EĞİTİMCİ GÖZÜYLE

Doktorlarımız ve Şehir Hastaneleri 

Günde altı doktor yurt dışına gidiyor
Sadece 2022 mayıs ayında 77 si uzman 84 ü pratisyen toplam 161 doktor, TTB’den yurt dışına gidebilmek için temiz kağıdı almıştır.
2022 ilk beş ayda yani Mayıs 2022 sonu itibariyle 936 hekim yurt dışına gitmek için gerekli belgeyi almış. 
Son yıllarda Tıp fakültesi son sınıf öğrencileri ve yeni mezun doktorların %80’i başta Almanya, ABD olmak üzere gitmek istedikleri ülke için uzmanlık  ve dil sınavına hazırlanmaktalar.
Oldukça deneyimli doktorlarımız hastalandıkları zaman kendilerini güvende hissetmeyeceklerini ifade ediyorlar. Çünkü açılan çok fazla tıp fakültesi bir kısmı özelden mezun olanların yetersizliklerine vurgu yapıyorlar.
Son dört yılda 7000 (yedi bin) uzman hekim 13500 (on üç bin) doktor asistan toplam 20.500 (yirmi bin beş yüz) doktor kamudan istifa ederek özel sektöre geçmişler
Özel sektöre geçen doktorlar uzun çalışma saatlerine maruz kalıyorlar.
En çok şiddete maruz kalanların beyin, kalp vb cerrahların kadın doğumcuların olması nedeniyle tıp öğrencileri bu branşları fazlaca tercih etmiyorlar. Yakında ameliyata girecek doktor kalmayacak. 
Tıp öğrencilerinin en çok tercih ettikleri fizik tedavi, radyoloji estetisyenlik vb bölümlerine yöneliyorlar. 
Sağlık Çalışanlarına Neden Şiddet Uygulanıyor?
İşin özünde tepeden başlayan bir öfke var!
İtaat, biat kültürünün yüceltildiği ve vasatlığın en cüretkar olduğu bir zamanda liyakatli, aydın ve üretken otorite karşısında dik duran insanlara karşı bir öfke var,  nefret ve kin var.  
İlk öğretim kitaplarında doktorlarla ilgili olumsuz algı oluşturma gözlemleniyor.
Sağlık çalışanlarını darp edenlerin, şiddet uygulayanların ilk duruşmada serbest bırakılması şiddetin meşrulaştırılması ve özendirilmesine neden oluyor. 
Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmuyor; sağlık hizmeti hiç olmuyor.
Yurt dışına giden doktorlar 2800 Eurodan başlayan maaşlarıyla çok da konforlu yaşamıyorlar. Ama insani çalışma koşulları var. Şiddet yok, katliam yok.
Yurt dışında “hatırlı yakını olan hasta” kavramı yok. Sağlık çalışanları hasta yakınlarının ve idarenin baskısına maruz kalmıyorlar. 
Başhekim dahil, sağlık çalışanları İktidar parti teşkilat başkanları karşısında iki büklüm eğilmiyorlar
Yurt dışına giden sağlık çalışanları doktorlar bir yabancı ülkede, bir yabancı kültürde ve ait olmadıkları bir topluma hizmet ederlerken bir bedel ödüyorlar. 
“Cerrahlar için tanrının elidir” denilir ancak bu gidişle ameliyat yapacak cerrah doktor kalmayacaktır.
Sağlık çalışanlarının oldukça ağırlaşan çalışma koşulları iyileştirilmelidir.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için geciktirilmeden etkili tedbirler alınmalı, yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Son 10 yıldır birçok branşlarda artık işlemez olan randevu sistemi gözden geçirilmelidir.
İlköğrenim kitaplarında doktorları aşağılayan yaklaşımlar terk edilmelidir. 

Piyasalaştırılmış Sağlık Sistemi ve Şehir Hastaneleri
Küreselleşen dünyaya uygun piyasalaşan sağlık sisteminde hastalar müşteri olarak tanımlanır. Doktorlar ise sisteme ne kadar para kazandırdığı kriterine göre performans değerlendirmesine tabi tutulur. 
Arsası devletten, kredisi kamudan ve müşteri(hasta) garantili, “yap kazıkla devret” sistemine göre daha çok kazanmaya odaklı şehir dışına kurulan devasa şehir hastaneleri, devletin sosyal devlet olmaktan çıktığının en temel göstergesidir. 
 Avrupa’da terk edilen şehir hastaneleri uygulamaları hem hastalar hem de sağlık çalışanlar için birçok olumsuzlukları barındırır. 
Olması gereken ise cumhuriyet dönemi şehir içlerine yapılan hastanelerin geliştirilmesi, daha verimli hale getirilmesi ve aksayan yönlerinin giderilmesi olmalıydı.
Şehir Hastanelerinde Girişten İtibaren Her Şey Parayla  
Hastalar; röntgen, MR, Nükleer Tıp sistemleri, tomografi, ultrason, medikal ve biyomedikal tahlil bedellerini; kan tahlillerinden hemogram, hormon ve pıhtılaşma, immonoloji, hepatit, kültür ve genetik araştırmalarını ödemelerini kendisi ya da varsa bağlı olduğu sağlık sigortası ödeyecek. Ameliyat masrafları, yatak ve yemek parası, restoran, otopark ücretlerini sigortası olsa da hasta kendisi ödeyecek… 

Yatan hastalar, şirketin belirlediği, ‘beş yıldızlı otel’ ve özel hastane faturalarıyla karşılaşacak…

Doktor, hemşire, hasta bakıcı, güvenlik ve temizlikçilerinin; sözleşmeli olarak şirketin elemanı olması, sağlık çalışanlarının tümünü taşeron işçisi haline getirecektir. Performans sistemine göre çalıştırılacak bu insanlarla, yıllık sözleşmeler yapılacak, istendiği zaman işlerine son verilebilecektir. 

 Devlet hastaneleri kapatılıp şirkete devredildiği için, yurttaş daha az masraflı sağlık hizmeti alamayacak ve çoğu yandaşlara ait özel hastanelere başvurmak zorunda kalacak…

 Şirket, hastane çevresine kurduğu ticari alanları işletebilecek, devredebilecek ya da başkasına kiralayabilecek. Bu gelirler, KDV, damga vergisi ve harçlardan muaf olacak…

Şirket, kendisine devredilen kent içindeki Devlet Hastanelerinin, binalarını ve arazilerini dilediği gibi kullanabilecek. Örneğin İstanbul’da; Numune, Fatih, Kemik ve Kanuni Hastanelerini yıkıp, buralarda konut ve plazalar yapabilecek…

Vasatlığın yüceltildiği, liyakatin çalışanın ve üretenin aşağılandığı ülkelerin gerilemesi ve sömürgeleşmesi kaçınılmazdır.
Cumhuriyet sayesinde vatanın en ücra ve fakir köşelerinden doktorlar, bilim adamları, sanatçılar, devlet adamları, ilahiyatçılar, aydın din alimleri yetişmiştir.

Cumhuriyet Türkiye’si ilk on yıllında kendi aşısını üretmiş, tüm dünyaya ihraç edebilmiş dönemin en temel bulaşıcı hastalıkları verem, sıtma vb ile savaşmış vatandaşına ücretsiz sağlık hizmetleri götürmüş, okullarında sağlık konularını ders haline getirmiş, sağlık çalışanlarına ve doktorlarına azami saygı ve sevgi gösterilmesini önemsemiştir. 

Tıp fakültesine girmek ve doktor olmak en temel hedefti. 

Sorunun Özü Cumhuriyet Değerlerinden Uzaklaşmadır.
Devletin aksasa da sosyal niteliğini iyileştirmek yerine sosyal niteliğini tamamen  yok eden kapitalizmin en vahşi ideolojisi neoliberalizmi yücelten küreselcilerle  kol kola giren yerli işbirlikçiler. 

Birbirleriyle en ilkel, en vahşi ve çirkin rekabete giren ve birbirlerini şirke girmekle suçlayan dünyevileşmiş, holdingleşmiş, devlete çökerek siyasileşmiş orta çağcı kripto tarikatlar, cemaatler başta sağlık ve eğitim dahil tüm alanları piyasalaştırırken cumhuriyet kazanımlarını ters yüz etme peşindeler.  
Osmanlının yıkılışına temel olanlar bugün TC’nin her alanda iflas etmesine neden olanlardır. 
 

Yayın Tarihi
18.07.2022
Bu makale 653 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!