Araya yangın felaketi, karnaval ve rektör atanması tartışmaları girince gündem değişti. Önümüzdeki yerel seçimlerle ilgili değerlendirmeler arka plana itildi..
Yangın felaketinin ardından yaralar sarılmaya çalışılıyor. Felaketin vurduğu köyler yeniden imar edilebilir ama vatandaşlarda yarattığı travmanın geçmesi hayli uzun zaman alacaktır.
Yangının dağlarımızda, ormanlarımızda, doğamızda yarattığı olumsuzluklardan bu coğrafyada yaşayan herkes nasibini alacak. Hem de onlarca yıl süre ile.
Bir haftalık aradan sonra siyasi gündeme dönersek şu anda hiçbir şey bir hafta önce bıraktığımız yerde değil. Yangın sürecinden iki başkan zarar gördü. Bunlar Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek.
Yerel seçim yaklaşırken yangın haftasındaki yaptıkları, ettikleri yada etmedikleri Türel ve Böcek’in önlerine konulacak. Her iki başkanın yangın haftasındaki icraatları, rakip siyasi partilerin arşivlerinde, gereğinde ve zamanında kullanılmak üzere yerini aldı.
Yangın sürecinden artı ile çıkan ise Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen oldu. Aşevini seferber ederek evsiz barksız kalmışlara, felaketle mücadele eden ekiplere sıcak çorba
çıkarması ile taraflı tarafsız herkesin sempatisini topladı. Yaptığı işin reklamını yapmaması da bir o kadar anlamlıydı. Deneyim denilen şey bu olsa gerekir.
Kaç dönem başkanlık yeterlidir
Söz deneyimden açılmışken aklımıza bir belediye başkanının sözü geldi. “Belediye başkanı için bir dönem az, iki dönem yeterlidir. Birinci dönemde belediyeciliği ancak öğrenir. İkinci dönemde projelerini yapar. Üçüncü dönem fazladır. Üçüncü dönem başkanları durağanlaştırır” demişti.
Bizim de katıldığımız bir görüştür. Belediye başkanları için 10 yılık süre yeterlidir. 10 yıldan sonra aynı yerde kalmak en azından heyecan kaybına yol açıyor. Yüzler eskiyor.
İz bırakanlar aslında 4-5 yılda bunu yapabiliyor. Recep Tayyip Erdoğan bunun örneği
Ama deneyim kazanan, başarısı kanıtlanmış belediye başkanlarından yararlanmak gerekmez mi? Elbette gerekir ama yeni alanlarda ve de hedef büyüterek.
Antalya kent merkezinde iki dönemlerini tamamlamış belediye başkanları var. Bunlardan biri olan Yeşilbayır Belediye Başkanı Hasan Akalın, “Artık yeter siyaseti bırakıyorum” diyor.
Akalın, Yeşilbayır’da başarılı bir belediye başkanıdır. Buna rağmen bırakıyorum demesi anlamlıdır. Doğru da bir tavırdır. Ama Yeşilbayır artık yok. Onun da içine katıldığı Döşemealtı, artık büyük bir ilçe. Aslında Hasan Akalın gibi birikimli ve başarılı belediye başkanının hedef büyütmesi beklenir. Yeşilbayır gibi 4-5 belediyenin katılımı ile oluşan Döşemealtı’na aday olması, hatta Büyükşehir’i hedef alması gerekir.
Evcilmen ve Böcek ne yapacak?
Akalın gibi ikinci dönemlerini tamamlayan başkanlar var. Süleyman Evcilmen (Muratpaşa), Muhittin Böcek (Konyaaltı)
Her iki başkan bölgelerinde yapacaklarını hemen hemen yaptı. Mutlaka daha başka yapacakları da vardır ama çerçeveyi genel olarak çizdiler. Projelerinin ana hatlarını gerçekleştirdiler. Muhittin Böcek birinci döneminde, Süleyman Evcilmen ikinci dömeminde daha başarılı idiler. Genel olarak ta başarılı başkanlar olarak tarihteki yerlerini aldılar.
Her iki başkanın artık hedef büyütmesi gerekmez mi? “Biz 10 yılın deneyimini taşıyoruz. Bu işi öğrendik. Yurt içinde, dışında geziler yaptık. Artık Antalya’yı yönetmeye adayız” demeleri beklenmez mi?
Mutlaka gerekir diye düşünüyoruz. Böylece Ömer Melli dışında Büyükşehir’e aday ismi geçmeyen CHP’nin seçenekleri de artar. Yeni bir heyecan dalgası oluşur. Bu konunun yavaş yavaş tartışılmasında yarar görüyoruz. Her iki başkan aday olmazsa Muratpaşa ve Konyaaltı’nı CHP’nin kazanamayacağı endişenin önü sürülüp bunun tartışılmaması doğru değil..