EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Sinop’lu Filozof, “Köpek Diyojen”

İskender ve Diyojen karşılaştığında “merhaba ben Makedonya kralı büyük İskender” diye tanıttıktan sonra Diyojen ise “bende köpek Diyojen” şeklinde tanımlıyor.

MÖ 412 de Sinop’ta doğan Diyojen çoğunluk antik Yunan filozofları gibi kökeni Anadolu’dur. Zengin bir ailenin çocuğudur. Ancak aile sahte para basımından dolayı Atina’ya sürüldüğü ifade edilir.

Diyojen Atina’da Sokrates’in öğrencisi Kinik (Kynik) Okulu kurucusu Antisthenes ile tanışır. Ve hayatı tümden değişir.

“Kynik=Köpeksi” sözcüğü aşağılama ifadesi olarak algılansa da o günün şartlarında aşağılama amaçlı olmayan sembolik bir kelimedir. Bir köpeğin hiçbir şeyi yoktur, ülkesi yoktur. Utanma duygusu da yoktur.

Kinik okulu kurucuları köpekler gibi hiçbir eşyaya sahip olmadan sokaklarda yaşıyorlardı.  Onlar düşmanlarının çocuklarının lüks içinde olmasını dilerlermiş. Onlara göre Erdemli insanların lükse ihtiyacı hiç yoktur. Yani 2400 yıl öncesinde şatafatlı yaşamlar, itibar ile değil sefalet ile ilişkilendirilmiş!

Diyojen Kinik okulu temsilcisi olduktan sonra babasının malını mülkünü ve sahip olduklarının hepsini ret ederek hiçbir mülksüz sokaklarda yaşamaya başlar. Ona göre erdemli yaşam dünya nimetlerinden sıyrılarak özgürleşmiş bir yaşamdır. Erdemli yaşam özgür yaşamdır. O, “hiçbir şeyi olmayan kişi, bir şey kaybedemez” derken kaybetme korkusu ile yaşamadığından özgür olduğunu vurgular.  

İstek duyulan bir şeyi elde etmekten dolayı oluşan hoşnutluk duygusu demek olan haz duygusu Diyojen’in şiddetle kaçtığı ve karşı olduğu bir duygudur. Öyle ki “hazdan çok korkarım zevk almaktansa ölmeyi yeğlerim” der.

O dönem Kral olan Büyük İskender, fıçısının içinde oturmakta olan Diyojen’e “bir isteğin var mı?”  diye sorması ile Diyojen “Gölge etme başka ihsan istemem!” der.

 Diyojene sempati besleyen İskender “ben İskender olmasaydım Diyojen olmak isterdim” der.

Ve ona “yer yüzünde en iyi şey nedir?” sorusuna “hür olmam, istediğimi konuşabilmemdir.” O sokaklarda elinde fenerle gündüz ne aradığını sorarlar. O  “insan arıyorum, insan!..” der. Burada amaç insanların dikkatini çekmektir.

Bir gün küçük bir çocuğun avucuyla su içtiğini görünce “bu küçük çocuk sade yaşayışta beni geçti” diyerek su tasını atar.

Ona “nerelisin?” diye soranlara “ben bir dünya vatandaşıyım” derken kendisini bir yerle sınırlamıyordu

“Bir adamın zekasını nasıl anlarsın?” diye sorulunca

Diyojen “konuşmasına bakarım”

“Ya hiç konuşmazsa?”

Diyojen “henüz o kadar akıllısına hiç rastlamadım!” diye cevaplar.

O, insanların oldukça az olan ihtiyaçlarına karşı oldukça fazla olan isteklerin doyurulmasına hiç gerek olmadığından bahsedermiş. İnsanlar ihtiyaçlardan çok isteklerin peşinde koşarak ömürlerini tüketirler ki buna gerek yoktur. Ona göre özgür olmanın yolu, isteği yok etmek ve daha azına sahip olmakla mümkündü.

Bir zamanlar Sinop’tan sürülüş nedenleri ve sahte para basma işinde babasına yardım etmesi yüzüne vurulunca o “bir zamanlar bende senin gibi olduğum günler oldu ama sen hiçbir zaman şu an benim olduğum gibi olamayacaksın” der.

Kinik filozoflara göre felsefenin cevabını bulması gereken tek soru “hayatın anlam ve amacı nedir?” sorusudur.

Kiniklere göre hayatın tek amacı erdemli olmaktır.

 Erdemli yaşam dünya ve dünya nimetlerinin tümünden bağımsız, gerçek ve özgürce bir yaşamdır. Ancak eğitimle sağlanan dürüstçe yaşamak önemlidir. Bu eğitimin özelliği kişinin önce kendi kendisini tanımasını sağlayacak nitelikte bir eğitimdir. Eğitim adına aile ve okullarda insanların var olan potansiyellerinin yok edilmesi ayrı bir sorundur.

Farkındalığın artması dünyayı daha sağlıklı görebilmenin yolu kişinin kendi kendisini tanımasıdır. Bunu sağlayacak olanda felsefi eğitimdir. Dünyada en zor olan şeyin mevcut ortamda insanın kendisinin farkına varmasıdır der.

Aynı durum orta çağcıların eğitim sistemine çökmesiyle 2400 yıl sonrada bugün 18. Yy eğitim sistemi eğitim 3.0 dan da geriye giden sistemle devam eder.

Tarihin Her Devrinde Dışlanan Hapsedilen İdam Edilen Filozoflar

Filozof herkesin yaptığını yapmayan, duygu düşünce ve davranışlarında özgür olmayı önemseyen, yeri geldiğinde tüm risklere rağmen toplumun karşısında durabilendir.

Filozof “çevreye uyacağım” diyerek kendisine yabancılaşmayandır; içi dışı bir olandır; iki yüzlülük etmeyendir. Filozoflar çevrelerini ve kendisini sorgulamakla yükümlüdürler.

Bu nedenle “mış” gibi davranmaktan dolayı strese girenlerin aksine rahattır ve “nedeni belirsiz” gibi görülen stres yaşamaz.

Filozoflar ve de Diyojen tüm zamanlara ve mekanlara hitap eden yaşam biçimleri ve felsefeleri tutarlı olanlardır.

Günümüzde hakim olan liberal ekonomik tanım “insanların ihtiyaçları sınırsızdır buna karşın mevcut kaynaklar sınırlıdır” der.

Ancak işin çelişkisi şudur ki, insanları çok daha fazlasını tüketmesi konusunda özendirici ve oldukça etkili reklam teknikleriyle modayla teşvik eder. İnsanları borçlandırır daha çok çalışma daha çok tükettirmeye yönelik moda akımları yeni hayat tarzları ve kışkırtan avmler inşa edilir.

Halbuki bu felsefeyi ters yüz edersek insan öyle bahsedildiği gibi sonsuz ihtiyacı olan bir varlık değildir. Temel ihtiyaçları karşılandığı zamanda gayet sade ve mutlu yaşayabilir.

İhtiyaç gibi hissettirilen isteklerin gerçekte ihtiyaç olmadığını anlamak gerekiyor.

İstekler ve arzlar sistemin icat ettikleridir. 

2400 yıl önce Diyojen’in “değersiz insanlar tutkularına kölelik edenlerdir” sözleri durumu özetler.

Kendine yeterek yaşamayı öğrenmek, tutkularının esiri olmamak, kolay yaşayarak özgür olabilmek, kendimizi ve dünyayı tanımak  İnsanlığın Diyojen’in sayesinde ilk defa öğrendiği gerçeklerdir.

         İnsanlar Rehber Aynıda Olsa, Neden Zıt Kutuplarda Yer Aldılar?

Sokrates sonrası onun izinden giden onu yorumlayanların birbirine zıt yerlerde olmalarını nasıl açıklamamız gerekir?

Yani bir tarafta hazcılığı ret eden köpeksi bir yaşam tarzını savunan bir okul var. Diğer tarafta ise hedonistler yani hazcılar var.

Hazzı ret eden ve hazzı savunan Sokrates’çiler!

Bu durum bize hiç yabancı gelmez. Çağlar boyunca gelmiş geçmiş dinlerde aynı kitaba inanıp, rehber aldıklarını söyledikleri halde birbirine zıt kutuplarda duranlar hep olagelmiştir.

-Bir gün Diyojen çok dar bir sokakta, zenginliğinden başka bir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden birisi kenara çekilmek zorundadır. Mağrur adam “ben serserilere yol vermem” der. Diyojen onun geçmesi için kenara çekilir sakin bir şekilde “ben veririm” der.

-En akıllı kişi neyi bilmediğini bilendir

-Başkası için endişelendiğinde kendini unutursun

-İnsanları bedenine değil ruhuna aşık etmelisin.

-Hayattaki en güzel şey basit konuşmaktır.

-Bu hayatla gülerek başa çıkabilirsin.

-Arkadaşlar senin gelişmeni sağlar, düşmanlar hatalarını fark etmeni.

-İyi bir insan aşağılandığında aşağı olmadığından umursamaz

Bana Göre DiyoJen Felsefesinin Eleştirilecek Yönü Nedir?

Diyojen’den ders alacağımız konular yanında ona tam olarak katılmak mümkün değildir. İnsanların çalışması, üretmesi, topluma faydalı olması, dayanışma ve yardımlaşma içinde olması gerekir. Zira insanlar bedensel, ruhsal, sosyal, kültürel ve aşkın varlıklardır. Çevresinden etkilenen insan çevrenin nesnesi olurken, çevreyi etkileyen olarak öznesi durumundadır. Kendisini toplumla birlikte var ederken toplumsal kuralların bir parçası olur ahlak ve etik yasalarını üretir.

 

Yayın Tarihi
10.10.2021
Bu makale 4763 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!