Beyaz sayfa

Dün, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Güllük’teki SABAH bürosunu ziyaret etti. AKP’nin kapatılmamasının ardından gerçekleşen ziyarette Başkan Türel’i hayli moralli bulduk.Yüzü gülüyordu. Rahatladığı belliydi.

Böyle olması da anlaşılır bir şeydi. Binbir türlü senaryoların yazıldığı, kimsenin önünü göremediği ortamda görev yapmak kolay değil. Bu ortamda (kent merkezinde şantiye görünümü ve trafik karmaşası yaşanırken) yapılacak erken seçimden zarar görecekti. Gerçi kendisi bu tür değerlendirmelere katılmıyor ama bizim görüşümüz bu yönde.

Diğer arkadaşlarla birlikte Başkan Türel, bizim erken seçim senaryolarımızın çöktüğü noktasında birleştiler. Bu yargıya biz de katıldık. Erken seçim senaryoları, AKP’nin olası bir kapatma kararı ile doğrudan ilgiliydi. Bu saatten sonra yerel seçimin zamanında yapılması beklenir. Artık hesaplar Mart 2009’a göre yapılacak.

Söz dündü dolaştı Antalya’daki muhalefete geldi. Başkan Türel, daha önce de sık sık dile getirdiği söylemlerle yerel muhalefete yüklendi. Kendisinin yapmadıkları ile değil yaptıkları ile eleştirildiğini söyledi. Muhalefeti işaret ederek, “Kimse bize, ‘şunu yapmadın’ diyemiyor. Yapmadıklarımız varsa onu söylesinler” şeklinde yakındı.

Türel’i dinlerken aklımızdan, “Muhalefet kim?” diye geçirdik. Hadi siyasi partileri bir yana bırakalım. Onlar siyaseten de bazı şeylere karşı çıkmış olabilir. Ama bu kentte Büyükşehir’in birçok projesine karşı çıkan, eleştiren meslek odaları gerçeği var. Aynı zamanda çok sayıda sivil toplum örgütü bu cephede bulunuyor. Sayın Türel, geçmişte bazı meslek odalarına yönelik, “siyasallaştılar” deyip geçmişti.

Bu değerlendirmesine hiç katılmadık. Örneğin Büyükşehir ile ortak projelere imza atan Mimarlar Odası’na böyle bir suçlama yapılması doğru olur mu? Ama Büyükşehir’in bazı projelerine (100. Yıl gibi) karşı çıkıp yasal mücadele verenler arasında mimarlar da var.

Menderes Türel, geçmişte toptan suçlama yerine özellikle ilgili meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine derdini, projelerini anlatsaydı, onların eleştirilerini dinleyip gereğini yerine getirseydi bu kadar sıkıntı çekmezdi. Projelere bu kadar dava açılmaz, gürültü kopmazdı.

Uzlaşma için yeteri kadar çaba gösterildiği, adım atıldığı kanısında değiliz. Bir anlamda AKP’nin eleştirilen, “Biz güçlüyüz. Yetki bizde, istediğimizi yaparız” tavrı benimsendi.

Türel de Tayyip Erdoğan’ın izinden gitti.

Şimdi Türkiye yeni bir dönemeçte. AKP’nin, Tayyip Erdoğan’ın ve muhalefetin geçmişten, çekilen sıkıntılardan ders çıkarıp özeleştiri yapması bekleniyor. Uzlaşı ortamı arzulanıyor.

Antalya özelinde Menderes Türel benzerini yapmalı. “Beyaz bir sayfa” açıp bundan sonra daha fazla uzlaşı arayışına gitmeli. Diyoloğa daha fazla önem verilmeli.

Tek şanssızlığı yerel seçimin yaklaşması nedeni ile bazı kesimler için inandırıcılığının tartışılacak olmasıdır. Ama bu göze alınmalıdır. Biraz geç kalınsa da zararın neresinden dönülse kardır

Antalya’nın buna gereksinimi olduğunu düşünüyoruz.

Bahane kalmadı

İktidar partisi ile ilgili davanın bitmesi iyi oldu. Çünkü Türkiye’nin bekleyen dağ gibi sorunları var. AKP’nin şimdi bunları çözmesini bekliyoruz.

Bunların başında da ekonomi geliyor. İktidar partisinin bundan sonra artık mazareti yok. Yolları açık. Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından ATSO Başkanı Kemal Özgen’in yaptığı yazılı açıklamada geçen, “Ekonomide düzenlemelerin hızlandırılmasının önünde artık bir bahane kalmadığı” saptaması yerinde.

Bundan sonra işsizliği azaltacak sanayileşmeye önem verilecek mi? KOBİ’lerin sorunları çözülecek mi? Esnafın kepenk kapatmasının önüne geçilecek mi? Tarımdaki sıkıntılar bitirelecek mi? Çalışana, emekliye geçinebileceği ücret sağlanacak mı?

Bekleyip göreceğiz. Buna göre değerlendirmeler yapılacak. Not verilecek.