Ürküten ilan

Rusya ile yaşanan “Domates Krizi”, özellikle Antalya tarımını vurdu. Hepimiz domateslere öcü gibi bakmaya başladık. Rusya’nın iddia ettiği gibi başta domates olmak üzere tarım ürünlerimizde ilaç kalıntısı var mı? İhraç edilemeyen ilaç kalıntılı domatesleri iç pazarda biz mi tüketiyoruz? Öyle görünüyor. Bunun sonucu kanser riskinin artması demek değil midir?

Kısa adı LÖSEV olan Lösemili Çocuklar Vakfı’nın bazı gazetelere verdiği ilan kelimenin tam anlamı ile ürkütücü. LÖSEV, “Gümrük kapılarından geri dönen, alışveriş merkezlerinde bize satılan domatesleri, biberleri, fındıkları yiyerek kanser olmak ve ölmek istemiyoruz” diye ilan vermiş.

Bu ilan kamuoyunda büyük şok yaratmış. LÖSEV’e destek telefonları gelmiş.

İlanı okuduktan sonra gönül rahatlığı ile domates tüketmek mümkün mü? Hemen kişisel kurtuluş çözümü aramaya başlıyoruz. Galiba en iyisi doğduğumuz dağ köyünde domates üretmek. Herkesin bu tür olanakları olmadığına göre toplumsal kurtuluş nasıl olacak?

LÖSEV’in ilanında buna yönelik çözüm var. Öncelikle tarım ilaçlarının kırmızı reçete ile satılması öneriliyor. Bu çarpıcı olduğu kadar radikal bir öneri. Üzerinde tartışılmalı. Çünkü şu anda tarım ilacı konusunda başıboşluk söz konusu. İsteyen herkes istediği ilacı, istediği yerden alıp kullanabiliyor. Yetkili kuruluşların bu konuda kayıt ve takibinin olmadığını öğrendik.

Böyle olunca ünlü tarımcımız Hasan Ünal’ın da dikkatini çektiği ucuz gübre ve ucuz Çin ilacı kullanımı yaygınlaşıyor. Kontrol olmadığı için her yıl mutlaka ilaç kalıntısı krizi yaşanıyor. AB’nin ve Rusya’nın almadığı ilaç kalıntılı sebze, meyvenin iç pazara verilmesinin acı faturası şimdiden belli. Özellikle çocuklarımızda ve yaşlılarımızda kanser riskinin büyük artış göstermesi.

Bu arada televizyonların sabah programlarında, haber bültenlerinde sebzenin nasıl yıkanacağı anlatılıyor. “Sirkeli su ile yıkayın… Kabuğunu soyun…” deniliyor.

Bu çözüm mü? Bizi ve özellikle çocuklarımızı mide ve kolon kanserinden korur mu?. Hiç inandırıcı da değil. Bataklığı kurutmayıp uçan sivrisinekleri kovalamaya benziyor.

LÖSEV’in duyurusunda altını çizdiği gibi, ilaç kalıntılı yiyeceklerle alınan zehir, ince bağırsakta emilerek kan yoluyla tüm vücuda yayılıyor. Kromozomlarda genetik hasara yol açıyor. Kemik iliğinde kök hücreleri zedeliyor. Başta lösemi ve lenfoma olmak üzere meme, akciğer vb. kanserlere neden oluyor. Elbette bunlar hemen değil zamanla ortaya çıkıyor.

“Domates Krizi”nin gündeme getirdiği tarım ilacı sorunu son derece önemli. Tarım Bakanlığı’nın ilaç satımı ve kullanımına mutlaka çeki düzen getirmesi, sıkı kontrol altında tutması, üreticileri aydınlatması gerekiyor.

Kırmızı reçete mi, barkod sistemi ile mi olur bilemeyiz ama mutlaka yapılmalı. Aksi halde özellikle çocuklarımızın durumu vahim. Geleceğimiz büyük tehdit altında.