Raylı sistem

Antalya’ya raylı sistem kurulması, Büyükşehir’e aday olan, olmayı düşünen her siyasetçinin olmazsa olmaz projesinden biriydi. Artık değil. Çünkü bu projeyi Menderes Türel başlattı. Sistem doğruydu, yanlıştı tartışılır ama projenin başladığı gerçeği ortada. Bu yüzden yeni adaylar, “Raylı sistemi kuracağız” diyemeyecekler.

Geçtiğimiz günlerde Başkan Türel, bizim ekibe projeyi yerinde gezdirip anlattı. Önümüzdeki yıldan itibaren yaşamımıza girecek, şimdi sıkıntısını çektiğimiz tramvayı anlattı. Özellikle Otogar ve Çallı kavşaklarındaki inşaattan etkilenmemek mümkün değil. Kavşaklarda önemli yatırım söz konusu. Bilindiği gibi sistem buralarda, diğer araç trafiği ile birlikte yeraltından geçecek. Ama ayrı bir hattı olacak.

Sistemin adı konusunda Sayın Türel ile anlaşamadık. Bizim, “Cadde Tramvayı” olarak bildiğimiz sistemi Başkan Türel, “Hafif Metro” olarak tanımladı. Zaten, kentin çeşitli yerlerine asılan açık hava tanıtımlarında, “Hafif Metro yapıyoruz” deniliyor.

Antalya’ya yapılan hangisi? Cadde Tramvayı mı Hafif Metro mu?

Başkan Türel, sistemin Otogar ve Çallı’da yeraltına girmesi nedeni ile “Hafif Metro” tanımını kullanıyor.

Oysa aralarında Makine Mühendisleri Odası’nın da bulunduğu konunun tarafları, “Hafif Metro” için farklı bir teknoloji ve ray sistemi gerektiğini iddia ediyorlar. Hasan Subaşı’nın yaptırdığı nostaljik tramvay gibi çift ray üzerinden gidecek Menderes Türel’in sistemini, “Cadde Tramvayı” olarak tanımlıyorlar. Halen yapımı devam eden raylı sistemin hızı, taşıma kapasitesi, manevra kabiliyeti ile hafif metro olamayacağının altını çiziyorlar.

Her ne kadar Sayın Türel, Makine Mühendisleri Odası’nı konunun ilgilisi, uzmanı olarak görmese de biz aynı kanıda değiliz. Makineciler konunun taraflarından biri. Başta onlar olmak üzere konunun uzmanlarına bazı sorularımız konusunda bizleri aydınlatmasını bekliyoruz.

Kurulan sistem hafif metro klasmanına girer mi? Yarınlarda Kepezüstü’ne (varyantı tırmanarak) çıkar mı?

Bu arada raylı sistem için aylardır trafiğe kapalı olan Çallı Kavşağı’nın bir an önce trafiğe açılması gerekiyor. Gezimiz sırasında Çallı’nın ne kadar önemli olduğunu Başkan Türel bizzat belirtti. Daha önceki açıklamalarında içinde bulunduğumuz ayda trafiğe açılacağı yolundaydı. Ama olmadı. Çallı esnafının yanı sıra bizim gibi Kepez sakinleri büyük sıkıntı içinde. Türel’in yüklenici firmayı sıkıştırması gerekiyor.

Senato tartışması ve bir anı

Anayasa Mahkemesi’nin türban ile ilgili kararından sonra TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın, “Çift Parlamento” önerisi oldu. Yani 12 Eylül’de kapatılan Cumhuriyet Senatosu’nun yeniden açılmasını, Anayasa Mahkemesi’nin yükünün hafifletilmesini istedi. Böylece yeni bir tartışma başlattı.

1961 Anayasası ile kurulan Cumhuriyet Senatosu’nu, 12 Eylül darbecileri gereksiz buldu. Oysa durum böyle mi idi? 1982 Anayasası referandumu öncesinde, ihtilal dönemlerinin değişmez kültür bakanı olarak bilinen rahmetli Cihad Baban’ın yanında bir dergide çalışıyorduk. Cihad Baban, sağlık sorunları yüzünden bakanlıktan yeni ayrılmıştı. Bir gün bize Kenan Evren ve konsey üyelerine gönderilmek üzere yazılan bir raporu temize çekmemiz için verdi. Raporu yazan, Atatürk’ün çalışma arkadaşlarından biriydi. Yanılmıyorsak Necmeddin Sadak idi. Evren ve konsey üyelerine, Atatürk’ün iki meclisli bir parlamentoyu düşündüğünü, belgelere dayanarak anlatıyordu. Zamansız ölümü, bu projenin gerçekleşmesini önlemişti.

Cihad Baban’ın denetiminde günlerce çalışarak raporu 5 nüsha yazdık. Rahmetli Baban da, Kenan Evren’e ve konsey üyelerine raporu ulaştırdı. Ama sonuç çıkmadı. Atatürk’ü taklit etmek için trende onun gibi poz veren Evren, bu raporu dikkate almadı. Böylece taklit edilerek Atatürkçü olunamayacağı bir kez daha anlaşıldı. Atatürk, nerede ise bir asır önceden senatonun demokrasi için önemini görmüştü. Taklitçileri göremedi.