Bu çağrıyı, Mimarlar ve Ziraat Mühendisleri Odası birlikte yaptı. Çağrının muhatabı ise siyasetçiler. Çağrı, Büyükşehir Belediyesi’nin Kırcami’deki tarım alanlarında yaptığı son imar planının yargı tarafından durdurulmasının ardından yapıldı.
Yargı, Kırcamii planlamasına temel oluşturan Toprak Koruma Kurulu kararının yürütmesini durdurdu. Bu kararı temel alarak yapılan imar planı da fiilen uygulanamaz hale geldi. Şimdi siyasilerin yargı kararına uyup, Kırcami ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmamaları, asıl kararı beklemeleri gerekiyor. Dileriz bunu yaparlar, Antalya’yı yeni bir oldu bitti ile karşı karşıya bırakmazlar.
Doğru olan yargı kararının ardından Kırcami ile ilgili yanlışta ısrar etmemek, yeni bir süreç başlatmak. Yeni sürecin olmazsa olmazı bölgenin “tarım alanı” olduğunun kabul edilmesi. “Buradaki topraklar eskidi, su kalmadı. Halk artık tarım yapmak istemiyor” demekten vazgeçilmeli. 20-25 yıldır siyasiler Kırcami bölgesini imara açmak için söz üstüne söz verdiler. Tarımla uğraşan yöre sakinlerinin kafalarını karıştırdılar. Bitişik bölgelerde gökdelen türü binalar dikilmesini sağlayarak tatlı rantı onların gözüne soktular.
Doğal olarak bölge sakinleri, “Biz de çalışmadan rahat yaşamak istiyoruz” dediler. Siyasetçilerin çoğu (istisnalar hariç) oy almak için, “Kırcami’yi imara açacağız” sözü verdi. Bazıları hızını alamadı, Demirel’in ünlü, “Köylüye kim veriyorsa benden 5 lira fazlası” sözü gibi kat üstüne kat vaadinde bulundu.
İşte sonuç ortada. Popülizm yüzünden genel olarak Kırcami olarak adlandırılan bugün aynı adı taşıyan mahalle ile birlikte; Doğuyaka, Topçular, Mehmetçik, Alan, Yeşilova, Güzeloba, Zümrütova gibi mahallelerin bulunduğu bölge sürekli sancılı.
“Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ile birlikte plan yapıyorum” diyen Büyükşehir Belediyesi’nin bu sözünü tutmadığı ortaya çıktı. Çünkü son yapılan plana dava açanlar arasında Mimarlar ve Ziraat Mühendisleri Odası gibi iki meslek odası.
Mimarlar Odası Şube Başkanı Osman Aydın ile Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Vahap Tuncer’in, siyasilere, özellikle de iktidar partisine yönelik çağrısına biz de katılıyoruz. “Çözüm için öncelikle siyasiler Kırcami’den elini çekmeli.”
Daha doğrusu bölgenin yumuşak karnı olan imar planı, oy almak için kullanmamalı.
Bunun yerine biraz daha zor ama sağlıklı yolu tercih etmeli. Halka gerçekleri anlatmalı. Tarım topraklarının önemini, bir karış toprağı ziyan etmenin torunlarına getireceği faturayı göstermeli. Dünya genelinde ve ülkemizde baş gösteren buğday, pirinç krizi, açlık tehlikesi halkın tehlikeyi anlamasını kolaylaştıracaktır.
Ama bu durum, Kırcamililerin barınma, gelişen Antalya’ya paralel olarak gelirini artırma hakkını kaybettirmemeli. Onların da katılımı ile haklarını koruyacak planlama, düzenleme yapılmalı. Katılımcılık şeklen değil de içtenlikle istenirse, gerçekleştirilirse bu sorun çözülür. Siyaset karışmazsa çözüm çok zor değil.