SUNA KAN
ÖZ ŞARKISINI DUYURAN KEMAN (*)
“Solistliğini halkın müzik kültürünü artırmaya adayan bir Devlet Ana”
Müşerref Hekimoğlu
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki en duyarlı keman virtüözlerinden olan “Harika Çocuk” Suna Kan’ı yitirdik ne yazık ki! (11 Haziran 2023)
Atatürk Devrimlerine yaşamı boyunca gönülden bağlı, ödün vermez bir savaşçısını yitirdi Türkiye. Kemanın büyülü sesi aramızda değil bundan böyle.
Çağdaş Türk müziğinin önde gelen temsilcisi, ünlü keman virtüözü, Devlet Sanatçısı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) emekli solist sanatçısı Prof. Suna Kan kimdir?
Riyaset-i Cumhur Filarmoni Orkestrası (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) üyelerinden, keman sanatçısı Nuri Kan’ın kızıdır, Adana doğumlu Suna Kan. (21 Ekim 1936)
Cumhuriyet tarihinin; ilk kuşak keman virtüözlerinden biri olarak isim yapacağı yolculuğuna, babasından ilk keman derslerini alarak, beş yaşında başlar.
Ankara Devlet Konservatuvarı sınavını kazanarak, İzzet Albayrak, Walter Gerhard ve Lico Amar ile eğitimini sürdürür.
Ankara Devlet Konservatuvarı konser salonunda seslendirdiği Mozart’ın 5. Konçertosu ile ilk resitalini verir. (18 Nisan 1946)
Yıllar sonra, en sevdiği sanatçı olarak vurguladığı Mozart hayranlığını; “Anlatım gücü, müziği, bana hayatı, sevgiyi, hoşgörüyü ve dünyadaki güzellikleri ifade ediyor.” diyerek açıklayacaktır.
Bu resitaldeki başarısıyla “Harika Çocuk” kabul edilerek, yurt dışında eğitim alması gerektiği gündeme gelir.
Piyano çalan bir harika çocuk daha vardır ve ikisi adına bir yasa çıkarılır. (1948)
“İdil Biret-Suna Kan’ın Yabancı Memleketlere Müzik Tahsiline Gönderilmesine Dair Kanun” (Harika Çocuk Yasası).
Harika Çocuk Suna Kan, bu yasa kapsamında öğrenim görmek üzere; önce Roma’ya, öğretmeninin ölümüyle kısa süren bu eğitimden sonra da Paris’e gider.
O dönemin Avrupa’daki en güçlü eğitim kurumu olan Paris Konservatuvarında, Gabriel Bouillon ile çalışır ve okulu birincilikle bitirir. (1952)
Ancak bir sorunu vardır Suna Kan’ın! İyi bir kemanı olmadığı için konserlerini keman kiralayarak gerçekleştirmektedir. Bunu öğrenen ve adının açıklanmasını istemeyen bir müziksever, Türkiye’den 1752 Nicolas Gagliano yapımı keman gönderir. İyi bir kemana kavuşmuştur artık.
Aynı öğretmenle, okul bittikten sonra da repertuvar çalışmalarını sürdürür ve uluslararası yarışmalara katılır;
Cenevre Uluslararası Yarışması birincilik, (1954)
Viotti Uluslararası Yarışması birincilik, (1955)
Münih Uluslararası Yarışması ikincilik, (1956)
M.Long-Thibaud Uluslararası Yarışması, Paris Kenti Ödülü (1957) gibi ödüller alır.
Time Dergisi 6 Mayıs 1957 tarihli sayısında; “Yetenekli Türkler İçin” başlıklı bir haber yayınlar. “Dört yaşındaki İdil Biret ve Suna Kan’ın 1948 tarihli bir kanunla Paris’e gönderildiği, 12 yaşındaki kemancı Kan’ın konservatuvarın yıllık ödülünü kazandığı, İtalya ve Münih’te birer ödül kazandıktan sonra şimdi başarılı olarak yurda döndüğü…” yazılıdır.
Büyük ödüllerle döndüğü yurdunda, uzun yıllar görev yapacağı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atanır. (1957)
Orkestra sanatçılığının yanı sıra, Türkiye’nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin ile kurduğu, keman-piyano ikilisi olarak; yurt içi ve yurt dışında konserler, resitaller verirler.
Daha sonra; Gülay Uğurata ile ikili oluşturarak 29 yıl, yurt içinde ve yurt dışındaki Türkiye’yi tanıtım konserlerinde birlikte sahne alırlar.
Viyola sanatçısı eşi Faruk Güvenç ve orkestra şefi Gürer Aykal ile Ankara Oda Orkestrası’nı kurarlar. (1970)
1977-1986 yıllarında, kurucuları arasında bulunduğu Ankara Oda Orkestrası’nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer alır. Orkestra ile yurt içinde ve yurt dışında 100’ den çok konser verir, plaklar yaparlar.
Çağdaş keman edebiyatına ve Türk bestecilerin yapıtlarına programlarında yer vermeyi ilke edinir, bestelerini, unutulmaz yorumuyla, sanatsever dinleyicilerin beğenisine sunar.
Necil Kazım Akses’in; Keman Konçertosu’nun ilk seslendirilişini gerçekleştirir.
Ulvi Cemal Erkin’in; Keman Konçertosu’nu sıklıkla seslendirir ve müzik otoritelerince en iyi yorumcularından biri olarak kabul edilir.
Ahmet Adnan Saygun’un Keman Konçertosu da en çok seslendirdiği yapıtlardandır.
Geniş repertuvarıyla, çağdaş keman edebiyatına ve Türk sanatına katkısı ve üstün hizmetleri nedeniyle Devlet Sanatçısı unvanıyla onurlandırılır. (1971)
Cemal Reşit Rey, Suna Kan için “Andante ve Allegro” adlı bir beste yapar. (1975)
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirilir. (1996)
Donizetti Klasik Müzik Ödülleri kapsamında Yaşam Boyu Başarı Ödülü ile onurlandırılır. (2012)
Dünyanın seçkin orkestraları, sayılı şef ve ünlü sanatçılarıyla solist olarak sahneye çıkar. Geniş repertuarıyla büyük alkış alır.
Londra Senfoni, Los Angeles Filarmoni, Moskova Senfoni, Fransız Ulusal Radyo Senfoni Orkestrası vb.
Walter Susskind, Zubin Mehta, Hans Rosbaund, Gotthold Lessing, Louis Fremaux vb. şefler.
Yehudi Menuhin, Andre Navarra, Pierre Fournier vb. solist sanatçılarla ikili konçertolar çalarak ustalığını kanıtlar. Dünyaca ünlü keman virtüözleriyle birlikte unutulmazlar arasında yerini alır.
İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Norveç, Rusya, Çin, Japonya, Kanada, Amerika ve Güney Amerika gibi birçok ülkede verdiği konser ve resitallerle Türkiye’yi tanıtır, sanat elçimiz olur.
Ankara Devlet Konservatuvarlılar Derneği tarafından düzenlenen “Suna Kan Uluslararası Keman Yarışması” düzenlenir. Bu yarışmayla adı yaşatılır, genç sanatçılara da ufuk açar. (2017)
“Müzikten anlamak diye bir şey yok, müzik dinlemeye alışmak var.” der. Ve ülkemizde klasik müziğin dinlenmesi, sevilmesi, yaygınlaşması için uğraşır. Anadolu’nun her köşesinde resital ve konserler verir; yüreklere dokunur büyülü kemanıyla.
Parmaklarındaki sağlık sorunları nedeniyle uzun bir süre konser veremediği ve bıraktığı kemanı için. “Kemanın kutusunu şimdilik, bu dünyadan gidinceye kadar kapattım. Müzikle ilişkim şu anda kafamda, gönlümde.” der. (2017)
Yaşamının en acı gününde, kocasının ölüm haberini aldıktan sonra bile; “Sanatçı iyi ve kötü günde işini yapmaya çalışır.” diyerek sahneye çıkıp gözyaşları içinde 1,5 saatlik konserini veren büyük bir sanatçıdır Suna Kan. (22 Nisan 2006)
“Her eserde bir yürek arıyorum.” dediği kemanının sesi susmayacak, armağan ettiği genç sanatçı Berfin Aksu’nun elinde yaşam bulacak, ezgiler kulaklarımızdan silinmeyecek…
Klasik müzik dünyamızdan bir yıldız kaydı sonsuzluğa… Adı Suna KAN
Cumhuriyet kızı, Atatürk Devrimlerinin yılmaz savunucusu, büyülü kemanıyla yüreklerimizin duygulu sesi, harika sanatçı Suna Kan.
Güle güle büyük Türk virtüözü… Işıklarda uyu!..
Fazilet ÖZKAN POR
12 / 06 / 2023
(*) “Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman”: Müşerref Hekimoğlu, Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları, 1997