Türkiye’nin enerji üretimi ve tüketimi belli. Tüketimin, üretimin önünde olduğu biliniyor. Özellikle yaz aylarında tüketim artıyor. Hidroelektrik santrallerinde üretim doğal nedenlerle düşüyor. Bu düşme bilinmesine rağmen uzun yıllardan beri devlet, kamu yeni hidroelektrik santrali yapmıyor.
Daha doğrusu devlet, enerji yatırımdan elini eteğini çekiyor. Bu çok önemli işi özel sektöre havale etmiş durumda. Enerji gibi stratejik sektörde santraller elden çıkarılmaya çalışılıyor. Oymapınar’da olduğu gibi çok büyük ve önemli enerji üretim santralleri, bonus olarak birilerine hediye ediliyor.
Böyle bir ortamda hepimizi yaz sıcaklarında elektrik kesintileri bekliyor. Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Ayhan Dolanay’ın deyimi ile, “Perşembenin gelişi çarşambadan belli”
Birileri kamuoyuna bu şekilde ölümü gösteriyor. Bizden sıtmaya razı olmamız isteniyor. Bu da, yeri nerede olursa olsun doğalgaz çevrim santrali kurulması. Oysa, bir yaz boyu karanlıkta kalsak bile, Antalya’nın su kaynakları, tarım toprakları üzerine, ithal doğalgaz ile çalışacak santral kurma lüksümüz yok. Doğalgaz santraları mutlaka uygun alanlara kurulmalı.
Türkiye’de uzun yıllardan beri enerjide ithal kaynaklara dayalı politika uygulamanın, kamunun sektörden el çektirilmesinin bedeli ortaya çıktı. Bu bedel pahalı ve arz güvenliği olmayan elektrik. Enerjinin yüzde 55’i ithal doğalgazdan üretilince her an diken üstündeyiz. Bir kriz durumunda gaz kesilirse durum vahim.
Su kaynaklarından enerji üretmeyi unuttuk. Güneş ve rüzgar enerjisi konusuna gereken önem verilmiyor. Uzmanlar batı ülkelerinin güneş ve rüzgar gibi atığı olmayan, doğal ve ucuz enerji kaynaklarına yönelirken Türkiye’de, doğalgaz santralini teşvik ettiğini iddia ediyor. Batı doğalgazdan vazgeçerken biz mal bulmuş magribi gibi üzerine atlıyoruz. Özel sektör kısa dönemde büyük para kazanmak için doğalgaza yükleniyor.
Kısacası durumumuz ne yazık ki vahim.
Sivrisinek derdi
Sivrisinek geçen yıllarda önemli sorunumuz olmuştu. Büyükşehir ile alt kademe belediyelerinin, “Bu senin işin” tartışmasının faturasını hepimiz ödedik. Ama şimdi durum farklı. Mahkeme kararı ile bu görevin Büyükşehir’de olduğuna karar verildi.
Sivrisinek ve haşere için tek yetkili olan Büyükşehir Belediyesi’nin bu sezon mücadeleye zamanında başladığını, gerekli ilaçları zamanında aldığını düşünüyoruz. Umarız bunun sonucunda sıkıntısız bir yaz geçiririz. Yaz aylarında penceremizi rahatça açarız. Bunlar bizim iyi dileklerimiz. Ama konuya şüphe ile yaklaşanlar var. CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan bunlardan biri. Antalya’daki haşere mücadelesi konusunu soru önergesi haline getirmiş. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dan 2004-2008 dönemindeki mücadele ile ilgile ilgili ayrıntılı bilgi talebinde bulunmuş.
Milletvekili Kaptan’ın merak ettiği konuların başında; hangi tarihlerde hangi ihalelerin yapıldığı geliyor. Kaptan’ın soruları şöyle:
“Hangi firmalar katılıp hangileri kazanmış. Davet usulü iş yaptırılan firma var mı? Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Müdürü Şaban Yavuz’un görevden alınmasında, sivrisinekle mücadele ilaçları alımı ve ilaçlama hizmeti alımı ihalelerinin bir ilgisi var mıdır? Yapılan ihalelere katılan, Cesa Medikal ve Belga Sağlık isimli firmalar, aldıkları ihaleleri hangi şartlarla almışlardır? Antalya Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu yukarıda adı geçen ihalelerden, Kamu İhale Kurumu’na şikayet edilenler var mıdır? Şikayet gerekçeleri nelerdir?
Kamu İhale Kurumu tarafından iptal edilen ihale var mıdır? İptal nedenleri nelerdir? Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan hizmet alım ihalelerinin bazılarında iş bitirme belgesi yüzde 45’ten yüzde 5’e düşürülmesinin nedenleri nelerdir?”
Sayın Kaptan’ın aldığı yanıtları kamuoyu ile paylaşacağını tahmin ediyoruz. İlgi çeken konular var.