek yolunu bulmuşsunuz. Bu Enstitüler, dengeli ve uyumlu bir toplum tipinin garantisidir. Enstitülerinizde, ülkenizin kendi bünyesinden, öz kaynağınızdan fışkırma, güçlü, sağlıklı bir gençlik buldum.’’ MissJeanette Rakin - Amerikan Kongre Üyesi
“Aradığımızı, istediğimizi burada, bu kurumlarda bulduk. Çağın gereklerine ve çevre koşullarına uygun eğitim kurumları oldukları için Köy Enstitülerini çok beğendik. Biz de uygulayacağız.’’ Öğretmen Okulları Genel Müdürü- Tayland
“Türkiye’de Köy Enstitüleri, köylü yığınını ilgilendiren sorunların topuna el koyarak, onları anlayıp çözmeye çalışmışlar, çözmeye yarayacak çareler önermişler; köylülerin günlük çalışmalarını, yaşayışlarını, maddi ve ahlaki bakımlardan iyileştirecek yeteneğe sahip öğretmenler yetiştirmişlerdir.’’ Lexikon der Paedagogik Ansiklopedisi, “Cehaleti Yok Etme” maddesi- İsviçre
“Kanaatim şudur ki, bütün dünyada eşine hemen hemen hiç rastlanmayan çok özgün ve cidden cesaretli bir girişim. Burada yetişen köylü gençleri tekrar köylerine geri yollamak ve oradaki çocukları yetiştirmek üzere görevlendirmek fevkalade bir buluş. Ders programlarına gelince, köyü ve köylüyü maddi ve manevi bakımdan kalkındırabilecek şeylerin hemen hepsini toplamıştır.
“Türkiye’nin Köy Enstitüleri, birçok ülkeye olabileceği gibi, Portekiz için de çok güzel bir örnektir…” Manuel L. Rodriques-Portekizli Gazeteci-
“Toplum kalkınması için Köy Enstitüleri özgün bir buluş ve uygulamadır. Bu Enstitüler
ne yazık ki, çok partili yaşama geçilince katledilmişlerdir…” Prof. William Ayland-Colombia Amerika
Dünyada; çeşitli ülkelerin eğitimcilerinden de haklı övgüler alan, Anadolu aydınlanmasının ışığı olan okullara eleştiriler, kapatılması için saldırılar gün geçtikçe çoğalır; yazık ki!
Bu kurumlara en çok karşı çıkanlardan Demokrat Parti Van Milletvekili Toprak Ağası Kinyas Kartal’ın sözlerine kulak verelim:
“Köy Enstitüleri, bizim devlet üzerindeki gücümüzü kaldırmaya yöneliktir. Bunu içimize sindiremedik. Köylere öğretmenler gidince benim gücümden başka güçler olduğunu öğrendiler.”
Sonunda; gericiler, toprak ağaları, feodal düzen savunucuları aydınlıktan korkanlarca söndürüldü Köy Enstitülerinin ışığı. 27 Ocak 1954
Bugün, hala yeri doldurulamayan eğitim kurumları olan Köy Enstitülerinin; kuruluşundan yaşatılmasına, emeği geçenlere gönül borcu ve anılarına saygıyla...
Fazilet ÖZKAN POR
17/Nisan/2024