Rantçının acelesi var

Çok değerli orman toprağını “maden” adı altında satmak isteyenlerin ardı arkası kesilmiyor. Ankara’da masa başında aldıkları sahaların içinde orman, bahçe, zeytinlik, ev, hatta mezarlık olması bile onları durduramıyor.

Çünkü yasaların açıklarından yararlanarak kısa zamanda vurgun yapmak isteyen rantçının gözünü para hırsı bürümüş. Yeşile kıyılacakmış, su kaynakları, tarlalar, bahçeler zarar görecekmiş umurunda bile değil. Güvenlik güçlerinin, jandarmanın eli kolu bağlı. Çünkü kanun açık. Buna göre; doğayı, çevreyi korumak isteyen köylü değil sözde madenci haklı.

İşte bunun son örneği Serik’in üç köyü arasındaki ormanı bitirecek, doğaya, tarıma, su kaynaklarına onulmaz zarar verecek muhteşem(!) maden projesi.

Geçen yıl Gebiz’in Töngüşlü ve Yumaklar Köyü arasındaki vadide 2 bin dönüm alanda ruhsat alan  Ankaralı sözde madenci, köylülerin protestoları, eylemleri arasında işbaşı yaptı. Sanki yıllarca bölgede faaliyet gösterecekmiş gibi davranıp köyden bazı kişileri işe aldı. Böylece köyde ikilik yaratıp eylemi kırmaya çalıştı. “Çakmaktaşı arayacağım” diyerek binlerce ağacı kestirdi. Ormanın altındaki örtü toprağını çıkarıp sattı. Birkaç ay sonra da şantiyesini kapatıp gitti.Geriye, örtü toprağı alındığı için binlerce yıl ot bitmeyecek, üstelik heyelan tehdidi altında bir vadi kaldı.

Aynı girişimcinin, Gebiz’deki sözde maden alanının birkaç kilometre uzağında, Zırlankaya, Büğüş ve Etler köyleri arasındaki bölgede yeni bir marifeti ortaya çıktı. Sözde madenci, üç köyün arasında toplam üç bin dönümlük üç ruhsat aldı. Ruhsat alınan bölgenin özelliği 10 yıl önce ağaçlandırılan genç ormanlık alan olması. Üstelik tarla ve bahçelerle bitişik, köy yerleşim alanına uzaklığı bir kilometre bile yok. Köyün su kaynaklarının da üstünde.

Bu tür ruhsatlar için yaklaşık bin YTL masraf yapan sözde madenci, duyumlara göre 250 bin YTL’ye bunları başkalarına devrediyor. Bu kez şantiye kurma zahmetine bile katlanmadan vurgun yapıyor.

Sözde maden sahasını alan firma da yaptığı harcamayı çıkaracak. Elbette üstüne de kar elde edecek. Bunun için köylülerin kapısına dayanıyor. Köylüler tepki veriyor. Bu kez yalnız da değiller. Zırlankaya Köyü doğumlu Avukat Rıza Karayıldırım da mücadeleye destek veriyor. Köylülerle birlikte dava açıyor.

Ama rantçının açılan davayı beklemeye niyeti yok. Onun derdi bir an önce rant sağlamak. Bunun için bayram, seyran dinlemiyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda şantiye kurmaya kalkışıyor. Köylülerin tepkisi üzerine geri çekiliyor. Çekilirken de “Bir daha ki seferle jandarma ile geleceğim” tehdidini savuruyor.

Dediğini yapıyor. Jandarma, ormanı, çevreyi, tarlasını korumak isteyen köylülere karşı güç kullanıyor. Direnenleri dipçik ve kelepçe bekliyor. Zırlankayalılar bunu hak ediyor mu?  Onların suçu ne? Köylüler sahipsiz mi? Onlar memleketin efendisi değil miydi? Yeni efendimiz rantçılar oldu da haberimiz mi yok?

Yayın Tarihi
27.04.2008
Bu makale 542 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!