Felaketi yerinde görmek

Kentin güncel iki sorunundan biri Antkart ise diğer AKSA’nın kuracağı doğalgaz çevrim santralı. AKSA’nın Döşemealtı’nda (Selimiye Köyü) inşa ettiği tesisi, pek çok kişi gibi karayolundan geçerken görmüştük. Sivil toplum kuruluşlarının eylemi nedeni ile (bölgede yapılan ilk etkinlik oldu) yerinde gördük.

Olayı yerinde görüp, anlatılanları izleyince anladık ki AKSA Santralı, Antalya’nın birinci gündemi olmalı. Çünkü orada  yapılan santralin; çevreye, yeraltı sularına, havaya vereceği zararın geri dönüşü yok.

Konunun uzmanlarının aktardığına göre, kurulacak santralın havaya vereceği çeşitli gazlar, asit yağmuru olarak yemyeşil coğrafyayı karartacak.Yoğun karbondioksit ve diğer zararlı gazların salınımı yüzünden bölgede tarım bitecek.

Santrala çekilen enerji hatlarının yarattığı elektro manyetik etkinin çevreye ve insanlara yapacağı zararlar cabası.

Sonuçta  santralın kurulacağı Selimiye ile birlikte Kovanlık, Bıyıklı başta olmak üzere çevre köyleri bir çevre felaketi bekliyor. İnsanları ve hayvanları tehdit edecek değişik hastalıklar kapıda.

Bütün bunlar, birkaç köyün, 5-10 bin kişinin sorunu olarak görülemez. Çünkü oradaki birinci sınıf tarım arazilerinin kaybı, hayvancılığın bitmesi hepimizin sorunu.

 

Zehirli su mu içeceğiz ?

 

Gelelim, en önemli soruna. Santralın saniyede 400 - 500 litre su kullanacağı biliniyor. Peki bu su nerede var? Yakındaki Kırkgöz kaynağında. Kırkgöz, Antalya’nın en büyük su kaynağı. Halen Antalya’nın içme suyunu sağlayan Duraliler kaynağını besliyor. Kimse Duraliler ile Kırkgöz’ün ilişkisi yok diyemez. DSİ araştırmalarında bunun böyle olduğu açık seçik ortada.

Selimiye Köyü’ndeki toplantıya katılan Jeoloji Mühendisleri Odası temsilcisi Ali Keleş, santralda kullanılan saniyede 500 litre suyun yer altına verilmesi halinde olacak felaketleri anlattı. 50 - 55 derecedeki atık sıcak suyun bölgenin karstik yapısı nedeni ile toprakta süzülmeden yeraltına ineceğini söyledi. Bu kirli su doğrudan Düraliler’e, oradanda içme suyu olarak evlerimize ulaşacak. Buyrun içebilirseniz için.

Önemli miktarlardaki sıcak suyun bölgenin traverten yapısını nasıl etkileyeceği de bir başka tartışma konusu.

Bu arada doğalgaz çevrim santralarında kullanılanlar dahil atık suların arıtıldıktan sonra bile yeraltına verilmesi yasakmış. Ne gam. Göz göre göre ruhsatsız yapı yapanlar bunu mu dinleyecek?

 

Buğday başağını savunalım

 

Bölgede yapılanları görünce siyasi kimlikleri ne olursa olsun sağduyulu insanların tepki göstermemesi mümkün değil. Hangisini sayalım. 5 Mart 2008’de, “Burası birinci sınıf, sulanabilir tarım toprağıdır” diyen İl Toprak Koruma Kurulu’nun, 40 gün sonra yani 15 Nisan 2008’de, “Tarım dışı arazidir” raporu vermesini mi. Santral inşaatının ruhsat almadan başlamasını mı. Köylülerin arazilerinin yıldırım hızıyla istimlak edilmesini mi.10 gün sonra biçilecek buğday tarlalarının iş makineleri ile insafsızca ezilmesini mi.

Selimiye Köyü’ndeki toplantıya katılan Birkaçkişiyiz hareketinin yöneticisi Tuncay Özkan, enerji iletim hattı boyunca ezilen ekin tarlalarından çok etkilendi..Köylüleri, özellikle de kadınları mücadele etmeye, buğday başağını savunmaya davet etti. Bu çağrı çok anlamlı Ama sadece köylülerle sınırlı olmamalı. Buğday başağını Antalya’daki herkes korumalı. Bu görev özellikle de siyasilere düşüyor. AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi Selimiye’ye gelip olayı yerinde görmeli. Yerinde gördükten sonra, içlerinde birazcık bile olsa insanlık varsa mutlaka söyleyecekleri bir şeyler olacaktır. Çevre felaketinin habercisi durumundaki santralın oradan kaldırılıp, uygun yerde yapılması için çaba harcayacaklardır.

Yayın Tarihi
25.05.2008
Bu makale 394 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!