Antalyaspor- Beşiktaş maçındaki olaylar Türkiye’nin gündeminde. İki taraf arasındaki kavgalarda ne yazık ki kan döküldü.
Kısa bir araştırmada olayda ciddi bir güvenlik zaafı olduğu ortaya çıkıyor. Beşiktaş’ın fanatik taraftarını taşıyan bir otobüs her nasılsa kent merkezinde turistik geziye çıkıyor. Üçkapılar’dan, Atatürk Caddesi’nden geçiyor. Elbette bu arada çevredekileri taciz ve tahrik gırla. Sonra Atatürk Spor Salonu yakınında otobüsten inip kırmızı beyaz giyenlere saldırıyorlar. Bir Antalyaspor taraftarını bıçaklıyorlar. Olaylar o andan itibaren başlıyor.
Konuk ekibin fanatik taraftarını taşıyan diğer otobüsler için farklı güzergah ve bekleme yeri varken, o otobüs kent merkezine nasıl girdi? Daha büyük olaylar çıksa, turistler de bundan zarar görse kim, nasıl hesap verecekti? Bu olayda görevini yapmayanlar, ihmal edenler kimlerdir? Yetkililerden açıklama bekliyoruz. Çünkü yaşam bu kadar ucuz değil.
Sorumlular hesap vermeli
Antalya Atatürk Stadı’nın durumu malum. Kenttin nüfusunun 60-70 bini zor bulduğu dönemde inşa edilen stadın bugüne yetmesi mümkün değil. Ciddi altyapı sorunları var.
Antalya’nın yeni bir stada gereksinimi olduğu bir gerçek. Bu, 100.Yıl’da dahi yapılabilir. Ama spor alanlarını, yeşil alanları satmamak, ticarete açmamak kaydıyla. Raylı sistem için 100 milyon avronun üstünde yatırımı ve önemli miktarda borçlanmayı göze alan Antalya, 30 milyon avro borçlanarak stadını yapabilir. Bunlar başka tartışma konusu.
Önümüzdeki gerçek farklı. Yeni stadyum yapılıncaya kadar bizim Atatürk Stadı’nı kullanmaktan başka çaremiz yok. Bu süre içinde stadın bakım ve onarımı yapılmak zorunda. Bir gün önce Ali Sami Yen Stadı’nın görüntülerini izledik. Bilindiği gibi Ali Sami Yen’in yenisi yapılıyor. Belki gelecek sene yıkılacak. Buna rağmen Ali Sami Yen, baştan sona bakıma alınmış. Boyanmış, onarılmış. Zemini pırıl pırıl.
Ali Sami Yen’den çok daha uzun süre kullanılacak olan Antalya Atatürk Stadı’nın durumu ise içler acısı. Zemin, patates tarlası gibi. Antalyaspor- Beşıktaş maçını yayınlayan Digitürk’ün yorumcuları demediklerini bırakmadılar. Çöplük gibi olan yayın odasını gösterdiler. Sonra uzun uzun zemini dillerine doladılar.
Zemini görünce, Atatürk Stadı’nın 15-20 yıl önceki durumu gözümüzün önüne geldi. Ayrık otu ile kaplı olduğu dönemleri anımsadık. O günden bugüne ne yazık ki çok şey değişmemiş. Oysa yakın tarihte zeminin bu mevsimde pırıl pırıl olduğu dönemleri de gördük, yaşadık. Bu yüzden kimse olayı sıcağa, neme bağlamasın. Ortada ciddi bir sorun var. Yetkililer, bu olayın sorumlularını mutlaka biliyorlar. Onlara, “Bu nedir?” diye basit bir soru sorulmalıdır. Bize bu ayıbı yaşatanların diyeceklerini cidden merak ediyoruz.