Vatan savunması

Bugünleri de gördük. Ormancılarla köylüler rol değiştirdi. Eskiden ormancıların kuru dal kestikleri zaman mahkemelerde süründürdüğü köylüler, şimdi onların ve devletin yerine ormanları korumaya çalışıyor.

Öğle sıcağında yerinde gittik, gördük. Antalya-Alanya Karayolu’na 10 kilometre uzaklıktaki Zırlankaya Köyü sakinleri, köyün ortasında kalan genç çam koruluğunu korumak için yiğitçe direniyor. Kime karşı? Orman toprağından rant elde etmek isteyen sözde madencilere karşı. Köyün ortasında, su kaynaklarının üzerinde, karpuz tarlalarının, zeytinliklerin bitişiğindeki 3 bin dönümlük arazi, 10 yıl önce ağaçlandırılıyor. Bu alan, yüksekliği 50 metreyi bulmayan tepelik bir bölge.

Daha önce, birkaç kilometre uzaklıktaki bir vadide, “çakmaktaşı arayacağım” diye orman toprağını kazıyıp satan Ömer Keskin adlı ‘madenci’, buraya da talip oluyor. Ankara’dan ruhsatını aldığı bölgeyi iyi bir fiyata bir başka toprak satıcısına devredip gidiyor. Ruhsatı devralan toprak satıcısı da Orman İdaresi’nden arazideki genç çam ağaçlarını kesmesini istiyor. Yunus Emre’nin sözleri ile durum, “Gök ekini biçmek gibi”.

Orman İdaresi, yaşamlarının baharındaki çam fidanlarını kesmeye hazırlanırken köylüler devreye giriyor. Orada yapılacak doğa katliamının köylerinin sonu olacağını, tarlalarını, bahçelerini, çeşmelerini, su kuyularını bitireceğini iyi biliyorlar.

Zırlankayalılar direniyor. Jandarma eşliğinde gelen sahte madenciye ve onun adamlarına karşı direniyor. Kadını, çocuğu, yaşlısı ve genci ile direniyor. Gözaltına alınma pahasına direniyorlar. Yeşili yok etmek için üç kere gelen sözde madenci ve adamları, hepsinde de püskürtülüyor. Bu direnişin yüzü suyu hürmetine milyonlarca genç ağacın oluşturduğu koruluk şimdilik yaşıyor. Oksijen üretiyor.

Bu arada sahada bu mücadele verilirken Zırlankayalı Avukat Rıza Yıldırım, maden arama ve işletme ruhsatının iptali için dava açıyor.

Bugün devletin, ormancıların ranta terk etmek istediği Zırlankaya Köyü ormanlarının zirvelerinde köylülerin diktiği Türk Bayrakları dalgalanıyor.  Köyün 4 tepesine 4 bayrak dikilmiş.

Köylüler, ormanları, çevreyi savunmayı vatan toprağını savunmak olarak görüyorlar. Vatan savunması için canlarını vermeye hazırlar.

Haksız da sayılmazlar. Birkaç kişinin kısa sürede trilyonlar kazanması uğruna yeşilin yok edilmesinin ardından oluşacak manzara belli.Yeşilin yanı sıra tepeler de ortadan kalkacak. Büyük çukurlar oluşacak. Bölgenin topoğrafyası değişecek. Yeraltı suları çekilecek. Çok verimli, yemyeşil bölge yaşanmaz hale gelecek. Bu, köylüler için olduğu kadar hepimiz için de “Sözün bittiği yer” anlamı taşıyor.

Birazcık vicdanı olan, gözü azıcık da olsa gören iktidar sahiplerinin Zırlankaya’daki manzaraya duyarsız kalmaması gerekir. Köylülerin vatan savunmasına destek ve saygı gösterilmeli. Yasal kılıflı çevre cinayetlerine artık “dur” denilmeli.

 

Türel’in duyarlılığı

 

Antkart ile ilgili sıkıntılara Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in duyarlılık gösterdiği görülüyor. Sistemin aksayan yönlerinin düzeltilmesi için talimat verdiği duyuluyor.  Anlaşılan bir aylık uygulamadan ders çıkarılması durumu var

Dileriz bu duyumlar doğrudur. Sistemin aksayan kısımlarını, sıkıntı yaratan yönlerini düzeltmek için harekete geçilir.

Bu olayda Başkan Türel’in duyarlılık göstermesi anlaşılır bir şey. Sonuçta fatura siyaseten ona kesiliyor.

Bu arada Kayseri Büyükşehir Belediyesi benzeri bir projeyi ihale etti. İhaleyi de Halk Bankası

kazandı. Kayseri’deki şartları araştırmak lazım. Antalya ile benzerlikleri ve farklılıklarını merak ettik  Kart işine bankaların ilgi göstermesi ilginç. Sıcak para onların da ilgisini çekmiş olmalı.

Yayın Tarihi
18.05.2008
Bu makale 629 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!