10 Kasım Atatürk’ü sonsuzluğa uğurladığımız acı günümüz. Ve bu acıyı, yokluğunu, yoksunluğumuzu andık bir kez daha.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu, çağdaş bir ülkenin yaratıcısı, büyük devlet adamı, “Yurtta barış, dünyada barış” diyebilen bir kahraman asker, büyük komutan, devrimci, düşünür, aklın egemenliğine ve özgürlüğüne inanan, bilimin yol göstericiliğini ilke edinen, aydınlanmacı, olağanüstü kişilik Atatürk; tarihin altın sayfalarında, yüreklerimizde yaşıyor 86 yıldır.
Atatürk; yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada dönemin en etkileyici, en başarılı ve en sıra dışı liderlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir.
Unesco’nun Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütünün 150 ülkenin oy birliği ile yapmış olduğu Atatürk tanımlaması da şöyledir:
UNESCO; “Atatürk kimdir? Atatürk, uluslararası anlayış, iş birliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”
Ne büyük mutluluk ne sonsuz kıvançtır ki böyle tanımlanan ATATÜRK bizim atamız!
Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışı da yankı uyandırır, sonsuzluğa gidişi de. Tüm dünyada yaşanan üzüntüyü dile getiren şu sözlere bakar mısınız?
“Çağımızda hiçbir isim Atatürk’ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır.”
The Observer, İngiltere
“Atatürk, herkesin özlediği, dostların ve düşmanların hayran olduğu bir adamdı. O’nun ölümü yalnız Türkiye için değil, bütün uygarlık ve dünya için kayıptır.”
Katimerini Gazetesi, Yunanistan
Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938’de aramızdan ayrılışının ardından, hükümet tarafından bir açıklama yapılır. Bu açıklamada, bir anıt mezar yapılıncaya dek naaşının, Ankara Etnografya Müzesi’nde kalacağının kararlaştırıldığı bildirilir.
Ata’nın naaşı 19 Kasım 1938’de İstanbul’dan Ankara’ ya uğurlanır. 21 Kasım’da Ankara’da düzenlenen büyük bir törenle Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konulur.
Atatürk’ün gömüleceği yer ile ilgili bir vasiyeti bulunmamaktadır.
Anıt mezar yerinin belirlenmesi için hükümet tarafından bir komisyon kurulur. Hazırlanan rapor doğrultusunda, 17 Ocak 1939 tarihli CHP meclis grubu toplantısında, anıtın Rasattepe’de inşa edilmesine karar verilir.
Atatürk’ün yıllar önce bir gezi sırasında; çorak, ıssız olmasına karşın Rasattepe’yi görünce: “Bu tepe ne güzel bir anıt yeri olur.” sözlerini anımsar yakınları. Çok anlamlıdır!..
Anıt mezar yerinin belirlenmesinin ardından; Başbakanlıkta, Başbakan Müsteşarının başkanlığında bir komisyon kurulur. Bu komisyonda Anıtkabir’in mimari projesinin yarışmayla belirlenmesi kararı alınır. Ve projenin genel nitelikleri ile esasları açıklanır:
Büyük Türk ulusunun kalbinde yaşayan büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır:
“Bu anıt Büyük Ata’nın, asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politikacı ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir sembolü olacaktır. Ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.”
“Atatürk’ün adı ve kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata’nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.”
“Anıtkabir’in bir şeref holü bulunacaktır.”
“Anıtkabir’de bir Atatürk Müzesi olacaktır.
“Atatürk Müzesi, Ata’nın yaşamının çeşitli devirlerine ait fotoğrafları, giysileri, el yazıları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergilenmesine elverişli olacaktır.” gibi...
Bu esaslar doğrultusunda yapılacak Anıtkabir için uluslararası proje yarışması açılır.
Türkiye, Almanya, İtalya, Çekoslovakya, Avusturya, İsviçre, Fransa 47 projeyle yarışmaya katılır. 1941
Türkiye’den Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan Arda’nın birlikte hazırladıkları projeleri birincilikle ödüllendirilir. Uygulanmaya değer bulunur.
Prof. Emin Onat, Anıtkabir projesinin nasıl oluşturulduğunu şöyle açıklar:
“Atatürk’ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok ki, bize geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur. Akdeniz uluslarından birçoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerler’den ve Hititler’den başlıyor, Orta Asya’dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Akdeniz uygarlıklarının klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini oluşturuyordu.
Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti… Gerçek geçmişimizin Orta Çağ değil dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi. Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir Orta Çağ gelenekçiliğinden asla kuvvet alamayacağını, onun yalnız ortak ve eski uygarlık köklerine inmekle canlanacağını anlattı.”
“Bunun içindir ki biz, Türk ulusunun Orta Çağdan kurtulma yolunda yaptığı devrimin, Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, onun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Ata’nın Anıtkabir’ini bir sultan ya da veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedi bin yıllık bir uygarlığın, akılcı çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik.”
Rasattepe’de inşaata başlama aşamasına gelinmiştir artık. Ancak; bu tepede M.Ö 12. yüzyılda Anadolu’da devlet kuran Frig uygarlığına ait tümülüsler (mezar yapılar) bulunmaktadır. Tümülüslerin kaldırılması için arkeolojik kazılar yapılır. Çıkarılan yapıtlar da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşınır.
Anıtkabir inşaatına başlanır. 09 Ekim 1944
İkinci Ulusal Mimarlık Akımı (1940-1950 dönemi) üslubunda, anıtsal yönü ağır basan, simetrik, kesme taş malzemenin kullanıldığı Anıtkabir, Türkiye topraklarında tarih boyunca yaşamış olan kültürlerin izlerini taşır.
Deniz seviyesinden 906m. yükseklikteki Rasattepe’de 750 bin metrekare alan üzerine kurulan Anıtkabir inşaatı tamamlanır. 01 Eylül 1953
Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e uğurlanması için düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Celal Bayar: “Şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gönderilen kutsal topraklara veriyoruz. Senin gerçek yerin, daima inandığın ve bağlandığın Türk milletinin minnet dolu sinesidir. Işıklar içinde yat.” sözlerinin ardından, askerlerin omuzlarında taşınarak sonsuzluğa uğurlanır. 10 Kasım 1953
Anıtkabir’deki ana yapı olan anıt mezar binasının Şeref Holü olarak adlandırılan bölümde Atatürk’ün sembolik lahdi yer almaktadır. Naaşı ise bu yapının altındaki mezar odasındadır.
Büyük Atatürk; Cumhuriyeti sonsuza dek koruyacak, özgür, bağımsız, çağdaş Türkiye’de senin ışığında, gösterdiğin yolda ilerleyeceğiz.
Rahat uyu ATAM!
Gönül borcu; özlem ve saygılarımla…
17/11/2024
Fazilet ÖZKAN POR